17 Eylül 2011 Cumartesi

Ferit Edgü'den Bana Bir Mektup Vardı...


Her zaman okurların kitap seçmediğine, kimi zaman da kitapların okurunu seçtiğine inananlardanım. Bak, ne anlatacağım? Okuduğum başka yazarların deneme kitaplarında Ferit Edgü adına hep denk gelirdim. Nedense bir kere bile kimdir diye merak etmediğimi yeni fark ettim. Oysa hafızamın kıvrımları arasında Ferit Edgü'yle ilgili bazı sempatik bilgiler gizlemiştim. Sanat yapıtının aynı hayat gibi kendisinin dışında bir mesajı olmadığını düşünen biriydi. Ben de motomot mesaj veren hiç bir sanat yapıtından haz etmem. Ne bir kitap, ne bir film, ne bir resim...  Sonra duyarlık sözcüğünü önemseyen biriydi. Çağdaş sanatçılardan kimi bu sözcüğü rafa atmış olsalar da duyarlık olmadan nasıl iletişim sağlanabileceğini soruyordu. Haklı değil miydi? Gene bir başka yazar Ferid Edgü'nün bir yazısını anlatırken, sanatçıların yapıtlarıyla, okuruna, seyircisine ya da dinleyicisine keşfettirdiği yeni dünyaların, Christoph Colomb'un Amerika'yı keşfiden daha az heyecanlı olmadığını yazdığını okumuştum.  Hani Colomb Hindistan'a gideyim derken Amarika'ya ayak basar ya...  Okur için de durum böyle diyordu. Ne yalan söyleyeyim çok doğru diye düşünmüştüm. Ferit Edgü'nün düşüncelerini sevmiştim. Gene de kitapçıya gittiğimde bir gün olsun Ferit Edgü kitabını sormadım. Hangi kitapları vardı? Nasıl hikayeler yazardı? Ömrümde bir defa bile Ferid Edgü kitabını elime almadım. Peki... Hakkâri... Okuduğum ders kitaplarında, gazetelerdeki haberlerde, televizyonda seyrettiğim programlarda Hakkâri adına hep denk gelirdim. Orda memleketimin taaa ucunda bir sınır şehrimizdi. Şehrin etrafında çok yüksek, sarp yamaçlı, kolay aşılmaz dağlar vardı. Acaba Hakkâri'den Zap Suyu mu akardı? Emin değilim. Duyduğum kadarıyla dağlarında yaz kış erimeyen karlar vardı. Kışın sıcak odamda yayıldığım koltuğumda haberleri seyrederken kaç kere gördüm. Kışın kar öyle yağardı ki hiç kimse oraya kolay kolay varamazdı. Hastalar doktor bulamazdı. Orada çok çocuk ölümleri vardı. Türkçe'nin dışında değişik bir dil konuşurlardı.  Son günlerde asker şehitleriyle şehrin adı iyice özdeşleşmişti. Ben Hakkâri'ye hiç gitmedim. Ömrümde bir defa bile Hakkâri'yi görmedim.


Hani perşembe günü İstanbul Sahaflar Festivali'ne gitmiştim ya... Bu kez kararlıydım bir tane olsun Ferit Edgü deneme kitabı satın alacaktım. Bir sahafa sordum. Raftan bir kitap seçti. Elime verdi. Baktım. Bu bir deneme kitabı değildi. Bir romandı. Adı... O - Hakkâri'de Bir Mevsim... Oturdum sahafın sandalyesine... Kitaba bakakaldım. Sayfalarını araladım. Denk geldiğim sayfanın bir yerinden okumaya başladım. Kitabı ben seçmedim. Bu kitap beni seçti. Yazarın bana bir mektubu vardı çünkü. İstanbul'daydım. Hava cehennem gibi sıcaktı. Ben ise zangır zangır üşüyordum. Ben o anda İstanbul'da değildim. Bir teknenin kaptanı olmayı her zaman hayal ederdim. Ferit Edgü bilmişti beni. Hindistan'ı bulmak niyetiyle Amerika'yı keşfeden Colomb gibi hiç aklımda yokken  teknemin rotasını Hakkâri'ye çevirdi. Roman hayalle gerçeğin harmanlandığı bir şiir gibiydi. Sahaflardan sonra oturduğum kahvede  O- Hakkâri'de Bir Mevsim adlı romanı soluksuz okudum ve bitirdim. Ferit Edgü'nün bir başka kitabı var şimdi elimde...  Eylül'ün Gölgesinde Bir Yazdı. Kitabın rotasına göre teknemi ayarladım. Bakalım memleketimin hangi şehrine hangi insanlarına denk geleceğim? Bu kitabıyla da yazar; dar, kısıtlanmış ufkumu kimbilir nasıl genişletecek... Kimbilir bana neler, nereler keşfettirecek? Ne güzel! Bana yazdığı şu aşağıdaki mektubu tekrar okuyacağım. Sonra Ferit Edgü'ye cevap yazacağım. "Değerli Yazar, kendimi bir kâşif gibi hissettirdiniz. Teşekkür ederim. Sevgiler." 
 

"Ey okuyucu!
eğer yaşantın boyu, bir gün olsun
bir teknenin kaptanı olmadınsa
- ya da böylesi bir duyguya kapılmadan, böyle bir düş görmedinse-
teknen bir gün ya da gece, yolunu şaşırmış,
bilmediğin sularda yol alırken
haritalarda görülmeyen kayalara çarpıp batmadıysa
ve kendini tek başına
-Tayfalar nerde? Dümencim n'oldu?-
bir kumsalda da değil, denizden kilometrelerce uzakta, üstelik bir dağ başında (Rakım: 2.100) bulmadınsa
ya da benzeri korkulu bir düşü,
gözü açık ya da kapalı görmedinse
bu kitapta yazılı olanları anlamakta güçlük çekebilirsin.
Çünkü anlamak bir ortak dil gerektirir.
Ortak dil ise,
ortak yaşam / ortak bilgi / ortak birikim / ortak düş
kimi yerde, ortak düşüş demektir.
Ortak değilse bile, yakın / benzer / gibi.
Ama diyebilirsin ki, Bana yabancı olanı arıyorum ben.
Öyleyse yolun açık olsun.
Ama gene de,
bu kitabı okurken elinin altında, büyük gezginlerin sözlükleri, andaçları bulunsun, derim."

Ferit Edgü 



7 yorum:

  1. Ferit Edgü mektubuna bayıldım ama senin yazını da çok beğendim,duygular ne güzel yaşanmış...
    Bu kitapları da not alacağım.
    Çok teşekküler Hayal Kahvem.
    Kitabı okurken bir kahve eşliğinde ,keyfine keyf katılsın:)

    Baykuş gözüyle

    YanıtlaSil
  2. Ben de yazınızı okuyunca çok çok etkilendim,dayanamayıp diğer odadan Ferit Edgü'nün kitaplarına bakmak istedim.Sonra Tezer Özlü ile mektuplaşmasında sizin söylediğiniz kitabın senaryosunu hazırlarken ikisinin de çok moralinin bozulduğu aklıma geldi.Tam olarak hatırlayamıyorum ama bu kitabı için eleştirmenler canını sıkıyor ama bir okur mektubu alıyor Ferit Edgü.OKur mektubunu da Tezer Özlü'ye gönderiyor bak ne okurlar var,eleştirmelerden daha dikkatli diye.

    YanıtlaSil
  3. Selam Natali,
    Ferit Edgü'nün yeni kitabına girişemedim.
    Çünkü halen Hakkâri'de Bir Mevsim'in etkisindeyim. Çok hızlı okudum ya kitabı. Sarstı beni. Üzerine aynı adlı filmi seyrettim. Nefisti. Erdem Kıral'ın 1983 yılında çevirdiği film. Olacak iş mi? 28 yıl sonra seyrettim. Ödüllü bir film. Genco Erkal başrolde. Mutlaka izlenmesi gereken bir film. Bakar mısınız olana bitene? İstanbul'a Sahaflar Festival'ine gittim. Hiç aklımda yokken yolum Hakkâri'ye düştü. Ben bir süre bu kitap ve filmi içimde demlendirmeliyim. O nedenle Ferit Edgü'nün yeni kitabına girişemedim. Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı adlı romana baktım. Gene bana yeni keşifler yaptıracağa benziyor. İyi roman, etkileyerek okuyacak roman kolay bulunmuyor. Biraz bekleyeceğim.

    Mektup hakkında kitaplara bayılrım. Bakayım Natali.. Okurum:)

    Güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  4. Çocukluktan gençliğe geçişimde tavsiye üzerine Ferit Edgü' nün "Ders Notları" kitabını edinmiştim. Bir başucu kitabıdır. sonrasında Ferit Edgü' yle yollarımız hep kesişti, diğer kitaplarını da keyifle okudum. Tarzı bana çok yakındı. Sahaf Festivaline ben de gideceğim. Senin için "Ders Notlarını" araştıracağım HayalKahvem. Güzel bir yazı olmuş, keyifle okudum.

    YanıtlaSil
  5. Selam Momentos, biliyorsun senin mahallenden geçerken sana selam çakarak geçtim, öyle gittim festivale:) Ne güzel bak, sen okumuşsun Ferid Edgü'yü.. Ben daha yeni tanıştım cümleleriyle ve hayal çarklarımı fena halde çalıştırdı. Demek buluşma zamanımız şimdiymiş. İyi geldi.

    Hocam, Ders Notları'nı çalış diyorsan, çalışırım icabında:) Sağolasın.

    YanıtlaSil
  6. En can alıcı yerden yakalamışsın konuyu gene :) biz de bundan payımızı aldık.

    YanıtlaSil
  7. Sağolasın Bolat:) O değil de, yeni farkettim. Yazarın adını hep Ferid diye yazmışım. Ferit olmalıydı. Düzelttim. Ferit Edgü nasılsa okumaz bu yazıyı. Ne diyeceğim? Ferit deyince aklıma hep Tarık Akan filmleri geliyor. Onun adı o salon filmleri çevirdiğinde, genellikle Ferit değil miydi:)

    YanıtlaSil