10 Eylül 2011 Cumartesi

Hayatımın En Mutlu Anı Olacak. Ve Ben Gene Bilmeyeceğim.


Masumiyet Müzesi sadece bir roman değil, aynı zamanda Orhan Pamuk'un kurmaya çalıştığı bir müzenin de adı.  Bu müzede Orhan Pamuk'un aşık kahramanı Kemal'in sevgilisi Füsun'un dokunduğu eşyalar sergilenecek. Yazar, romanda yazdığına göre, son onbeş yılda tam 1.743 müze gezmiş. (s566)  Romanda Kemal, gezdiği müzelerin bazılarını o kadar güzel anlatıyordu ki, her birini okurken gözlerimi kapıyor, Kemal yerine ben o müzeleri geziyorum diye farzediyordum. Mesela...



Önce St. Petersburg'daki Dostoyevski Müzesi'ni geziyorum. Müzedeki tek hakiki parçanın, fanus içerisinde saklanan ve kenardaki notta "Gerçek Dostoyevski'nindir." diye yazan bir şapka olduğunu öğrendiğim için, şapkayı görür görmez gülümsüyorum.




Gene St. Petersburg'da, bu kez  Nabokov Müzesi'ni geziyorum. Ünlü roman Lolita'nın yazarı Nabokov için müze yapılan bu binanın, Stalin yıllarında yerel sansür kurulunun yazıhanesi olarak kullanıldığını öğrendiğimden, müzeyi gezerken  sesli gülmemek için kendimi zor tutuyorum.




Bu kez Fransa'dayım. Illiers-Combray'daki Marcel Proust Müzesi'ni geziyorum. Yazarın romanında kahramanlarına örnek aldığı kişiler diye sergilenen portreleri görmem bana roman hakkında değil, yazarın yaşadığı dünya hakkında fikir veriyor. Seviniyorum.




Hollanda'nın küçük Rijnsburg kentindeki Spinoza'nın Evi'ni geziyorum. Yazarın ölümünden sonra tutulan tutanakta, adı geçen bütün kitapların bir araya getirilip eksiksiz olarak ve 17. yüzyılda yapıldığı gibi büyüklükleri esas alınarak sergilenmesini çok yerinde buluyorum.






Kalküta'dayım. Tagore Müzesi'nde, yazarın yaptığı suluboya resimlere bakıyorum. Bizim erken dönem Atatürk müzelerinin toz ve nem kokusunu hatırlatıyor bana... Labirent benzeri odalarda yürürken, Kalküta'nın bitip tükenmez uğultusunu dinliyorum. Bütün bir gün kendimi çok mutlu hissediyorum.




Baltimore'da Edgar Allan Poe'nun teyzesi ve daha sonra evleneceği on yaşındaki kuzeni Virginia ile paylaştığı ev burası... Küçücük ve kederli bu  ev bana çok tanıdık geliyor. Çünkü Baltimore'da bugün artık ücra ve yoksul bir mahallenin orta yerine düşen bu Poe Evi Müzesi, küçüklüğü, kederli hali, odaları ve biçimiyle gördüğüm bütün müzeler içerisinde, Masumiyet Müzesi'de okuduğum Keskinler'in evini bana hatırlatıyor. 





Bir roman okumuştum. Romanın adı Masumiyet Müzesi...  Roman oturduğum yerden bana dünya müzelerini gezdirdi. Bekliyorum. Çukurcuma 24 numaralı ev Masumiyet Müzesi olacak. Ve ben Füsun'un dokunduğunu farzettiğim eşyaları görmek için o müzeye gideceğim. Biliyorum. Sorun var. Müze  henüz açılmadı. Sabırlıyım. Aşkından müze açacak olan adamın müzesinin açılmasını  tüm masum duygularımla bekleyeceğim. Uzaktan bir vapur sireni işiteceğim belki. Kemal'in aşk acısını, Füsun'un kitabın gizeminde kalan duygularını belki o an hissedebileceğim. Romanın şiirselliğine uygun o büyülü  atmosferde müzeyi tek başıma gezeceğim. Belki o anda  hayatımın en mutlu anlarından birini yaşayacağım. Ve hayatımın diğer mutlu anlarını anında farkedemediğim gibi gene  bilmeyeceğim. 
 


12 yorum:

  1. Çok severek okuduğum , tekrar da okumak isteyeceğim bir kitap Masumiyet Müzesi...
    Ne kadar güzel bir kitap tanıtımı olmuş,müzeleri bize tekrar hatırlatmış oldun ve kitabı da...
    Tebessümle okudum,teşekkürler:)

    Baykuş gözüyle

    YanıtlaSil
  2. Her şey iyi güzelde Masumiyet Müzesi'nin yerini beğenmedim:)

    YanıtlaSil
  3. sen de sağolasın rosemary:)

    YanıtlaSil
  4. Çok severim Masumiyet Müzesi'ni Nathali:)
    Severiz:)) Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  5. Acaba Masumiyet Müzesi nerede olsun isterdiniz Bolat:)

    YanıtlaSil
  6. Sevgili Hayal Kahvem,

    Şu an bu kitabı okuyorum. Bazı duygular, saplantı ya da tutkulu aşkla benzer yada ortak yönler yaşamışım , yaşıyorum. Hiç bitseni der gibi, günde 1-2 sayfaya indirdim okumamı, 150 sayfa kadar kaldı. Başucumda, olmadan da uyuyamıyorum. O kadar güzel bir yazı olmuş ki.

    sevgiler

    YanıtlaSil
  7. Selam Zeynep, ben ilk çıktığı gün İstanbul'a gidip almıştım Masumiyet Müzesi'ni. Ve ilk blog yazımdır:) Kara Kitap'ın çok ayrı bir yeri vardır bende. Ama Masumiyet Müzesi de mütemadiyen elime almaktan, bölümlerine göz atmaktan hoşlandığım bir romandır. Sevindim bu yazıyı beğenmenize.

    İyi okumalar diliyorum. Keyfini çıkartın:)
    Sevgiler benden size.

    YanıtlaSil
  8. aaa ne zaman açılacak bu müze?? çok heyecanlandım şimdi.mutlaka gitmeliyim, açıldığından ya haberim olmazsa:((

    YanıtlaSil
  9. aaaa! ben haber veririm sana buket, sakın merak etme:))

    YanıtlaSil
  10. Çok severek okuduğum romanların arasında yer alıyor.Romanın ince defaylarını çok güzel göz önüne sürmüşsün ve yazmışsın.
    Çok beğendim...

    YanıtlaSil
  11. Selam Elif, kitabın detayları bitmiyor ki. Misal ben ilk okuduğumda bu müzeli satırları öylesine okuyup geçmişim. Geçenlerde kitabı elime alıp şansıma ne denk gelirse diye bir sayfa araladım. Bu paragraflara denk geldim. Sanki kitabı ilk okuyormuşum gibi tekrar okumaya heveslendim:)

    Teşekkür ederim Elif. Beğenmenize sevindim.

    YanıtlaSil