8 Nisan 2012 Pazar

Karşı Pencereden Kendimizi Seyretmek.


Ferzan Özpetek'in yeni vizyona giren son filmi Şahane Misafir'i henüz seyretmedim. Bugün eski filmlerini tekrar gözden geçirmeye  karar verdim. Az önce 2003 yapımı en sevdiğim filmi Karşı Pencere'yi seyrettim.  Final bölümündeki cümleleri ne güzeldi... "Senden ayrılan herkes her zaman yanında kendilerinden bir parça bırakırlar. Anılara sahip olmanın sırrı bu mu? Bu doğruysa kendimi güvende hisedeceğim. Çünkü asla yalnız kalmayacağımı bileceğim."  Sahiden  etkileyici bir filmdir. Filmde hayattan bir çok hikayeler vardır elbette. Konuyu anlatmak istemiyorum. Seyretmeyenlere hararetle öneriyor, filmin bana geçirdiği duyguyu özetlemek istiyorum. Yaşamımız boyunca, dünya penceresi denilen gözlerimizle, başkalarının hayatlarını sadece filmlerde değil, asıl gerçek hayatta  merakla  seyrederiz. Herkesin bir derdi var durur içerisinde misali, kimi zaman hayatımız sıkıcı gelebilir, bıkkınlık yaşayabiliriz. Ve karşı pencereden izlediğimiz hayatlara imrenir, özeniriz. İşimizi sevmiyoruzdur. Evlilik rutin gidiyordur. Dilediğimiz gibi bir ilişki içinde değilizdir. Arzu ettiğimiz okulda okumuyor, özgürlükleri kısıtlanan bir ortamda yaşıyoruzdur. Pek çok olumsuzluğa denk gelebiliriz. Ne yaparız bu durumda? İstediğimiz gibi yaşayamadığımız için söyleniriz. Hep şikayet ederiz. Keşke başkalarının hayatlarını izler gibi kendimizi karşı pencereden seyredebilmeyi becerebilsek... Karşı pencereden bir yabancıya bakar gibi kendimize baktığımızda, içinde bulunduğumuz çıkmazları kendimizin yarattığını farkedebileceğiz. Belki  kariyer peşinde mutsuzca koşturarak sevmediğimiz bir işi yapacağımıza, filmdeki Givoanni gibi bize büyük başarılar getirmese de gerçekten istediğimiz işi yapmaya karar vereceğiz. Kendimizi daha iyi hissettirecek küçük keyiflere daha fazla vakit ayırmanın önemini öğreneceğiz. Yaşamımızda sıkıntı veren, çıkmazlara sokan şeylerin baş mimarının kendimiz olduğunu göreceğiz. Herşey karşıdan bakıldığında çekici değil midir? Böyle gelmiş böyle gider bu hayat demek yok... Dünyaya bir kere geliyoruz. Hayatta kalmakla yetinmek yok... Yaşamımızda değiştirmek istediğimiz şeyler varsa, önce kendimizi değiştirmekle başlayacağız. Şahane bir filmdi. Filmin müzikleri de harikuladeydi. Biliyorum Zaz söylemiyordu bu şarkıyı ama... Ben Zaz'dan dinlemeyi tercih ettim. Zaz söylüyor... Dineleyelim mi? Historia de un amor...




6 yorum:

  1. Offf çok severim "Karşı Pencere"yi. Hele o son sahnesi. Şiir gibi şiir :) Ferzan abimizin zaten filmleri genelde güzel oluyor gerçekten. Keza "Mükemmel Bir Gün" de çok hoşuma gitmişti. Bakalım yeni filmi nasıl :))

    YanıtlaSil
  2. Ben de en çok Karşı Pencere'yi severim. Bilmem, böyle (Zihnin Arka Sokakları'nın da dediği gibi) şiir gibi bir filmdir. Bir de Cahil Periler... Fakat diğer filmleri? Birbirinin tekrarı, hem Ferzan Özpetek hem de Dünya Sineması'na herhangi bir ses, söz katmayan filmlerdir kanımca... Fakat unutmamalı her yönetmen her filminde harikalar yaratacak diye bir kural yok:)

    YanıtlaSil
  3. Selam Zihnin Arka Sokakları, Karşı Pencere sanırım en sevdiğim Ferzan Özpetek filmi. Ama haksızlık etmeyeyim. Mükemmel Bir Gün'ü izlememiştim. Şimdi izliyorum:))

    YanıtlaSil
  4. Selam Cüneyt, du bakalım.. Son filmini seyredelim:) Ferzan Özpetek'in filmlerinde mekanlar, insanlar, müzikler, yemekler çok keyiflidir. Merkez meselesi bellidir. İnsani duyguları seyirciye iyi geçirdiğini düşünüyorum. Ve filmlerini seviyorum:))

    YanıtlaSil
  5. Sanırım benim de en sevdiğim filmi Karşı Pencere. En ısınamadığım filmi de Kutsal Yürek olsa gerek. Bazı filmlerinde suni bir şey görüyorum, o açıdan Cüneyt'e katılıyorum.

    Karşı Pencere filmi de İtalyan sinemasındaki harika filmi getiriyor aklıma. Sophia Loren'le Marcello Mastroanni'nin oynadığı "Özel Bir Gün".
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
  6. Selam Alkım, Karşı Pencere'de hepimiz hemfikiriz demek ki:)

    O değil de Alkım, Zaz ne güzel söylüyor bu şarkıyı değil mi? Gitarla tek parça çalabilen ben, dayanamadım gitarı elime aldım. Bi cesaret, şarkının ritmini çalmaya başladım:)

    Niye sanata hiç yeteneği olmayan, sanat seven biri oldum acaba ben:))

    Hımm... Sophia Loren'le Marcello Mastroanni'nin oynadığı "Özel Bir Gün" öyle mi? Edinmeli:) Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil