2 Nisan 2012 Pazartesi

Hiçliğin Denizinde Yüzmek...

.
"adımı unuttum
olmayan yerlerde
ne in
ne cin
 ne benî adem

zamanlar içinde
kuşlar uçuyor
kervanlar geçiyor
bir iğne deliğinden

çarşılar kuruluyor
 sarayları oyuncak
 insanları karınca şehirler
 zamanları gördün mü
 bir iğne deliğinden

adımı unuttum
 adı olmayan yerlerde
 geçip gidenlere bakarak"

Asaf Hâlet Çelebi



Uykuyla uyanıklık arasında, kendinden geçme halindeydim. Fısıltıyla inleyerek tekrarladığım "ben kimim?" sorusunun cevabını bulmak niyetiyle, azap çeken bir ruh gibi,  kızgın çölde arkama bakmadan koştuğuma göre, demek ki kendimden epeyce uzak düşmüştüm. Ne indim. Ne cindim. Bir kadın olduğumu biliyordum. Adımı ve kim olduğumu unutmuş, zamanı ve mekanı farkedemez olmuştum. Sanki çok geniş bir uykuya gömülmüştüm de ancak uyanabilsem kendimi bilecektim. Izdıraba benzer bir şeydi hissettiğim. Uyanmak isteyen ama uyanmayı beceremeyen biriydim. Uçsuz bucaksız kumun her tanesini tanıyorken,  kendime ait bir iz, bir eser bulamıyordum. Güneş altında yalvarmalarım boşunaydı. Kendimle ilgili en ufak bir ip ucu yoktu. Rahat haramdı artık bana.  Kendimi bulamazsam huzura eremeyeceğimi biliyordum.


Koşturmamın beyhudeliğini anladım. Meselem öyle derindeydi ki ne etsem erişemiyordum. Şaşkınlıkla olduğum yerde duraladım. Tabanlarım cayır cayır yanıyordu. Dayanamadım. Kızgın kumların üzerine bedenimi bıraktım. Ya soluğum durmuştu... Ya da soluk alırsam, soluğumun  kendim gibi kaybolup gideceğinden korkuyordum. Kesik, kopuk, tutarsız düşünceler mecrasında geziniyordum. Yorgundum. Göz kapaklarım yavaş yavaş kapanıyordu. Tam bir sessizlik hüküm sürüyordu. Çölle aramda bir bağ kuruluyordu. İçime göz atmak aklıma geldi. Gönlümdeki düğümü çözsem bahtiyarlığa erişeceğimi hissediyordum. Yüreğime gömüldüm. O anda yeni, bilmediğim bir lisan işittim. Döndüm, baktım. Tatlı bir huzur sardı beni. Erimeye başladım. Benim için ağırlık kanunu diye bir şey kalmamıştı artık. Gövdemin ağırlığından kurtuluyordum. Bütün ruhumla unutmanın kollarına sarılmak istiyordum. Gitgide bir  uyuşukluk sardı beni. Varlığımı hissetmiyordum. O kadar büyüleyici bir duyguydu ki bu... Izdırabım son bulmuştu. Hiçliğin denizinde yüzüyordum. Bu saadet ne kadar sürdü bilmiyorum. Yeniden hayata kavuştuğumda, ayağa kalktım. Yaşamın mecrasına daldım.


11 yorum:

  1. Ben benlik sorgulama olayına girdim ki sorma sabah sabah, her şey de buna uygun :)

    YanıtlaSil
  2. yüreğimi yaktı yazın,içim dağlandı.ben kimim hayal kahvem?kendime uzak düşünce kalabalıklar arasında bile çölde yapayalnız gibiyim.bugün çok b.ktan bir güne başlamıştım,ağlattın beni.

    YanıtlaSil
  3. her insan kendini sorgular zaman zaman. Ama önemli olan bu sorguda kendini bulmak değil kendini kaybetmemek.

    YanıtlaSil
  4. Bolat, bir ben miyim perişan gecenin karanlığında, yosun tuttu gözlerim yalnızlar rıhtımında desem mi ki:)

    YanıtlaSil
  5. Kara Kitap, "bildim lakin söylemem,
    gördüm ama izah edemem, dünya, senle baş edemem ben" diyorum. Sonra senin için şarkının devamını ekliyorum:)
    "zaman öyle de geçecek, hayat böyle de bitecek, e bitsin, umudum cennetten"

    YanıtlaSil
  6. Jotkar, nerdee? Ben ve kendim iki kişiyiz biz. Ben hep varken, kendimi biteviye yitiririm. Ben'i bir kaybetsem var ya... Hiçliğin denizinde yüzeceğim:)

    Şarkının iki dizesi sizin için geliyor..."gönlü geniş olan sükutu öğrensin, kemale eren kendinden versin"

    YanıtlaSil
  7. Demeyin efe kimse yalnız kalmasın yalnızlar rıhtımını kimseye tavsiye etmem :)

    YanıtlaSil
  8. Bolat, Alice Harikalar Diyarında'ki kedi ile alice'nin bir muhabbeti akıma gedi:)

    "...
    - Ama ben deliler arasına gitmek istemiyorum, dedi Alice.
    - Ah, elinden bir şey gelmez. dedi Kedi.
    - Burada hepimiz deliyiz. Ben deliyim. Sen delisin.
    - Benim deli olduğumu nereden biliyorsun?" dedi Alice.
    - Deli olmalısın", dedi Kedi. - Yoksa buraya gelmezdin."

    YanıtlaSil
  9. ben görüntüye takıldım. o çöldeki senmisin gerçekten??

    YanıtlaSil
  10. Ben beni biliyor muyum ki Buket:))

    YanıtlaSil
  11. Buket, Yunus Emre'nin bir dizesini hatırladım.

    "Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm."

    Ne hoş değil mi?

    YanıtlaSil