15 Ocak 2010 Cuma

Şu Metris'in Önü Bir Uzun Alan


 Bağlama Hocam - Mehtap Hanım 


Bu fotoğrafta gördüğün bağlamayı tanıyorsun artık değil mi? Benim bağlamam. Gönül adını verdim ona. İşte Gönül bu fotoğrafta kimin elinde biliyor musun? Mehtap Hoca'nın. Haftada bir gün, üç saat Kocaeli Belediyesi Meslek ve Sanat Eğitimi Kursu adı verilen KO-MEK'in ücretsiz bağlama kursuna gidiyorum. Ve bağlamanın sesine bayılıyorum. Nerden çıktı bu bağlama sevdası? Bu yaştan sonra bağlama çalınır mı? Bu soruları nasıl cevaplayacağımı bilemiyorum.

İçimdeki kuytuda gizli kalmış, yıllardır saklanmış bağlama çalma hevesi durup dururken ortaya çıkınca, hazırda böyle bir kurs olduğunu duyunca, başladım işte bağlama çalmaya ne yapabilirim?Ama o kadar cahilim ki, her hafta rüsva oluyorum kurs arkadaşlarıma. Bağlamayla çalınan türkülerin çoğunun sözlerini bilmiyorum. Bırak bilmemeyi, hatta pek çoğunu hayatımda duymamışım. Diğer kursiyerler nasıl şakır şakır ezbere söylüyorlar anlatamam.
 
Gönül


Bu hafta yeni bir parça çalıştırmaya başladı hoca. Daha sözleri ve hangi şarkı olduğunu söylememişti. Sadece notalarla şarkıyı söylüyor ve tekrar tekrar o notaları bağlama üzerinde pratik ediyorduk. fa mi fa re mi do / mi remi re do / re si ... İşte bu son si var ya... Notaları baştan çala çala gelip,vurduk mu bağlamanın si teline, tuhaf bir kalp titremesi oluyor sanki. Öyle etkili. Mehtap Hoca'ya dedim ki: "Hocam bu hangi şarkı? Nasıl çarptı beni.

"Daha Mehtap Hoca cevap vermeden bütün sınıf "Aaaa!" dediler. "Şu Metris'in Önü" "Şu Metris'in Önü mü? O zaman bu bir mahpushane şarkısı. Hocam keşke biraz söyleseniz." dedim ki... Mehtap Hoca elimden Gönül'ü aldığı gibi tellerine vurmaya ve bütün sınıf gümbür gümbür şarkıyı söylemeye başlamadı mı?

"Şu Metris'in önü / Bir uzun alan / Bir tek seni sevdim / Gerisi yalan / Senin hasretindir / Hücreme dolan / Bir tek seni sevdim / Gerisi yalan" Of.. Of.. Nedir bu? Sanki bağlamanın tellerinden notalar tek tek ses olup çıkıyor... Çıkıyor da damardan damardan ezgi olup giriyor... Gidiyor... Gidiyor... Gidiyor... Çana vuran tokmak gibi yüreğimi "çııınnn" diye titretiyor. Şahane bir şey bu. Anlatamam. "Edip Akbayram söylüyordu bu şarkıyı, değil mi?" diyerek biraz kendimi kurtarıyorum sanki. "Evet, ama esas Ali Asker'in şarkısı bu." diyorlar. Ali Asker mi? Vallahi hiç duymadım. Gene bütün sınıfın tanıdığı bir şarkıcıyı daha bilmiyorum. İyi ama, şimdi Ali Asker'i de tanımadığımı nasıl söyleyeceğim? Of ya. Ben nerede yaşıyorum? Niye bütün bunları bilmiyorum? Bağlama öğrenmeye diye geldim. Neler neler öğreniyorum. Cahilin biriyim. Yoo.. Lütfen, estağfurullah falan deme... Öyleyim! Sonra devam edeceğim....

2 yorum:

  1. Sevgili Vildan yazdığın her yazı bende konu ile ilgili bir anımı canlandırıyor.
    30 sene aradan sonra okul arkadaşlarımla buluştuk. Yeniden okul yıllarına döndük. Hiç birimiz değişmemşiz. Aynı elektriği yine tutturduk ama akıllarımıda hep farklı anılar kalmış. Onun anlattığınmı ben hatırlamıyorum.. benim anlattığımı ise o.
    -hatırlıyormusun dedi bana oğuz arkadaşım.
    biz bir grup saz çalardık. Sen de gelir dinlerdin (hiç hatırlamadım ama sazı cok severim)
    -Hani sen de saz alacaktın.. hep beraber ortaköy yolundaki Şemsi Yassıman saz evine gitmiştik. ( hiç hatırlamadım)
    -sen bağlamayı eline alıp tıngırdatmıştın da.. acayip gurayip sesler çıkmıştı (yalan söylüyor)
    -sonra ben alıp çalmıştım..cok hoşuna gitmişti çalışım (imir simir bir hayal canlandı sanki)
    -Aa.. nasıl hatırlamazsın ya dilek. :(
    -bak bir şey demiştin orada.. ama kötü mana da değil.. espri. (ne demişim ki.)
    - Bu bağlamanın yanında bir de seni vermeleri gerekecek ( ? ? ? ? ? ? ? )
    Kahkahayı attım.
    Hatırlamaya başlamış gibi yaptım.
    Ben de amma laf etmişim diye hayret ettim doğrusu kendime.
    Evimizde emanet bir sazımız vardı. Abimle babam ne zaman gerilseler sazı çalmaya başlardım. Abim yanıma gelip oturur tüm gerginliği geçerdi.
    bildiğim sadece iki parçaydı.
    Çarşambayı sel aldı ile uzun ince bir yoldayım.
    Sadece tellerine vurmak bile yeterdi..
    Keşke yine olsaymış o saz.
    Vildancığım biliyorum aklından geçeni..çatlak kalpler müzesine koymak için değil inan ki. :))
    -

    YanıtlaSil
  2. Nasıl biliyorsun beni:) Aynen söyleyecektim işte.. Vay canına! Oğuz öyle mi? Ne hayranların vardır senin:))Bilirim... De Oguz'u hatırlamadım:))
    "Bağlamanın yanında bir de seni vermeleri gerekecek öyle mi?" Bayıldım bu cümleye... Şahane! Ömürsün Dilek:)

    YanıtlaSil