18 Aralık 2010 Cumartesi

Atılır Mı Yavrum Hatıra Bunlar!

Uzun bir seyahatten sonra, ofisime döndüğümde masamın üzerinde bir paket vardı. Açtım. Sevgili Ruşen Ergün'ün Yazlık Sinema adlı kitabı paketin içinden çıkmadı mı? Ne kadar sevindim anlatamam. Bir yazar kitabını bizzat kendisi göndermişse... İmzalayıp göndermişse hem de... Mümkün değil hemen okumam. Okuyamam ki zaten. Kelimeler birbirine girer. Konuyu asla hazmedemem. Biraz masanın üzerinde öylece durmalı. Şöyle karşıdan karşıya bakışmalıyız, eski aşıklar gibi. Ya da işimin arasında bir an elime almalıyım. Sayfalarını karıştırmalıyım. Görmeliyim, koklamalıyım, dokunmalıyım.... Anlayacağın içerimde, gönlümde demlemeliyim kitabı. Öyle yaptım Ruşen Ergün'ün Yazlık Sinema adlı kitabını. İyice demledim. Sonra her öyküsünü tam deminde ve lezzetinde, ince belli bardakla içermişim gibi içtim. Hakkını verdim yani öyle diyeyim.
Ruşen Ergün'ü, Hayal Kahvem'deki bir yazıma tesadüfen yorum yazdığında tanıdım. Gördüm ki öyküleri yarışmalarda ödül almış bir yazardı kendisi. Yazdıklarını severek takip ettim. Şimdi ise öykü kitabı elimdeydi. Kitabı sevinçle okumaya başladım. Okuduğum her öyküsü hayalimde bir nostalji baloncuğu oluşturdu adeta. Her öyküsünden sonra çok eski anılarımı hatırladım. İnanmayacaksın belki, "Hatıra Bunlar" öyküsünden sonra yerimden kalktım da yıllardır atmayıp biriktirdiğim eski hatıra eşyalarıma bakma gereği duydum biliyor musun? Bu öyküde anne ve kızın muhabbeti anlatılmaktadır. Şimdilerde yaşı yetmişin üzerinde olan anne eskiden kuaförlük yapmıştır. O zamanlar kullandığı berber eşyalarını paketler halinde, bir bavul içinde saklamaktadır. Kızı artık zamanı geçen bu eşyaları atmasını ister annesinden. Zira işe yaramamaktadırlar. Oysa anne için her biri ne değerlidir ve arada açılıp bakılması ne kadar önemlidir. Kız atmasını istedikçe annesinden, anne her defasında, içini çekip "atılır mı yavrum, hatıra bunlar!" demektedir. 
Yazar o gece yatakta dönüp duran kıza, şunu sorgulatır: "Benim yüz yıllık uykuya yatıracak kadar değerli neyim oldu bugüne kadar?" Anlar ki alıkoyma, biriktirme alışkanlığı yoktur ya da tutkuyla bağlanacağı anıları hiç olmamıştır. Üzülür tabii bu durumuna. Annesinin halini şimdi daha iyi anlar. Annesi o bavulu her açtığında çok mutlu olmaktadır. "Hatıraları sadece sahipleri mi yaşatır?" diye sorar yazar. Ertesi sabah kız, annesine bavulu yeniden açtırır. Annesi, adeta lunaparktaki en mutlu çocuk gibidir. Bu öyküyü okuduktan sonra, hipnotize edilmişcesine yatak odasına gittim. Dolabın alt iki çekmecesini açtım. Yere oturdum. Çekmecenin içindekileri tek tek çıkardım. Neler mi var? Bizim öğrenciliğimizde bilgisayar yoktu ki, mailleşmez mektuplaşırdık o zamanlar. Bana yazılan mektuplar var... Arkadaşlarımdan bana gönderilenler. Aileler anlamasın diye mektuplarda kullanılan şifreler. O kadar komikler ki anlatamam. Bakışılan ya da arkadaşlık teklifi alınan çocuklara kız isimleri verilmiş misal. Ya da şimdi rahmetli olan, ozamanlar Berlin'de yaşayan dayımdan bana gelen mektuplar. Bir kısmı da benim yazdığım mektuplar. Demek ki arkadaşlarım yırtıp atacaklarken ellerinden kurtarmışım. Günlüklerim. Kaç tane hem de. Aile büyüklerinden aşırdığım ya da istediğim eski siyah beyaz fotoğraflar. İncik boncuklar. Eski saç tokaları. Ortaokul ve lisede tutulan şiir ve anket defterleri. Her birinde arkadaşlarımın eski fotoğrafları var. Seyahatlerden getirdiğim ilginç broşürler. Eski tren, sinema, otobüs biletleri. Hepsinin arkasına not düşmüşüm. Bana bir şeyler hatırlatıyorlar. Eski gazete küpürleri. Bir kaç kurşunkalem. Bir kaç bana ait irili ufaklı hediyelik eşya.. Biblolar. Daha neler neler... Hepsi önemli benim için. Şimdilik kimse bilmiyor bu hazinemi. Sonra ben de bir bavula koyacağım. Belki bir gün bana da "atalım mı bunları?" diye soracaklar. Ben de "atılır mı yavrum, hatıra bunlar!" diyeceğim. Kimbilir? Kararlıyım. Ruşen Ergün'ün Yazlık Sinema adlı kitabındaki öykülere ve bana hatırlattıklarına, zaman zaman bloğumda yer vereceğim.
NOT: Sevgili Ruşen beni bloğunda  mim'lemiş. Mimlenince ne yapacağımı bilemedim. Ben de Ruşen hakkında daha önce yazdığım bu yazıyı bloğuma tekrar mimledim:) Sevgiler Ruşen.
http://rusyena.blogspot.com/

5 yorum:

  1. Ben hep zengin saydım kendimi oldum olası..Hayal Kahvem seni ve RUŞEN'İ ve diğer bir kaç bloger arkadaşımı da sayarsak bu son dönem daha da zengin addettim kendimi..hepiniz çok değerlisiniz benim için..iyi ki sizleri tanımışım,iyi ki blog alemine dalmama neden olanı tanımışım .İYİ Kİ varsınız oralarda bir yerdesiniz ama bilesiniz sevgi dolu yüreğimdesiniz..:)

    YanıtlaSil
  2. Bu yazıyı okuyunca benim de sakladığım eşyaların olduğunu farkettim.Bende zaman zaman çıkarır onlara bakarım.Belki yaşım ilerlediğinde de devam eder bu.

    YanıtlaSil
  3. ben yine utandım Vildancım iyi mi? Çok teşekkür ederim... Ne hoş sürpriz oldu...

    tutuldum... :)

    YanıtlaSil
  4. @ CWRM, ne güzel bir yorum bu. teşekkürler..

    @ huyumkurusun... devam eder.. nasıl başladıysa öyle gider..

    @ ruşen... şaşırtmayı severim... şaşırdığınıza sevindim:)

    YanıtlaSil
  5. ben bu yazınızı kaçırmışım :(( böyle güzel bir yazıyı kaçırdığıma mı yanayım, mahçupluğuma mı? üzüldüm şimdi.daha ne yazacaksınız benim mimle ilgili, belki sizin de hatırası yoğun bir zagorunuz vardır onu yazarsınız?

    YanıtlaSil