24 Aralık 2010 Cuma

Hayallerim, Hayal Bekçim ve Öte Yer


Dün işim çoktu. Abartma sanatı yapmıyorum. Gerçekten başımı kaşıyacak vaktim yoktu. Akşam iş çıkışı kendimi sahile attım. Saat erken olmasına rağmen hava epeyce kararmıştı.  Bir süre yürüdüm. Sonra denizi görecek şekilde bir banka oturdum. İyotlu havayı derin derin  içime çektim. Biraz ilerimde  aşırı şişman uzun boylu bir adam ayak bileklerine kadar suda durmuş ufku seyrediyordu. Üzerinde beyaz tişört, paçaları sıvalı beyaz keten pantolon ve siyah tokyo terlik vardı. Gördüğüm  bu manzara bana pek normal gelmedi.  Hemen hayal penceremin kepenklerini kapatmak istedim. İnan bana denedim. Sanırım geç kalmıştım. Adam yanıma geldi. "Merhaba. Ne var ne yok?" dedi.  "Kimsiniz siz? Ne istiyorsunuz?" dedim. "Şöyle tenha bir yerde konuşmaya ne dersiniz?" dedi. Hiper korkum en yüksek tepemi hızla aşmıştı inişe geçmeye başlamıştı. Midemdeki tüyden parmakların hünerli masajı korku kasılmasını yumuşatmaya başlamıştı. "Bana kim olduğunuzu söyler misiniz lütfen?" dedim. Kim yerine ne dememek için kendimi zor engelledim. "Ben bir çeşit hayal bekçisiyim. "dedi. "Hayal bekçisi mi? "Evet, bu dünya dediğiniz yerde olan biten her şey, yani ne var ne yok'un tamamı benim kolleksiyonumda mevcuttur." dedi. "Nasıl yani?" dedim. "İnsanların hayal ettiği her şeyi birirktiririm ben. A'dan Z'ye her şeyi. Bu hayaller aynı sizin olduğunuz gibi bir yaşam çizgisine ve gelişme potansiyeline sahiptirler." dedi. "Hayaller canlı mı demek istiyorsunuz? diye sordum. "Canlı yerine üretken ve sonsuz açılımlara gebe desem. Hayalciler nedeniyle." dedi. "Bir dakika. Benim hayallerim de sizin deponuzda şu anda. Öyle mi?"  diye sordum. Ne dese beğenirsin... "Şu ana kadar hayal ettiklerinizin hepsi." dedi. Utandım biraz. Nasıl yani? Benim kendimden bile gizlediğim hayallerimi bu hayal bekçisi biliyordu öyle mi? "Ama hayallerimle birlikte ben de varım." dedim. "Çok iyi bildiniz. Hayal eden hayalden bağımsız varolamaz pek doğru sezdiğiniz gibi. Hayali hayalciyle birlikte depolamak gerekir." Ne diyordu bu adam? "Aklıma bir şey geldi. Biri öldü diyelim. Hayalciliği bitti mi yani? O zaman ne oluyor?" diye sordum. "Çok güzel bir soru. Hayalleri nedeniyle hayalci gerçek anlamda hiç bir zaman ölmez. Hayalleri kendiyle birlikte sürekli değişerek hep var olur." dedi. İlgimi iyice çekmiş olmalı ki "Bu hayalleri nasıl depoluyorsunuz?" diye sordum. "Normal bir kolleksiyoncu ne yapar? Saklayacağı şeyleri havanın ve kimyasal maddelerin aşındırıcı, bozucu tesirlerinden korumak için camların, cilaların ardına, çelik kasaların içine koyar. Hayaller için bunu yapmak olanaksızdır. Onları depo etmek için akıl almaz genişlikte bir uzay parçası gerekir. Çünkü sürekli dönüşerek genleşen bir kolleksiyondur bu." dedi. Peki, bu ebatta bir depoları mı vardı yani? Varmış. Nerdeymiş bu depo biliyor musun? Burada. Bizim köyde. Şaşkın baktığımı görünce dedi ki: "Şaka yapmıyorum. Zekanızı da küçümsediğimi düşünmenizi istemem. Yalnız başka yanıt vermek gerçeği saptırmak olurdu." Beynimin vargücüyle zorlandığını hissediyordum.  Gözgözü görmeyen sisli bir havada sadece hışırtısı duyulan bir gazeteyi kapmak için insanın kolunu uzatması gibi o anda anlayış sınırlarındaki duyargalarımı uzatmıştım.  "Üst üste buradalar yani." dedim.  "Üst üste, iç içe." dedi. "Öte yer diyebilir miyiz oraya?" dedim. "Hiç fena sıfat değil." dedi. Ona iyice baktım. "Siz nesiniz aslında? Yani hangi maddeden yapılmasınız? İnsan olmadığınız kesin." dedim. "Doğru insan değilim" dedi. "Ben bir Hayal Bekçisi'yim. Beyinlerin ürettiği malzemeyi büyük titizlikle depolar ve onların gelişmelerine uygun ortam sağlarım. Hepsi bundan ibaret." dedi. "Milyarlarca hayalcinin yaşadığı bir gezegenin ürettiği malzemenin tek sahibi siz misiniz?" diye sordum. "Sahipten çok bekçisi desek." dedi. "Öte yer dediğimiz depo, evrendeki tüm hayalcilerin ürünlerini barındırmaktadır." dedi. "Tüm evrenin... Bizden başka hayalciler de mi var?" diye sordum. "Evet. Sandığınız kadar yalnız değilsiniz." dedi. Beynimin içinde aklın yolu birdir şakısı çalıyordu gene. " Hayal Bekçisi ben niye varım diye sormuyor  mu kendi kendine? dedim. "bir şeyin varlık nedeni onun çok zevk aldığı meşguliyetidir bazen. Ben düşün ürünlerini istiflemekten aşırı haz duyuyorum. Gelecek benim işim değil. Ben niye varım, benim halim ne olacak demektir çoğu kez. Kafamı yormam buna." dedi. Heyecanım yatışmıştı sanki, karşımdaki şeye dikkatle baktım. Dokunursam elime nasıl bir duyum vereceğini  merak ediyordum. Tabii bunu denemeye hiç niyetlenmedim. Çocukluğumdan beri yaşadığım bu tip olağanüstü serüvenler  ve okuduğum kitaplar nedeniyle beynimde canlandırdığım bir sistem hayalim vardı. Ben bir hayalciydim. Hayal kurmayı seven bir bünyeye sahiptim. Hayallerimin hayalimde bir bekçisi vardı. Hayal Bekçisi hayallerimi Öte Yer'de depoluyordu. Vakti geldikçe hepsi gerçekleşecekti. Baktım yanıma. Hayal Bekçisi yok olmuştu. Arkama yaslandım. O anda canlandırdığım bu hayalin bana verdiği tarifsiz hazzın salıncağında sallanmaya başladım.

NOT: Yazar umarım affeder beni. Çünkü bu hayali yazıyı Sadık Yemni'nin Öte Yer adlı romanından alıntıladığım cümlelerine benim cümlelerimi depolayarak yazdım.

10 yorum:

  1. okurken vaaavvv dedim, hayal gücünüzün önünde saygıyla eğiliyorum. demek hayal bekçisi, kurduğumuz her hayal saklanıyor demek ki, hayal bekçisinden rica etsem eski hayallerimi bulmama yardımcı olur mu? ben onları öyle derinlere itmişim ki hatırlamakta zorluk çekiyorum.

    YanıtlaSil
  2. Heyy ! Hayal Kahvem, öykü yazmış, heyecanlandım, bir solukta okudum, hayal meyal diye diye, sonra Sadık Yemni çıktı ortaya, şimdi bu metnin aslı onun öyle mi ? Öyle de olsa her okur okurken yeniden yazar metni, siz gerçekten yazmışsınız, bu deneme bize şu müjdeyi verse pek güzel olur, Vildan bugünlerde biraz öyküyle uğraşacak diye, güzel olmaz mı, olur, bekliyoruz :)

    YanıtlaSil
  3. Sadık Yemni'nin 375 sayfalık bir romanıdır Öte Yer. Kitabın 99'dan 104. sayfaya kadar romanın kahramanı Sarp ile Hayal Bekçisinin muhabbeti vardır. Bu muhabbetten bazı cümlelerini aldım. Benim cümlelerimle karıştırdım ve ortaya Sadık Yemni tarzı yeni bir öykücük çıktı. Yukarıdaki yazım kitabın daha doğrusu Sadık Yemni'nin cümlelerinin güzelliğindendir. Muska ve Yatır adlı diğer kitaplarını da okuduğum ve tersninja'da öykülerinin izini sürdüğüm bir yazardır Sadık Yemni. Onun cümleleriyle oynamayı hep sevmişimdir. Hatta ilk öykü denemelerime sayesinde başladığımı söyleyebilirim. Kitaplarını şiddetle tavsiye ederim. Anlatımın özel bir lezzeti vardır.

    Öncelikle Tersninja'daki öykülerini okuyabilirsiniz..

    http://www.tersninja.com/kategori/oykuler/sadik-yemninin-tuhaf-hikayesi

    YanıtlaSil
  4. Kara Kitap,
    Hayaller biriktiriliyor okuduğunuz gibi ve bir bekçisi var başında. Sakın vazgeçmeyin hayallerinizden... Bir haber çakıverin sizin hayal bekçisinize... Geçmiş hayallerinizi hatırlatsın size:))

    YanıtlaSil
  5. Nessuno, komşu blogda bir güzellik görünce insan nasıl heyecanlanır ve mutlu olur çok iyi bilirim. İçten yorumunuz için çok teşekkür ederim. Ben bir kaç öykü denedim aslında... Tuhaf öykü adı altında.. Durun bakalım önümüzdeki günlerde tekrar koyarım Hayal Kahvem'e.. Teşekkür ederim Nessuno. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  6. M.O.Eksi... Teşekkürler. O kusursuzluk Sadık Yemni cümlelerinin güzelliğinden. Sağolun.

    YanıtlaSil
  7. Sadık Yemninin neyi nasıl yazdığını bilmiyorum ama bu öykü çok güzel olmuş.
    Bu Hayal bekçisi isimli sıfat acaba ilhamların dağıtıcılığını da yapıyormu.
    Benceyapıyor ve vildana iltimas geçiyor hep :)
    Sevgilerimle..durma yaz.

    YanıtlaSil
  8. Dilek... Hazır mısın? Hagaydigi kıgız kıgızaga kogonzegerege gigidigiyogoruguz:)) Hagaydidigii:))

    YanıtlaSil
  9. Biliyorsun bana haydi demen yeter. Işınlanırım.
    Bu güzel organizasyon için teşekkürler.
    Gegene gigidegeligiiimmm :)))

    YanıtlaSil