23 Mart 2015 Pazartesi

Kayıp Yazarın İzi... Ve Hayatın Bilinemeyen Gizi


 
Dün. Şahane bahar ikindisi vaktiydi. İstanbul’daydım. Güneşin ılık temasına hiiç aldırmadım. Acele adımlarla kütüphaneye doğru yürümeye başladım. Süha Oğuzertem’in, biri 1992 yılının Defter dergisinde, diğeri ise 2005 yılının Kitap-lık dergisinde yayımlanan iki yazısını bulmanın hayalini kuruyordum. Ve işte... Buldum.

Sonra… 2003 yılının Kitap-lık Dergilerini tararken,  Süha Oğuzertem’in "Kayıp Yazar’ın İzi, Elias’ın Gizi" başlıklı bir yazısı gözüme çarptı. Acaba ne anlatmaktaydı? Okumaya başladım.

Yurt dışındayken, kütüphanenin  az sayıdaki Türkçe kitapları arasında tesadüfen dikkatini çeken, arka kapağında 1991 yılında Haldun Taner Öykü Ödülü’nü kazandığı belirtilen, sonrasında tuhaf bir okuma serüveni yaşadığı  bir kitaptan söz ediyordu. Kitabın adı Gizli Kalmış Bir İstanbul Masalı, yazarı ise  Nurten Ay’dı.

Süha Oğuzertem, Karşılaştırmalı Edebiyat’ın en önemli hocalarından biri. İnceleme yazılarını tek tek topluyorum. Yazıları eski dergilerde olduğu için, genelde kütüphanede buluyorum.  Bu yazısı  gene çok etkileyiciydi.  Sekiz sayfalık incelemesinde, kitapla ve yazarın anlatımıyla  ilgili düşüncelerinden söz ederken, Gizli Kalmış Bir İstanbul Masalı’nın içinde edebi bir şaka sezdiğini yazıyordu. Sanki birisi kitabı yazmıştı. Başka biri  o kitabın yazarıymış gibi rol yapmıştı. Belki de hiç hesapta olmayan bir üçüncü kişi yazmıştı ve  belki yazar olabileceğini düşündüreceği kişinin profilini kitaba yerleştirmişti. Üstelik bu durum yıllardır edebiyatçıların gözünden kaçmıştı. Ayrıca bu kitap çok önemli bir  ödül kazanmıştı. Olacak gibi değildi. Ama Süha Oğuzertem buna inanıyordu. Çünkü ona göre,  resmen kitabın kendisi, gizli gizli yazarının başka biri olduğunu söylüyordu. 

Kitap 1991 yılında ödül kazanmış. Süha Oğuzertem, titizlikle hazırladığı bu incelemeyi 12 yıl sonra 2003 yılında yazmış. Ve yazısını söyle bitirmiş: “Nurten Ay’ın Gizli Kalmış Bir İstanbul Masalı, 1991 yılında Simavi Yayınları tarafından yayımlandı. Adına bakılırsa, kitabın “gizli kalması” baştan planlanmıştı." Yazı merakımı çok kışkırttı. Acaba Süha Oğuzertem’in  şüphe uyandıran bu yazısından sonra neler olmuştu?

Hemen bilgisayar başına oturdum. Konuyu araştırmaya başladım. Bu yazıdan sonra, edebiyat camiasında ortalık epey  karışmış. Ödül kazandığında röportajlar veren Nurten Ay’ın  bir daha hiç kitap yazmadığı, unutulduğu anlaşılmış.  Cem Behar, Süha Oğuzertem, Enis Batur yazmış olabilir mi diye düşünülmüş. Kimseden ses çıkmamış.


Yıllar yıllar  sonra…  Uykuda Çocuk Ölümleri, Kırık Kalpler Terzihanesi,  İnsansız Konağın İkonu, Karadelik Güncesi adlı kitapların yazarı Ali Teoman, Gizli Kalmış Bir İstanbul Masalı’nı kendisinin yazdığını itiraf etmiş. Nanananooom! Hatırladım. Ali Teoman’ın bu kitabını okumuştum. Hatta Hayal Kahvem’e bir yazı bile yazmıştım. Hemen yazımı buldum.  İşte burada... 2011 yılında yazmışım. Kitabı okuyup bu yazıyı yazdığımda, kitabın ve yazarın bu gizem dolu hikayesini elbette bilmiyordum. 

2003 yılının Kitap-lık Dergisi'ndeki yazıya tesadüfen denk gelmiştim. Ali Teoman'ın edebi oyunu, kitabın cümlelerinin izini sürerek bu tatlı edebi aldatmacayı Süha Oğuzertem'in  keşfetmesi nasıl hoşuma gitmişti anlatamam. Hemen yazarı takibe almaya karar verdim. Araştırmaya başladım.  Oturduğum yere çakıldım kaldım. Ali Teoman 23 Mart 2011 tarihinde 49 yaşında ölmüş. Yüreğim fena  halde acıdı. Ve bugün 4. ölüm yıldönümü...   Hayat, sahiden çok acayip...  Bir varmış. Bir yokmuş. Yattığı yer nur dolsun... Benim bütün bunları şimdi öğrenmem bir  tesadüf mü? Gerçekten bilmiyorum. Ama... Kitapları okundukça Ali Teoman'ın hiç ölmeyeceğini çok iyi biliyorum.






11 yorum:

  1. Böyle bir aldatmacaya neden gerek görüldü acaba? Edebiyat dünyası çok geniş. Takip edebilmek çok zor. Bir yazar genç yaşında ölüyor ve Hayal Kahvemin haberi yok. İnanılacak gibi değil. Üreten insanların genç ölümleri başka türlü üzüyor. Dediğin gibi o kitapları okundukça yaşayacak. Mekanı cennet olsun...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rabia,
      Süha Oğuzertem, yazısında edebi aldatmacalar hakkında bilgiler veriyor. Edebiyat aldatmacaları, modern kültür tarihinin ayrılmaz bir parçasıdır, diyor. Ve Edebiyat tarihi bunun pek çok örnekleriyle doluymuş. Edebi aldatmacalar, belli bir dönemin edebiyat anlayışını, değerlerini, sistemini, kurumlarını sorgulamamızı sağlar diyor. Kalıplaşmış değerlerimizi (ya da değerlerimiz arasında kalıplaşmış olanları) gözden geçirmemize olanak sağlar diyor. Ancak bunların ortaya çıkarılması önemli elbette. Ortaya çıkarılmazsa edebiyatın yadırgatıcı, dolayısıyla farkına vardırıcı ve kültürü yenileyici işlevi yerine gelmez, diyor.

      Bilmiyorum, ben sevdim bu edebi aldatmacayı... Hoş edebi oyunlar bunlar. Ve hoş keşifler. Bu oyunu oynayan da, oyunu anlayan da son derece zeki iki insan bence...

      Zaten oldum bittim oyun ve şaka seven bencileyin biri için şahane bir durum bu ne yalan söyleyeyim. O kadar heyecanla yazıyı okudum, yazarın ortaya çıkmasının izini sürdüm ki, sonunda yazarın öldüğünü öğrenince sahiden şok oldum.

      Ali Teoman'ın diğer kitaplarını okumaya niyetlendim.

      Sil
  2. Ali Teoman'ı hiç okumamıştım ama merak etim şimdi;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Little Fabien, Gizli Kalmış Bir İstanbul Masalı'ndan etkilendiğimi biliyorum.
      Fakat sonra Ali Teoman'ın diğer kitaplarını neden okumadım giç bilmiyorum.

      Tekrar böyle denk gelmek varmış demek ki.... Ali Teoman'ı okumanıza vesile olursam, kendimi bahtiyar hissederim:)

      Sil
  3. Kendisiyle tanışma fırsatı bulduğum Karşılaştırmalı Edebiyatın dehası Prof.Dr..Süha Oğuzertem'in, Gizli Kalmış Bir İstanbul Masalı’nın içindeki edebi şakayı sezmesine hiç şaşırmadım.

    Bu arada Ali Teoman'a ve eserlerine dikkat çektiniz.... Sizden yeni çok değerli bilgiler öğreniyorum sevgili Hayal Kahvem. Teşekkürler.........

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ankara Havası, demek Süha Oğuzertem'le tanışıyorsunuz. Ne kadar şanslısınız:)

      Sil
  4. Sevgili Hayal Kahvem,
    Dünya edebiyatında ve Türk edebiyatında "mahlas" veya "müstear isim" kullanan bir çok ünlü yazar var şüphesiz.
    Ergenlik yıllarımda çok severek okuduğum "Genç Kızlar" romanını "Vincent Ewing" müstear ismiyle aslında "Nihal Yeğinobalı" isimli türk ve kadın yazarın yazmış olması beni en çok şaşırtmıştı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gene Süha Oğuzertem'in yazısından bazı alıntılar yapacağım:
      "Türkiye'deki Rabia Hatun vakası, Avustralya'da hâlâ tartışılan Ern Malley olayı, yakınlarda fizikçi Alan Sokal'ın postmodernizm kapsamaına giren bazı argümanları deşifre eden sözde-bilimsel makalesi şu anda aklıma gelen diğer örnekler."

      Rabia Hatun Vakası nedir acaba? Çok merak ettim. Henüz araştırma fırsatı bulamadım.

      Verdiğin bilgi için teşekkür ederim Ankara Havası. Sağolasın.

      Sil
    2. 1930’lu yıllarda Osmanlı Türkçesinin yanı sıra Arapça, Farsça, Fransızca, Almanca ve Latince bildiği rivayet edilen, dönemin meşhur ve donanımlı Osmanlı tarihçilerinden İsmail Hami Danişment, 13. yüzyıla ait eski bir yazmada bulduğunu ve Selçuklu hanedanına mensup Rabia Hatun’a ait olduğunu iddia ettiği şiirleri eşi Nazan Hanım’ın yazdığını daha sonra itiraf etmek zorunda kalmıştır.
      İlginç olan Ahmet Hamdi Tanpınar'ın şiirleri okuduktan sonra "bizim en iyi şairimiz" diye ilan ettiği, Yahya Kemal'in ise daha okur okumaz bu şiirlerin şairinin, eski dönem şairi olmadığını hemen anladığıdır.

      Sil
    3. Çok teşekkür ederim Ankara Havası, hiç araştırmama gerek kalmadı.
      Demek böyle bir hikayesi varmış Rabia Hatun'un...
      İlginç:)

      Sil
    4. https://www.academia.edu/36673941/RAB%C4%B0A_HATUN_MESELES%C4%B0

      Sil