20 Aralık 2022 Salı

Yeteğim Yok Hevesim Çok - Darbuka Sevdası

 

Bu gördüğünüz iki darbuka benim:)

Sağdakini İlhami abi hediye etmişti. Hikayesi işte  BURADA.

Yıl 2017'ymiş. Vay arkadaş! Tam 5 yıl geçmiş. Darbuka beş yıldır evin içinde geziniyor. Yeteneğim yok hevesim çok biri olduğum için, ara ara deniyorum. Beceremiyorum. Bırakıyorum. (Ukuleleyle bir kaç parça çalabildiğim için seviniyorum:)

Neyse... Gel zaman git zaman geçenlerde youtube'da  Darbuka Dersleri- Ritim Atölyesi Kaan Şehirkahyasıoğlu diye bir videoya denk gelince, Kaan hocanın takibine düştüm. Instagramdaki videolarını seyredince kendimden geçtim😅 Dedim derhal darbuka çalmayı öğrenmeliyim.

Bakar mısınız şu neşeye, eğlenceye... Bayıldım. 

Kaan hocanın Ritim Atölyesi çok uzakta. Yakın çevremde bi atölye bulabilir miyim niyetiyle araştırdım. İnanamıyorum! Buldum. Geçen hafta başladım.  Kırmızı darbukayı gruba uymak niyetiyle yeni satın  aldım.

Anladım ki bizim hoca Kaan hocadan farklı şarkılara ritim tutmayı öğretecek. Olsun... Çok sevdim.  Bu hafta ne öğreneceğiz biliyor musunuz? İşte buu.... Çok sabırsızlanıyorum. Yakında conga ya da tumba alırım. Ayhan Sicimoğlu çakması olabilirim:) Eminim... Heyyy!! Yeniiiden başlaasınn... Buradaa kalmasııınnn... Nananana nana  nananana😀


6 Aralık 2022 Salı

İşte Yeni Merakım... DANS... DANS... DANS:)

 




Ksenia Parkhatskaya  videoları ile dans etmeye başladım. 
Lütfen deneyin. 
Çok seveceksiniz. 
Dans ederken mutluluktan kanatlanacaksınız. 
Eminim.



26 Kasım 2022 Cumartesi

MAVRA ZAMANI

"dünyanın bütün
teflon tavalarına..
ve kızlarına"

"bütün evhamlı evhanımlarına
ve kaleci zubi zaretta'ya"

"sesler, yüzler, sokaklar,
    tıfıl, müzdarip fiskeler"


"bu ayaklar beni yürümüyor..
bu eller beni tutmuyor..
bu yürek beni hissetmiyor..
bu beyin beni anlamıyor..
bu vücut beni yarı yolda bırakıyor..
kendi bedenimdeyim,
fakat kendim nerdeyim..
yâni kime nöbetteyim.. bırrr.."


"hayatın naçizane bir kardeşi olarak, 
hayata naçiz oyalanma, dayanma metinleri sunarak.. 
yazarken ne güzelsin.. 
okurken de güzellerdir değil mi.. 
güzeliz, güzeliz."


NOT -
cümleler- metin üstündağ- mavra zamanı adlı kitabından
fotoğraf kareleri- erin brockovich  adlı filmden 

24 Kasım 2022 Perşembe

Duyduk Duymayın Demeyin!

 

Şule Gürbüz'ün  Kıyamet Emeklisi adlı yeni romanının  ikinci cildini sonlandırmama ramak kaldı. Bitirmek istemiyorum. Hatta ikinci cilt biter bitmez tekrar ilk cilde dönmeye, en baştan okumaya  niyetleniyorum.  Çok sevdim. Bayıldım. Okudukça  dehşetli etkileniyorum.

Durdum bi. Öyyle durdum. Kitabı masanın üstüne koydum. Gözüm kitapta. Kulağım edebiyatçılarda. Çünkü iki cildi okuyan edebiyatçıların yorumlarını çok  ama çook merak ediyorum.  

Şimdiye kadar bir tane videoya denk geldim. Youtube'da Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi'nde  Fatih Altuğ ve Selen Erdoğa,  Şule Gürbüz ve Kıyamet Emeklisi'yle ilgili tatlı tatlı  muhabbet ediyorlar. Harika iş çıkarmışlar. Yetmez ki!  Dahasını merak ediyorum.

Duyduk duymadık demeyin. Doğru söyleyin. Nolur benden gizlemeyin. Bu iki kitap hakkında yapılmış en son eleştiri, beğeni, yorum kimin?😅


15 Kasım 2022 Salı

UGH!..

"bizim sınıfın
karşısında oturan

iki numara çubuk makarna
bakışlı kız "

"biz böyle

ne telaşlı
tesadüflerdik"


"habire ve
hiç durmadan
deniyorduk hayatı"


"ben neyi yaşıyorum bilmiyorum
bu yaşlarda ne yaşanır bilmiyorum
ben her şeye bir telaşe yüklüyorum
ben neyi yaşıyorum bilmiyorum"



"her şey biraz eksik kalacak!.. UGH!.."



NOT- 
Dizeler- Metin Üstündağ'ın UGH!. adlı kitabından 
Film Kareleri - Aşkın Algoritması adlı filmden


5 Kasım 2022 Cumartesi

"Bir Çiçek Vardı, Sanıyorum O Beni Evcilleştirdi"

 

Ev için satın aldığım papatya buketi hazırlanıyordu. Çiçeklere hayranlıkla göz gezdirdikten sonra, çiçekçinin yanında durdum. Arkamızdaki saksıyı, omuzumun üstünden değil, çiçek görmesin diye  omuzumun önünden  baş parmağımla  işaret ettim. Fısıltıyla konuştum.

"Duymasını istemem ama bu çiçeği nedense  sevmem" dedim.

Ben böyle  çiçek hakkında gizli saklı söz sarfedince, çiçekçi tebessüm etti.

"Haklısınız, dikkatli olmak lazım. Çiçekler canlılar, onlar da duygulanıyorlar," dedi. 

"Mesela şu çiçek var ya... Adı Salon Sarmaşığı.  İnsanlar  plastik mi acaba düşüncesiyle bazan tırnaklıyorlar. Baksanıza şu yaprağının yırtığına... İnanın çiçeğin  ağladığını gözlerimle gördüm. Resmen yaşları pıt pıt damladı. Şükür ki hemen toparlandı. Kendini tamir etmeye başladı," dedi. "Keşke insanlar çiçeklerin bu durumu bilseler," diye sözlerine devam etti. 

Şeyy... Aranızda belki hangi çiçeği sevmediğimi merak eden çıkabilir. Üzgünüm ama bilmediğim sebeple hoşlanmadığım  o çiçeğin adını buraya yazmam mümkün değil.  

Düşünsenize... Ne olur ne olmaz... Ya kulağına giderse... Ya "Ben ona ne yaptım ki beni sevmiyor" diye aklından geçirirse.  Haklı yeminle...  

Söylemem Söyleyemem. Heey! Çiçeğin üzülmesini asla  istemem. 


NOT- Başlık/ Küçük Prens'ten

31 Ekim 2022 Pazartesi

Her Profil Resmi Bir Hikaye Anlatır Mı?

 


Yeğenimle karşılıklı oturuyoruz. Hem kahvelerimizi hüpletip hem laflıyoruz.

"Instagramdan profil fotoğrafını kaldırmışsın, hayırdır? diye sordum.  "Sorma teyze" diye sözüne girizgah yaptı. Çıtır çıtır anlatmaya başladı. 

İki aydır İngilizce kursuna gidiyor. Yeni işledikleri bölümün konusu "Her resim bir hikaye anlatır" başlıklıymış. Ingilizce metinde facebook veya instagrama profil fotoğrafı seçmenin ne kadar ciddi bir iş olduğu anlatılıyormuş.

Mesela; eğer profiline kendi fotoğrafını koymuşsan, sen sıkıcı biriymişsin.  Eğer selfi çektiğin fotoğrafını  koymuşsan iyice sinir bozucu biriymişsin.

Çocukluk  fotoğrafını koymuşsan, şunu anlıyormuşuz. Sen geçmişinden kopamıyor, eskinin her şeyinin şimdikinden iyi olduğunu düşünüyormuşsun. Muhtemelen halen eskinin aynı müziklerini dinliyor, aynı kıyafetleri  giyiyor, hep aynı şeyleri seviyormuşsun. Anlaşılan hayatında değişiklik istemiyor, geçmişte yaşıyorsun, demekmiş.

Peki besledği hayvanın fotoğrafını profiline koyanları görünce ne anlıyoruz? Çok güldüm.  Hayvanın cinsine göre değişiyormuş. Eğer kedi resmi varsa, erkek arkadaş arayan bir kadın, köpek resmi varsa, kız arkadaş arayan bir erkeksin, demekmiş.

Hele evlilik fotoğrafın varsa yandın.... Herkesin senin  yetişkin olduğunu düşünmesini istiyormuşsun. Fakat besbelli ki dışarı çıkamıyorsun. İyi vakit geçiremiyorsun. Kendi arkadaşların yok. Her şey müşterek. Aslında artık  kendi kendine yaşayamıyorsun, diye anlıyormuşuz.

Eğer eğlendiğin yerde çekilen fotoğrafını koyduysan, sen genç ve aptal olmalıymışsın. Gelecekte mutlaka bir işten basit bir sebep yüzünden kovulacağın anlamını çıkarabilirmişiz. Bir gün bu fotoğraftan nefret edip değiştireceğine, yerine evlilik fotoğrafını koyacağına adımız gibi eminmişiz.

Bu konuşma böyle sürüp gitti.  Şaşkın çocuk! Yeğenim, okuduğu bu  yazı üzerine hemen profilinde duran  köpeğinin resmini kaldırmış. 

O anlattı ben çok güldüm. Belki okuyup benim gibi eğlenecek birileri olur diye Hayal Kahvem'e aklımda kalanları yazıverdim:)


27 Ekim 2022 Perşembe

"Koruyun Beni Hayallerimin, Düşlerimin Yettiği Yerden"


 "Koruyun beni benden başkalarının gözleri
Koruyun beni aklımın derinliklerinden
Koruyun beni hayallerimin, düşlerimin yettiği yerden
Geri çağırın beni başkalarının arasına. Kalabalıkta kaynayıp gideyim,
korunup saklanayım kendi kalabalıklığımın cehenneminden.
Sonsuza kadar yum gözlerini alnımın ortasındaki nazar
Yüreğim dile getirmesin senin gördüklerini!
Başkalarının gözleriyle yetineyim.
Ben dahi kendime yabancı gibi yaşayıp öleyim."

Murathan Mungan / Geyikler Lanetler oyunundan 


"Şimdi biz buradayız ya, karşılıklı oturuyoruz. Kahvelerimizi hüpletiyoruz. Biliyor musun, biz buradan gidince burası... nasıl söylesem...  hooop...  yok oluyormuş gibi geliyor." dedim arkadaşıma. 

Gözlerini tepsi kadar açtı.  Hayret ederek gözlerimin ta derinine baktı.

Gülümsedim. Konuşmama duraksamadan devam ettim.  

"Örnekse, diyelim ki arabamla yola çıktım. Dikiz aynasından arkaya bakıyorum,tamam mı? Aynada kaybolan görüntülerin   artık var olmadığını hayal ediyorum.  Evler, yollar, ağaçlar, dağlar falan... her şey... her yer...  yok oluyor." dedim.

"Peki insanlar?" dedi. 

"İnsanlar da yok oluyor. Ben görüyorsam varlar. Ben görmüyorsam yoklar. Sana da öyle gelmiyor mu?" diye sordum. 

Tereddüt etmeden cevap verdi. "Hayır. Hiç düşünmedim ama ben görmesem bile her şey yerli yerinde duruyor diye düşünürüm. Nitekim duruyor zaten." dedi. 

Huzursuzca yerinde kıpırdadı. "Şimdi benimle birliktesin. Biraz sonra beni eve bırakacaksın. Yoluna devam edeceksin. Görüntü alanından çıkacağım. Eee! Zihninden  silinecek miyim yani?" dedi. 

Sessiz kaldım.  

Endişeli  arkadaş sesiyle; "Tuhafsın!" diye ekledi.  

Silkelendim...  "Yooo... Yok canım. Elbette şaka yaptım." dedim. 

Gerçek hislerimi  söylemedim. 


22 Ekim 2022 Cumartesi

Ama Hak'katen Öyle Değil Mi?

 


Son Adım'ı iki gün önce okumaya başladım. Yazarını tanımıyorum. Ne zaman satın almışım hatırlamıyorum. Niye şimdi elime geldi? Bilmiyorum. İyi ki okumaya başlamışım. Yazarın alışkın olmadığım bir anlatımı var. Bırakamıyorum.  Yazarı kimdir diye gugıllladım. Ayhan Geçgin'in  ODTÜ Felsefe mezunu, ödüllü, beş romanı olan memleketimin yazarı olduğunu öğrendim.  Böyle nadide bir romanın yazarını niye bilmiyorum diye söylendim.

Kitaplarının isimlerine baktığımda biri ilgimi çekti. Barış Bıçakçı'nın iki arkadaşıyla yazışmalarını içeren kitabı. Kurbağalara İnanıyorum. Var bende. Bilenler bilir. Barış Bıçakçı'nın külliyatına sahibim:D

Barış Bıçakçı, Behçet Çelik ve Ayhan Geçkin'le edebiyat üzerine yazışmış diye almıştım. O kadar tatlı muhabbet ediyorlardı ki, Ayhan Geçkin'in söylediklerini okudukça meraklanmıştım. İşte  o zaman bir kitabını okusam diye düşünmüş olmalıyım. Demek ki  Son Adım'a karar kılmıştım. 

Kitap uzun zamandır beklemede kalmış olmalı...  Okunma vakti geldi demek ki... Ayhan Geçkin'in Son Adım'ı benimle yarenlik ediyor. İlginç sakin akan bir anlatımı var.   Şaşırtıyor. 

Kitabı yarıladım.  Bu bölümde kahramanın yolculuğu başlıyor. Takılacağım peşine... Kimsenin ruhu duymadan birlikte gideceğim. Kararlıyım.  İşte... Şimdi.

Romanlar oturduğumuz yerde hiç tanımadığınız insanlarla  hiç bilmediğiniz diyarlara götürürler.  

Hey! Ama hak'katen öyle değil mi?

16 Ekim 2022 Pazar

Birhan Keskin'in Bu Şiirini Çok Severim - Penguen, Kim Bağışlayacak Beni?

 

Penguen
bana sırtını dönme
biliyorum, sana benziyorum
ve içinde saklı tuttuğun yele.

Penguen
benim de içimde saklı tuttuğum
buzlu kıyılar, çığlık hatıraları
ben de senin kadar kaçkınım ve yaralı.

Kim bağışlayacak beni, penguen
çizdim senin beyaz ve narin yerini.

Bir yanım bembeyaz ışık
kör ediyor, bir yanım zehir gece,
parktaki salıncağa binmeyi 
beceremedim bugün ben de.
Penguen bana sırtını dönme.

Unutmadım aramızdaki beceriksiz dili.
Dünya yordu bizi. Benim de söyleyemediklerim
var. Hiç söyleyemeyeceğim onları belki de.
Uzun bir yolu geliyoruz seninle, yolu,
geldikçe anlıyorum ki, biz, 
bu dünya üzerinde yürüyemiyoruz bile.

Penguen,
kim bağışlayacak beni?
çizdim senin beyaz ve  narin yerini
elimde unuttuğum ince metalle.

BİRHAN KESKİN/Kim Bağışlayacak Beni/ s.48-49



20 Eylül 2022 Salı

Manasına Varabilmek İçin Dönüp Dönüp Okuduğum Cümleler....

 



"Aziz resim yapabilsem bu tenhayı çizerdim  diye düşünmüştü ama tenha diye kıraç bir boşluk, dünyanın ellenmemiş ayak basılmamış yerleri, ayın resimlerde gördüğü yüzü, atmosferin bir bilim dergisindeki fotoğrafı, bir çöl resmi, gasilgane, yaşayan kalmadığı için terk edilmiş eski bir mezarlık, kayıp bir uygarlığın harabeleri gibi benzeri olabilecek şeyleri düşündüğünde bunların hissettiği yanlızlığın ve tenhalığın yanında hem hep bir kıpırdanışa sahip, hem de sahipli olduklarını görüyor, atmosferde birden bir seyyale parlıyor,  çölde gökyüzü gece olup da başını eğmezsen çarpacak kadar yere eğilmiş kumları serinletir ve ışıldatır yıldızların en iri hali bir salon avizesi yakınlığında parlarken kumun altından  kıvrak ve memnun bir silkenişle bir ince battaniyeyi üzerinden atar gibi fırlayarak çıkan parlak sert gövdeli akrepler, incecik ne olduğu belirsiz yüzer gibi koşan canlılar, bütün kumun gündüzki  sabitliğinden ve sabit tepelerden şimdi hep bir kıpırdanış ve her kıpırdanışta şekil hatta coğrafya değiştiren büyülü hali gözünün önüne geliyordu." 

Şule Gürbüz/Kıyamet Emeklisi İkinci Cilt/ S.222


19 Eylül 2022 Pazartesi

"Esrarlı Şeyleri Dehşetli Severim"... Gerçeekten:)

 

Ne esaslı cümle di mi?
"Esrarlı şeyleri dehşetli severim."

Az önce;
Orhan Pamuk'un Kara Kitap'ını elime aldım. 
Gözlerimi kapadım. 
Bir sayfasını araladım.
Paragrafın başındaki epigrafı bir solukta okuyuverdim.
Dostoyevski'nin Mektuplar'ından bir cümleymiş.
"Esrarlı şeyleri dehşetli severim."
İşte o anda;
aldım bu cümleyi bağrıma basıverdim.
Çünkü,
 esrarlı şeyleri dehşetli severim.

GERÇEKTEENN:)