16 Ağustos 2018 Perşembe

Ve Seyahat Ve Vampir Ve Aptal


Yeminle yarın  iki haftada tam  beşinci kez uçağa bineceğim. Evliya Çelebi misali şefaat  diyeceğime seyahat  dilemiş olabilirim. İşte buyurunuz... Yanıma bu üç kitabı almaya niyetlendim. 

Kitapları yan yana koyunca ilginç bir üçlü oldular. Üç kitap kapağında kırmızı var.  Kırmızı renge bayılırım. Ve seyahat ve vampir ve aptal. Aaaa... Bu üçlü adeta beni tarif ediyor. Seyahati anladık, haydi aptallığını da anladık vampiri nerden çıkardın derseniz... Şöyle buyrunuz. Ve benden korkunuz:)




Gizli Not - O değil de, Hayal Kahvem'e pintiricik de olsa  yazılar yazmaya başladığım için sevinçliyim. 


Öyle İşte...


Hava sıcak mı sıcak... Ellerim yüreğimde... Bir türkü tutturmuşum... Duyuyorsun değil mi?

"Kalbimi atacağum. Kalbimi atacağum. Denizin ortasına... Denizin ortasına... Yarim baluk tutarken... Yarim baluk tutarken. Takilsun oltasina... Takilsin oltasınaaaa..."

Aaaa! Allahım yarabbim ne çok olmuş yazmayalı. Garanti yazmayı unutmuşumdur. 

"Nasıl anlatsam, nerden başlasam, mmmmm... Duygu, biraz duygu. Biraz deniz, biraz uyku... Bütün isteğim buydu... Bir zamanlar aşık olmuştum... Ama şimdi ismi neydi unuttum..."  

Hayal Kahvem'de iki kelam edeyim dedim.  Bakar mısınız  parmaklarımdan neler döküldü... Du bi...

"Uzanıp Kanlıca'nın orta yerinde bi taşa... Gözümün yaşını yüzdürdüm Hisar'a doğru... Bi lodos lazım şimdi bana, bi kürek, bi kayık... Zulada bir kaç şişe yakut yer gök kırmızı... Söverim gelmişine geçmişine ayıpsa ayıp... Düşer üstüme akşamdan kalma sabah yıldızı...

Ah İstanbuuul İstanbul olalııııı...." 

Öyle işte:)