23 Haziran 2017 Cuma

Geceleyin Gök Yüzünden Güneş Topla Benim İçin


Dünya, güneş ve ay'ın aslında üç kız kardeş olduğunu öğrendiğimde çenemin yere düştüğünü, gözlerimin tabak kadar  açıldığını hatırlıyorum. 
-Nasıl yani? demiştim babanneme... Dünya, güneş ve ay  kız kardeşler  miiii?
Mırıl mırıl bir sesle, "Evet" demişti. "Bir zamanlar... Dünya, güneş ve ay, şimdiki gibi birbirlerini kovalamıyorlardı. Evrende tatlı tatlı dolanıp, huzur içinde oynuyorlardı."

Dünya, güneş ve ay... Hem kızlar... Hem kardeşler... Hem birlikte oynuyorlar. Allahım yarabbim! Bu nasıl hoş bi vaziyetti! Tuhafa meyyal ruhum, durumu hemencecik kabullenmiş, dünya, güneş ve ay'a elbise dahi giydirmişti. 

Babannem şöyle devam etmişti:
- Sonraaa... Bir gün üçü de  anne olmak istediler. 
Kaşlarımın yay gibi gerildiğini, gözlerimin tepsi kadar irileştiğini hayal edebilirsiniz.
Hahah! Bayılmıştım bu masala. Dünya, güneş ve ay... Kızlar... Kardeşler... Birlikte oynuyorlar. Ve anne olmak istiyorlar. Binlerce kasırga aşkına! Müthişti!

Hiç itiraz etmedim. Hayal çarklarım tıkır tıkır işlemesine kolaylıkla izin verdim.

-Peki sonra noldu babanne? diye heyecanla soruverdim.
Babannem sustu. Hemen cevap vermedi. Ne söyleyecek diye merak ediyor, gözümü kırpmadan iki dudağının arasına tüm iştahımla  bakıyordum.  O merak anları ne tatlıdır. İnsanının kalbi  nasıl da pıt pıt eder.  İşte tam o anda babannemin kalbimin pıtpıtlarını işitmek ne kelime, gördüğüne emindim. Babannem masal anlatmanın keyfini sürüyor, dinleyicisinin iştahını iyice kıvamına getiriyordu.  Daha fazla uzatmadı. Omuzlarını titrete titrete kıkırdayarak konuşmaya başladı.

-Güneş  sıcacık, mincik güneşcikler, ay  parlak, güzel yıldızlar, dünya ise çeşit çeşit insanlar doğurdu, dedi babannem.  

Dünya, güneş ve ay...  Şimdi anne ve teyze olmuşlardı. Ne diyebilirdim ki? Harikuladeydi. Kendimi masalın kollarına iyice bırakıvermiştim. Babannem şöyle devam etti.

- Zaman geçtikçe çoğalmaya başladılar. İnsanlar yeryüzüne, yıldızlarla güneşcikler gökyüzüne hızla yayıldılar. Özellikle güneşcikler o kadar çoğalmışlar ki, insanlar yanmaya ve ölmeye başladılar. Ay, güneşle konuştu. Eğer güneşçikler bu hızla doğmaya devam ederse, dünyanın çocukları yaşayamayacaklar. İyisi mi sen güneşçiklerini toplayıp yut, ben de yıldızlarımı yutayım. Bizim çocuklarımız içimizde gezinsin. Dünyanın insanları huzura ersin, dedi. 

Güneş, ay'ın bu teklifine itiraz etmek istediyse de ay diretti. Ve güneş güneşçiklerini teker teker toplayıp  yutuverdi. Ay ne yaptı bil bakalım?" dedi babannem. Cevabımı beklemeden devam etti. "Ay, yıldızlarını eteğine sakladı. Güneş en son güneşçiğini yuttuğunda, eteğindeki yıldızları gökyüzüne fırlattı. İşte o gün bugündür, dünyanın insanları çoğalmaya devam ediyor, yıldızlar semada  sereserpe dolaşıyor... Gökyüzünde bir güneş var bir ay var... Neden dersin? Çünkü güneş tüm kızgınlığıyla  ay'ı kovalıyor."

Elbette Fen Bilgisi derslerinde öğretmenler gece ve gündüzün oluşunu bilimsel olarak anlattılar. Hiç inanmadım. Babannemin masalı en güzeldi!

13 Haziran 2017 Salı

Şşşth Kimse Duymasın -31-

 Bir ilkyaz sabahı, saat çok erken, bizim köyün sokakları...
Hava ılık mı ılık, berrak mı berrak. 
Ortalık sakin, kimsesiz.
Yüreğime işleyen efkarlı bir musiki... Bülbül sesi.
Büyülenmiş gibi yürüyordum.
Durdum.
Durduğum an...
Yoldaki  beyaz çiçekleri farkettim.

Saftiriğin tekiyim.
Birinin gelip geçiyorum diye
yollarıma çiçek döktüğünü hayal ettim.
Yüreğim hayalimden etkilendi.
Ritmiyle bülbüle eşlik etti.
Nasıl hoşuma gitti anlatamam. 
Ayaklarımla yerleri öpe öpe yürümeye devam ettim. 


Gerçekten!