29 Eylül 2024 Pazar

Kendimi Eylediğim Zamanlar...

 

Okulum açıldı. 
Çamura dokunmak, çamuru yoğurmak,
hele çömlekçi tornasında çamura şekil vermek var ya, 
itiraf etmeliyim ki ilk kez deneyimledim...
 Nasıl anlatsam?  Büyüleyiciydi...
Devasaaaa... 
Merak ve coşku içindeyim:)



Evet, okula gitmeye başadım.  Öte yandan işlerim  feci  yoğun.
Yaz mevsimi geride kalmaya başlarken,
sigorta şirketleri acentelerini harekete geçirmek niyetiyle toplantı yapıyorlar.
Bu süreçte, okuldan fırsat buldukça İstanbul'a  gittim geldim. 
Ne çok seviyorum İstanbul'u.
Hastasıyım:)

"Dünyalar Arasında"'ya gittim.
"Pablo Picasso Resimden Seramiğe Bir Serüven"e bilet aldım.
 Gideceğim.

Kitaplar aldım. Kitaplar okudum. Kitaplar okuyorum.



Seyrettim. Seyretiyorum. 


Podcastler... Dinledim. Dinliyorum. 


Sertap Erener'in açık hava konserine gittim. 
Bir arkadaşım gitmeyince biletini bana verdi.
Hemen kaptım:)

Çok yorucu  olduğu kadar,  şenlikli bir haftaydı.
Bahtiyarım. 





8 Eylül 2024 Pazar

Seyrettim... Seyrediyorum... Seyredeceğim...

 








Akademisyenlerin Takibindeyim-15 - Prof.Dr. Meral Özbek

Lisans eğitimimi Kamu Yönetimi bölümünde tamamlamıştım. Sonra sigorta acentesi oldum.  Yıllar geçti.  Sosyoloji bölümünde okumaya başladım. Bu yıl üniversite sınavına girip Seramik ve Cam Tasarımı bölümünü kazanınca, mecburen Sosyoloji'den çıkışımı aldım. 

Henüz okul açılmadı. Seramik ve Cam Tasarımı bölümünde ne yapacağım hakkında hiç fikrim yok. Ve fakat öğrenme merakımın da sonu yok:)

Önce aklım kamusal alanda seramik çalışmalarını araştırmaya kaydı. İnternet devrinde yaşadığım için milyon kere şükrettim. Bütün kütüphaneler emrime amade... Yazılan tüm tezlere, makalelere kolayca erişebiliyorum. İyi ki bu rotoda merakım katmerlenmiş.  Denk geldiğim her araştırma yazısı beni bir kitaptan diğerine zıplatıyor. Harikulade bir alemin içine düştüm. Şaşkınım.

İşte buyrunuz... Elimin altında tuğla kalınlığında bir kitap var. Editör Meral Özbek. Kitabın adı: Kamusal Alan. Peki bu 911 sayfalık bu kitabı alma heves ve cesaretini nereden buldum? 


Meral Özbek'e Armağan -II- Günebakan Düşlerimiz, Kamusallık, Gündelik Hayat ve Tecrübe Üzerine Yazılar adlı kitap Meral Özbek'in öğrencileri tarafından hazırlanmış. İlk cildinin adı ise Parlak Yıldızlardık O Zaman imiş. Bu iki kitap adı  zihnimde Yeni Türkü şarkılalarını çağrıştırdı. Öğrencilerinin hocaları hakkında yazdıklarını okumaya başadım. Okudukça okudukca  Meral Özbek'i feci merak ettim. 

Meral Özbek ilk ve orta öğretimi Eskişehir'de tamamladıktan sonra Robert Kolej'i kazanmış. Sonra ODTÜ Mimarlık Bölümü. Ardından ODTÜ Mimarlık'ta yüksek lisans, Ankara Üniversitesi Kamu Yönetimi ve Siyaset Anabilim Dalı Bölümünde Doktora...  

Şahane  araştırma ve çalışma hayatı... Sayfalar dolusu... Müthiş.  Ve elbette O şimdi bir profesör.

Öğrencileri Meral hocanın tüm çalışmalarını ilmek ilmek işlemişler. Görevleri, ödülleri, kitapları, makaleleri, çevirileri, bildirileri, sunumları, araştırma ve eylem projeleri, tez danışmanlıkları tek tek yazılmış. 

Sonra şöyle bir bölüme denk geldim... Kültür ve sanat çalışmaları ve ürünleri... Yok artık:))


Kaldım Öyle😀


1 Eylül 2024 Pazar

Kafamda Bir Tuhaflık - Okul Açılmadan Projeler Üretmeye Başladım:)

 

Seramik ve Cam Tasarımı ilk tercihimdi. Kazandım. Kayıt oldum. Okul Eylül sonu açılacak. Durur muyum? 

Mesela, daha seramiğim s'sini bilmiyorken, kendi kendime projeler üretmeye başladım:)

Seramik tasarımı yapmak ilgimi çekmiyor da, kamusal alandaki mevcut seramik tasarımlar ve yapım hikayeleri ilgimi çekiyor. 

Hali hazırda sürekli okumalar yapıyorum. Önceki lisans eğitimim üzerine, yıllar sonra  son iki yıldır  İstanbul Üniversitesi Sosyoloji'de okuyordum. Seramik Ve Cam Tasarımı'na kayıt olabilmek için Sosyoloji'den kaydımı sildirdim. 

Sosyoloji okuma kitaplarımın bir kısmı kamusallık ve sanat okumalarım açısından çok işime yarayacak. 

Elbette başka kitaplar da sipariş ettim. Ve kamusal alan, mimarlık, kamusal alanda sanat konusu üzerine yazılmış tezleri, makaleleri okumaya başladım. 

Çok hevesli ve çok heyecanlıyım😇😅



27 Ağustos 2024 Salı

Akademisyenlerin Takibindeyim - Fuat Kökek

 

Fuat Kökek, İstanbul Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu Seramik bölümüne 1971'de girmiş. Bu okulun üniversitelerle hiçbir ilgisi yoktu, diyor, Milli Eğitim'e bağlıymış o zamanlar.

Fuat Hoca, İstanbul Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu için,  "Bu okul sanat okulları, teknikerler, Gazi Eğitimler üstünde belli bir estetik görüşe sahip, sanat eğitimi almış, onun yanı sıra da konvansiyonel manuel eğitimi almış, aleti, edavatı, avadanlığı, malzemeyi tanıyan, bilen, bu anlamda becerilerini geliştiren unsurların yetişeceği bir tasarım okulu olarak kurulmuştu." diyor.

50 yıldır seramik hocası olan Fuat Kökek'in anlattıklarını benden değil, Cep Hikayeleri adlı youtube çekiminden izlemenizi tavsiye ederim.

https://www.youtube.com/watch?v=u2VK73dnNEo

Seramik ve Cam Tasarımı bölümünü kazanıp, okula kayıt olunca, önümde yepyeni, daha önce  hiç deneyimlediğim  sürprizli bir rota oluştu. 

Örnekse, Fuat hocayı belki hiç bilmeyecektim. İşte bu yeni rotada ansızın karşıma çıkıverdi, yolumu aydınlatıverdi. Şahane değil mi?

Tanımasam bile varlığından sevinç duyduğum, sağlığına duacı olduğum, duruşuna hafızasına sanatına heveslendiğim şahane bir insanı artık biliyorum.

Dilerim yüz yüze tanışmak şansım olur. Laf aramızda özellikle seramik  kuşlarına bayıldım:)

Takibindeyim😊



Fotoğraflar- 
Belkıs İbrahimhakkıoğlu röportaj sayfasından ve Leyl Art Gallery sayfasından.


16 Ağustos 2024 Cuma

Seramik Yapmak Değil Seramik Hikayelerini Araştırmak İlgimi Çekiyor.


Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik ve Cam Bölümü Seramik Tasarımı Profesörü Aygün Dinçer Kırca'nın Mimari Bağlamı Değişen Seramik Panoların İncelenmesi başlıklı yazısını tüm merakımla okuyorum.

Aygün hoca, 1950'den sonra  mimar ve sanatçının iş birliği ile sanat eserlerinin yapıya nasıl dahil edildiğini anlatıyor. 

Binalarda seramik süsleme gördüğümde bunların yapıya sonradan eklendiğini düşünürdüm. Oysa bazı yapılarda seramikler mimarinin ayrılmaz parçası, tasarımın ana öğesi olarak kullanılmış. 

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ilk kez düzenlenen ve teması barış olan 1958 Brüksel Sergisi Türkiye Pavyonu için Bedri Rahmi Eyüpoğlu tarafından tasarlanan mozaik duvar, yapıyı oluşturan iki prizmatik kitleyi birbirine iliştiriyor, ön ve  arka bahçeyi birbirinden ayırıyormuş. 

Hemen gugıllayıp resmini büyük görmek istedim. 10 Haber'in yazısına denk geldim.


Başlık şöyle: Türk sanat tarihinin en hazin kayıp hikayesi: Bedri Rahmi'nin Müzaik Duvar'ı.

"Bedri Rahmi Eyüpoğlu'nun 1958'de Expo 58 için yaptığı, yıllar içinde parçalanan ufalanan çoğu kaybolan 60 metrelik 227 metrekarelik Mozaik Duvar'ın hazin öyküsünü emekli diplomat kaya Türkmen "Devlet Terbiyesi" kitabında anlattı." İnanamadım. Koskoca mozaik duvar nasıl sır olup yok olmuş.


Yazıların linkilerini aşağıya ekleyeceğim. Şöyle özetlemek istiyorum:

Expo 58 için Türk mimarları biri ahşap diğeri cam iki bina projelendirmişler. Bu iki bina  60 metre uzunluğunda mozaik kaplı bir duvarla birleştirilmiş.  Bu duvarın üstüne Bedri Rahmi Eyüoğlu'nun 12 öğrencisiyle birlikte bir yıl çalışarak hazırladıkları 200 pano yerleştirilmiş. Bütün bu panolar yekpare bir bütün oluşturuyormuş. Eserin tamamı 227 metrekareymiş. Bu seramik pano Brüksel'in en büyük ödülünü almış. Büyük sükse kazanmış. 


Gel zaman git zaman süre dolmuş, panolar sökülüp Türkiye'ye götürülmek üzere paketlenmiş, Trene yüklenmiş. Eserler  Sirkeci Garı'na gelmiş. Bu esnada Türkiye'de 27 Mayıs darbesi gerçekleşmiş. Panolar kaybolmuş. Sonra mı? Buyrunuz...



10 Ağustos 2024 Cumartesi

Bir Kitaptan Diğerine Savrulmak

 



"Arzu, sana arzulamanın boşuna olduğunu öğretti, dedi bilge. 

Şimdi de pişmanlık, pişmanlık  duymanın fayda etmediğini söylüyor.

Sen, birer parçası olduğumuz Yanılgı;

Sen, kusursuzluğun içinde kendiliğinden biliçlenen kusurlu güzel; 

Sen ille de, ölümsüz olmayan Gazap... Sabret."

Doğu Öyküleri/ yazan-Maquerite Yourcenar /çeviri-Hür Yümer

Orhan Pamuk'un okuduğum romanlarını storytel'den dinlemeye devam ediyorum. 

Öte yandan Benim Adım Kırmızı Üzerine Yazılar'ı tüm ilgimle okuyorum. 

Doğu Öyküleri'ni bu kitaptan öğrendim. 

Bir kitabı okurken diğerine savrulmayı çok seviyorum.