Yoo... Vallahi ben demedim. Bak işte... Nietzsche söylemiş. "Yetişkin her insanın içinde oyun oynamak isteyen bir çocuk saklıdır." demiş. Koskoca Alman felsefeci yanlış söyleyecek değil ya? Haydi işine gelmedi. Bu sözü kulak arkası ettin. Pekii...
Sokrat'ın öğrencisi, Aristo'nun hocası, Yunan felsefeci, matematikçi büyük Platon'nun şu sözüne ne diyeceksin? Düşünmüş taşınmış... Ölçmüş biçmiş.... Diyor ki: "Hayat oyun olarak yaşanmalıdır." Yaa.. Böyle işte... Hayır, neden yazıyorum şimdi bu sözleri biliyor musun? Arada sırada bana "Çok oyuncu birisin... Kaç yaşına geldin yaramaz kız gibi davranıyorsun" diyorsun ya... Ben kendi kafama göre davranmıyorum ki! Ya Nietzche'ye uyuyorum... Ya da Plato'na...
Evet... Ben oyun seven biriyim. "Sebzelerden sevdiklerim: Havuç, domates, oyun.. Meyvelerden sevdiklerim: Elma, şeftali, oyun... Bence en iyi besin oyun... Çünkü, hiçbir şey yemesem bile bazen... Oyun oynarken doyuyorum." İnan bana işte aynen böyle hissediyorum. İyi ama bunlar benim sözlerim değil ki. Şair İsmail Uyaroğlu'nun bir şiiri. Şair de benim gibi düşünüyor işte, fena bir şey mi yani?
Ben genellikle kendi kendime oynamayı seven biriyim. Hayatın her safhasında, her mekanda kendime bir oyun uydurabilirim. Koy beni ister dağ başına, ister ıssız çöl ortasına, ister su kenarına... Hiç sıkılmam. Asla... Hani "canım sıkılıyor" diyen insanlar var ya... İnan çok şaşarım onlara... Benim canımın sıkılması mümkün değil. Ama... Oyunlar icat ederken farkındayım şaşırtıyorum kimi defa... Biliyorum benimle arkadaşlık hiç kolay değil. Her an bir sürprizle çıkabilirim karşına. Sizlerle oyun oynuyorsam bil ki sevdiğimdendir. Sevmediklerimle oyun oynamamam ben... Asla!

Fakat, ama, ancak... Abartmayı seven biri, bir de oyun oynamayı seviyorsa... Mesafe koy bence arana... Çünkü.... Gülten Akın yazmış benim şiirimi... Deli Kızın Türküsü'nde dediği gibi... "Yağmur yağar akasyalar ıslanır... Bulutlar uçuşur geceleyin... Ben yağmura deli buluta deli... Bir büyük oyun yaşamak dediğin... Beni ya sevmeli ya öldürmeli." Yok artık... Bu kadar sözden sonra... "Su olsam, ateş olsam... Göklerdeki güneş olsam... Konuşmasam taş olsam... Yine de oynar mısın benimle?" demiyeceğim. Durumum böyleyken böyle... Bilmiyorsan bil istedim. Niye acaba böyleyim? Ne bileyim? Edip Cansever'in dediği gibi... "Beni bir sardunya büyüttü belki."
Gözlerimi kapatıp düşlere dalacağım şimdi. Ve küçük kurbağayı tam dudaklarından öpeceğim belki. Düşlerin sonu gelmeden bir kahve molası vereceğim. Ve yanında bir dilim gökkuşağı pastasıyla, düşler ve gerçekler arasında yol alacağım G'nin dediği gibi:)
NOT: Bütün çizimleri G'nin bloğundan aşırdım:) Ben bu çizimlere bayılıyorum. http://dusgezegeni-gezgin.blogspot.com/