11 Kasım 2011 Cuma

Seni Kalbime Mi, İçime Mi Gömsem?



Acaba geçen hafta seyrettiğim Behzat Ç. Seni Kalbime Gömdüm adlı film sebebiyle mi  ilgimi çekti bilmiyorum. Bu sabah ofise gidiyordum. Bayram tatili ne iyi gelmişti bezgin ruhuma anlatamam. Araba kullanıyordum ama işe gidiyordum ya  mehter marşı vitesle ilerliyordum. İki ileri bir geri... Hatta bir ileri iki geri desem daha doğru olacak. Yalan değil, bence eğer tatili varsa çalışmak keyif verir. Çalış babam çalış. Olacak iş mi? Haftasonları da dahil, tatil, her daim bünyeme ilaç gibi gelir. Neyse tatile güzelleme yapıp lafı uzatmayayım... Ofise giderken bizim köyün kütüphanesine gözüm takıldı. Baktım içeride bir hareket bir hareket sorma gitsin. Şaşırdım. Ne  vakit gitsem kimse olmaz. Kimse olmadığı gibi kitap dışında canlı var mı anlaşılmaz. "Merhaba" dedim. İçeriye girdim. Kütüphanedeki kitapların çoğu ortadaki masaya yığılmış. Tasnifleme yapılıyormuş. Ne güzel!.. Şöyle bir göz atarken masaya dökülmüş kitaplara... Seni İçime Gömdüm adlı bir kitap gözüme değdi. Hiç yabancı gelmedi. Yazarına baktım. Andrew Jolly. Kimdi acaba? Ömrümde işitmedim. Sanırım Behzat Ç.'nin Seni Kalbime Gömdüm adlı filmi sebebiyle  bu kitap adı bana bilindik tat vermişti. İlk kez 1973'de yayımlanmış. Benim elimdeki 1977 yılı üçüncü basım kitabıydı. Bir sayfa daha çevirdim. Heyy! Önsözü Tomris Uyar yazmış. Gerisine hiç bakmadım. Kitabı ödünç aldım. Az önce okumaya başladım. Tomris Uyar "Bu kitap beni yalınlığıyla çarptı doğrusu." demiş. Sonra kitabın yazarı Andrew Jolly hakkında hiç bilgi olmamasına çok şaşırmış. Uzun aramalar sonucu Andrew Jolly'nin iki roman yazdığını öğrenebilmiş; ama yazarın doğum ve ölüm tarihini, kitaplarının hangi yayınevlerince yayımlandığını bulup çıkaramamış.  Bu üçüncü baskıyı hazırlarken bile en gelişkin bilgisayar ağlarının kendisine yardımcı olmadığı ortaya çıkmış.  Belki yazarın istediği böyleydi diyor Tomris Uyar... Belki sır olarak kalmak istiyordu. Kimbilir? İyi de o kadar okumak istediğim bildiğim yazarların kitapları duruken, bu kitap niye benim elimde şimdi?  Hayret edilecek şey, kitabın ilk iki sayfasının yazıları uçmuş. Sahiden. Baskısı iyi değildi sanırım. Soluk harfler görünüyor ama okuyabilmek mümkün değil. Kitap zamanla tamamen yok mu olacak ne? Andrew Jolly şans eseri kendisini okuyan okurlarının kalplerine gömülmek istedi besbelli... Nasıl kendi kendime senaryolar üretiyorum böyle değil mi?  Kitabı gözümde daha gizemli kılıyorum. Heyecan yaratıyorum. Kitabı resmen kendime beğendirmeye çabalıyorum. Kitaba karşı merakımı kışkırtıyorum. Kitap haybeye gözüme değmedi ya... Vardır bir hikmeti... Sonra İngilizce'den Türkçe'ye çeviren Tomris Uyar...  Daha ne diyebilirim ki? Sevda bir çabanın sonunda olmaz, başımıza gelir ancak, denir ya, o hesap...  Benim hiç aklımda yoktu ki... Kitap, ööyle işe giderken, hiç niyetim yokken, hatta ne adını, ne de yazarını bilmezken, kendiliğinden elime gelmişti. Üstelik yazarı meçhul biriydi. Ne yani? Gizem yok mu bu hikayede şimdi? Biraz daha bu mecrada anlatmaya devam edersem... Ha gayret... Korku, gerilim, psikolojik diye bile nitelendirecem. İyisi mi yazmayı keseyim...  Du bakalım... Okuyayım... Anlatırım elbette. Seni Kalbime Gömdüm adlı filmden Seni İçime Gömdüm romanına doğru  bir yolculuğa çıkıyorum...  Lütfen, bana iyi yolculuklar dile!



14 yorum:

  1. gece yarısı, kitaba yazdığın senaryonun etkisinden mi bilmem, gizemli kitabı okumak istedim...
    Her zaman ki gibi güzel bir yazı olmuş...

    YanıtlaSil
  2. Behzat Ç. filminin alt başlığı aklıma 1982 yılının döneminde fırtınalar kopartmış filmi "seni kalbime gömdüm" filmini getirdi. Bu film çekimi esnasında Türkan Şoray CihanÜnal aşkı alevlenmiş ve sonu evlilikle biten bir ilişki yaşanmıştı. Film klasik yeşilçam melodramlarından, yaşını başını almış iki büyük oyuncunun film içinde gençlik yıllarını da canlandırmaları garip kaçmış. Ama Yönetmen Feyzi Tuna'nın filmi izlenebilir, şu aralar çevrilen bir çok fillmden iyi, akıcı bir anlatımı var.

    Kitabı merak ettim :)

    YanıtlaSil
  3. Selam Erdoğan, sahiden kendime böyle bir atmosfer yaratmasam kitabı okumazdım sanırım. Çünkü bilmiyordum ki bu kitabı. Okumak istediğim ne çok kitap duruken.. İş mi yani:) Tesadüfen denk gelmiştim. 100 sayfalık bir kitap. Kolay aktı gitti... Bu maceram da bitti:)

    Meksikalı bir adamın Kızılderili bir kızla aşkları.. Tüm itirazlara rağmen evlenmeleri.. Birlikte iki yıl yaşadıktan sonra kızın ölmesi.. Toplum baskısı ve reddi nedeniyle karısının cesedini gömecek bir toprak parçası bulma çabası.. Özeti bu diyebilim. Ama asıl çarpıcı olan yazarın, toplumun iki yüzlülüğünü, sevgisiz ilişkileri, ötekileştirmenin feciliğini çok basit, yalın, ayan beyan fark ettirmesi. Etkileyiciydi.

    Andrew Jolly'nin Yalnızlık Dolambacı diye bir kitabı daha varmış. Du bakalım.. Kütüphaneye gittiğimde soracağım:)

    Teşekkür ederim e_a:)

    YanıtlaSil
  4. Yezdan, "Kesinlikle" derken, kalbine gömme ya da içine gömme vaziyetine mi "kesinlikle" diyorsunuz:))

    YanıtlaSil
  5. "Bir sevda geldi başıma" .. Sevda insanın başına geliverir. ne yapsan da başından gitmez. Sonunda ma cera akar gider. Bu seni ya dostluğa götürür, ya da nefrete.

    YanıtlaSil
  6. Aa! Vladimir, Seni Kalbime Gömdüm diye bir de Türk filmi mi varmış. Hayret edilecek şey:) Merak ettim bakacağım.

    Denk gelirseniz siz de kitaba bi bakın.

    Sağolun Vladimir.

    YanıtlaSil
  7. Profösör, Melih Cevdet Anday'ın yazılarını sahiden çok severim. Şimdi diyeceksiniz ki nerden çıktı Melih Cevdet Anday? Şöyle..

    Raziye adlı kitabının -ki bana göre bir şaheserdir- ilk cümlesi..
    "Sevdalanmaya gidiyormuşum meğer..." diye başlar. Ve anadilimin leziz tadını hissettire hissettire cümleler akıp gider. İşte gene bu kitabın bir cümlesi şöyledir... "Aşk, bir çabanın sonucu olmaz, başımıza gelir ancak." (sayfa29:))

    Bazı kitapların aynı bu tatta başımıza geldiğini düşünürüm. Çabalamadan... Bi bakmışsınız...
    Hoopp.. Elinizde.. Şaşırır kalırsınız:) Böyle işte.

    Melih Cevdet Anday'ın ruhuna rahmet.

    Teşekkür ederim Profösör.

    YanıtlaSil
  8. Elimde Tomris Uyar çevirisi Cortasar var. Sindire sindire okuduğum, dönüp dönüp satırlarında gezdiğim. Hiç acelem yok. Tomris Uyar öyle bir bütünleşmiş ki Cortasar ile şüpheye düşüyorum bazen. Yazan hangisi, Uyar mı Cortasar mı?
    Şu günlüklerini bir an önce edinmem lazım. Lazım lazım da.. eldekiler ne olacak?

    YanıtlaSil
  9. Benim de bu aralar elimde Tomris Uyar kitapları var Avram. Sanırım ufukta bi Tomris Uyar semineri görünüyor. Du bakalım..

    YanıtlaSil
  10. Nerde o eski aşklarr. Herşey gibi o da bozuldu. Aşkında genetiğini buldular..GDO kattılar..romantizmini bozdular..güünübirlik yaptılar..sonuna nefret kattılar.
    Eski gerçek aşklar kitaplarda kaldı artık..ama okuyup anlayabilene ne ala.

    YanıtlaSil
  11. Sevgili Mahmure, çok romantik bir yorum yazmışsınız. Siz yakında şiir yazmaya da başlarsınız. Kesin:))
    Sağolun.

    YanıtlaSil
  12. Sevgili vildan bir şey diyim de gül. Aslında ben başka bir yazın için düşünmüştüm bu yorumumu ama yanlışlıkla bu yazına yazmışım..
    İnanamıyorum kendime. olacak iş değil. Şeytan işi.

    YanıtlaSil
  13. Hımm. Seni içime gömdüm MureMah:))

    YanıtlaSil