21 Ekim 2019 Pazartesi

Kitapla Direniş'ten Özel Bir Gün'e


Elimde Tomris Uyar'ın Kitapla Direniş adlı kitabı var.  Handan İnci hazırlamış. Sunuşun ilk cümlesi, "Sevdiğiniz bir yazarın kaleminden ne çıkmışsa okumak istersiniz." Haklı değil mi? Bu kitabın macerası da böyle başlamış. Handan İnci, Tomris Uyar'ın  kitaplaşmamış yazılarını toparlarken, yazarın öyküleri kadar etkileyici olan hayatını ve iç dünyasını ortaya çıkaracak  bir biyografi yazmaya niyetlenmiş. Bu çabayla elindeki yazıların giderek biriktiğini görünce, derleme kitap yapmaya karar vermiş. Ne  iyi etmiş.

Kitapla Direniş, yazılar, söyleşiler ve  soruşturmalar diye üç bölüme ayrılmış. Her bölümde onlarca  şahane yazı var. Müthiş. Bu kitap yıllardır kitaplığımda demleniyor. Ara sıra elime alıyorum. Sayfalarını dalgalandırıyorum. O esnada ilgimi çeken bir başlığın  devamına dalıp gidiyorum.  Tomris Uyar'la muhabbet ediyormuşum hissi veriyor.  Hayranlıkla cümlelerinin peşi sıra  sürükleniyorum. 

İki yüz kırk altıncı sayfadayım. Başlık... İstanbul'la Aram Bozuk Bu Aralar... Hemen yazıya atladım.  İlk cümleden başlamadım da alt satırlara doğru  "Özel Bir Gün" filmindeki Sophia Loren  kelimelerine odaklandım.  Cümle şöyleydi:

"Ev kadını konumundaysa ola ki "Özel Bir Gün" filmindeki Sophia Loren gibi çok çocuk doğurup rejime hizmet ettiği için ideal anne ödülünü kazanan, Mussolini hayranı İtalyan anası gibi şöyle mırıldanır kendi kendine: "Şu yatakları toplayacak bir başka anne gerek, bir anne de bulaşıkları yıkamalı, bir de yorulacak bir anne gerek." 

Kitabı elimden bıraktım. Bilgisayarda filmi aradım. Buldum. Filmi seyredeceğim. Nihayetinde Kitapla Direniş'e  geri döneceğim.


16 Ekim 2019 Çarşamba

Filmekimi Ve Cüneyt Cebenoyan


Cüneyt Cebenoyan kimdir diye sanal ansiklopediye sorsanız, gazeteci, sinema yazarı, film eleştirmeni diye yazan cümleler okuyabilirsiniz. 

Ben,  Nüket Esen'in Kara Kitap Üzerine Yazılar adlı kitabını okurken ilk kez adına denk gelmiştim.  Cüneyt Cebenoyan, Orhan Pamuk'un Kara Kitap adlı romanının içinde geçen mekanların izini sürmüş, fotoğraflamış, her fotoğrafın altına kitaptaki ilgili cümleleri alıntılamıştı. Ne imrenmiştim anlatamam. 

Hayal Kahvem'e bu rastlaşmayı yazmıştım. LİNK

Sonra, kimdir diye dört koldan araştırdım elbette.  Trajik hayat hikayesi çarpmıştı beni.  Resmen Nazım Hikmet şiirinin bir timsali gibiydi. Hani der ya şair... "Yok öyle umutları yitirip karanlıkta savrulmak /Unutma aynı gökyüzü altında bir direniştir yaşamak." 

Akabinde  sinema yazılarının sıkı takipçisi oldum. LİNK

İstanbul Film Festivali'nde ekseriyetle denk gelirdim. O beni tanımıyordu. Ben onu biliyordum. Memleketimin, hiç tanışmadığım halde sevdiğim  güzel insanlarından biriydi. İyi ki vardı. 

Cüneyt Cebenoyan 3 Ağustos 2019 günü bir trafik kazası neticesinde dünyamızı terk etti.  

Geçen hafta Filmekimi'i için Beyoğlu'na gittiğimde, oradaydı. Öyle hissettim.

12 Ekim 2019 Cumartesi

Seyrettim... Gene Seyredeceğim...


Geçen hafta Joker'e gittim.  
Eleştirileri dinliyorum.
Beğenen de var,  beğenmeyen de...

Oyunculuğu, karanlığı, ürkünçlüğü, sertliği,  görüntüleri,  
müzikleri, göndermeleri, kurgusuyla... 
Dansları... İsyanlarıyla...
Çok  beğendim.

Vakit buldukça filmin hatırlattığı iki filmi seyrettim.
Geçmiş Batman'leri tekrar seyretmeye başladım. 
Batman çizgi romanlarına selam çaktım.  

Niyetine girdim.
 Joker'i beyaz perdede gene  seyredeceğim.