Dün. Şahane bahar ikindisi vaktiydi. İstanbul’daydım.
Güneşin ılık temasına hiiç aldırmadım. Acele adımlarla kütüphaneye doğru yürümeye başladım. Süha Oğuzertem’in, biri 1992 yılının Defter dergisinde, diğeri ise 2005 yılının Kitap-lık dergisinde yayımlanan iki
yazısını bulmanın hayalini kuruyordum. Ve işte... Buldum.
Sonra… 2003 yılının Kitap-lık Dergilerini tararken, Süha
Oğuzertem’in "Kayıp Yazar’ın İzi, Elias’ın Gizi" başlıklı bir yazısı gözüme
çarptı. Acaba ne anlatmaktaydı? Okumaya başladım.
Yurt dışındayken, kütüphanenin az sayıdaki Türkçe kitapları arasında tesadüfen dikkatini çeken,
arka kapağında 1991 yılında Haldun Taner Öykü Ödülü’nü kazandığı belirtilen,
sonrasında tuhaf bir okuma serüveni yaşadığı bir kitaptan söz ediyordu. Kitabın adı Gizli Kalmış Bir İstanbul Masalı,
yazarı ise Nurten Ay’dı.
Süha Oğuzertem, Karşılaştırmalı Edebiyat’ın
en önemli hocalarından biri. İnceleme yazılarını tek tek topluyorum. Yazıları eski dergilerde olduğu için, genelde kütüphanede buluyorum. Bu yazısı gene çok etkileyiciydi. Sekiz sayfalık incelemesinde, kitapla ve
yazarın anlatımıyla ilgili
düşüncelerinden söz ederken, Gizli Kalmış Bir İstanbul Masalı’nın içinde edebi bir
şaka sezdiğini yazıyordu. Sanki birisi kitabı yazmıştı. Başka biri o kitabın
yazarıymış gibi rol yapmıştı. Belki de hiç hesapta olmayan bir üçüncü kişi
yazmıştı ve belki yazar olabileceğini düşündüreceği
kişinin profilini kitaba yerleştirmişti. Üstelik bu durum yıllardır edebiyatçıların gözünden
kaçmıştı. Ayrıca bu kitap çok önemli bir
ödül kazanmıştı. Olacak gibi değildi. Ama Süha Oğuzertem buna inanıyordu.
Çünkü ona göre, resmen kitabın kendisi, gizli gizli yazarının başka biri olduğunu söylüyordu.
Kitap 1991 yılında ödül kazanmış. Süha
Oğuzertem, titizlikle hazırladığı bu incelemeyi 12 yıl sonra 2003 yılında
yazmış. Ve yazısını söyle bitirmiş: “Nurten Ay’ın Gizli Kalmış Bir İstanbul
Masalı, 1991 yılında Simavi Yayınları tarafından yayımlandı. Adına bakılırsa,
kitabın “gizli kalması” baştan planlanmıştı." Yazı merakımı çok kışkırttı.
Acaba Süha Oğuzertem’in şüphe uyandıran bu yazısından sonra neler olmuştu?
Hemen bilgisayar başına oturdum. Konuyu
araştırmaya başladım. Bu yazıdan sonra, edebiyat camiasında ortalık epey karışmış. Ödül kazandığında röportajlar veren
Nurten Ay’ın bir daha hiç kitap yazmadığı, unutulduğu anlaşılmış. Cem Behar, Süha Oğuzertem,
Enis Batur yazmış olabilir mi diye düşünülmüş. Kimseden ses çıkmamış.
Yıllar yıllar sonra… Uykuda Çocuk Ölümleri, Kırık Kalpler Terzihanesi, İnsansız Konağın İkonu, Karadelik Güncesi adlı kitapların yazarı Ali Teoman, Gizli Kalmış Bir İstanbul Masalı’nı kendisinin
yazdığını itiraf etmiş. Nanananooom! Hatırladım. Ali Teoman’ın bu
kitabını okumuştum. Hatta Hayal Kahvem’e bir yazı bile yazmıştım. Hemen yazımı
buldum. İşte burada... 2011 yılında yazmışım. Kitabı okuyup bu yazıyı yazdığımda,
kitabın ve yazarın bu gizem dolu hikayesini elbette bilmiyordum.
2003 yılının Kitap-lık Dergisi'ndeki yazıya tesadüfen denk gelmiştim. Ali Teoman'ın edebi oyunu, kitabın cümlelerinin izini sürerek bu tatlı edebi aldatmacayı Süha Oğuzertem'in keşfetmesi nasıl hoşuma gitmişti anlatamam. Hemen yazarı takibe almaya karar verdim. Araştırmaya başladım. Oturduğum yere çakıldım kaldım. Ali Teoman 23 Mart 2011 tarihinde 49 yaşında ölmüş. Yüreğim fena halde acıdı. Ve bugün 4. ölüm yıldönümü... Hayat, sahiden çok acayip... Bir varmış. Bir yokmuş. Yattığı yer nur dolsun... Benim bütün bunları şimdi öğrenmem bir tesadüf mü? Gerçekten bilmiyorum. Ama... Kitapları okundukça Ali Teoman'ın hiç ölmeyeceğini çok iyi biliyorum.