çikolata etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çikolata etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Mart 2017 Cuma

sadece arkadaşız

sadece arkadaşız,
güzel, biz de karışık ızgara'yız


sadece arkadaşız,
"hey dünyalı biz dostuz",  deseniz, daha hoş olurdu halbuki



sadece arkadaşız,
hadi ya, nasıl becerdiniz


sadece arkadaşız,
biz sadece arkadaş değiliz, dostuz, ahbabız, kankayız, içtiğimiz su ayrı gitmez, yani size havada, karada, denizde, uzayda beş basarız


sadece arkadaşız,
sadede gelelim, bırakın bu ayakları


sadece arkadaşız,
biz de komedi dans üçlüsü sanmıştık sizi



sadece arkadaşız,
herkesin bir kusuru vardır arkadaşım, takma kafana


sadece arkadaşız,
ne diyeyim, allah rahatlık versin


met üst- yankı vâdisi

20 Mart 2015 Cuma

Mutluluk Neydi?



Şu minik minik toplar var ya hani... İşte onları az önce ben yaptım. Bugün eve geldiğimde çay yanında tatlı bir şey yemek istedim. Dolabı açtım.  Pek bir şey kalmamış. Sert sert bakan iki paket bisküvi, bir kaç parça çikolata... O kadar...  Olsun. Çok şükür dedim. Ama...  Yoo, böyle yememeliyim. Yiyeceğimi itinayla hazırlayıp, tabağımı renklendirmeliyim.

Kollarımı sıvadım. Bisküvileri yarım çay bardağı sütle rondoya attım. Bisküviler ufalandılar... Sütle hemhal olunca sertlikleri gitti, yumuşadılar. "Hah şöyle," dedim bisküvilere... "Sizi ilk gördüğümde, neydi o gergin vaziyetiniz öyle?" Haftalardır yüzünüze bakmadım diye, depresyona girmiş olmayasınız. Aaa! Çok fena eğer öyleyse! Durun bi... Şimdi sizle ilgileniyorum işte... Öyle değiştireceğim ki sizi, siz bile şaşacaksınız kendinize:)" dedim. 


Sütle yumuşamış bisküvileri sevgiyle avucumun içine aldım. Her birini şefkatle top gibi yuvarladım. Aha! Şahane! Beyaz çikolata parçalarını sıcak su üstüne oturttuğum kapta erittim. Elimdeki topları beyaz çikolataya bulayıp, şekerlemeyle süsledim. Binlerce kasırga aşkına! Çok mutlu görünüyorlardı. İnanmayacaksınız biliyorum ama resmen gülümsüyorlardı. Durur muyum? Hemen çayı demledim.

Bu hafta sonu okumayı planladığım çizgi romanlarımı yanıma aldım. Koltuğa oturdum. Ayaklarımı altıma topladım. İlk çizgi romanın adı  Y The Last Man.  Konusu çok ilginç. Bir gün ansızın, saniyeler içinde dünya üzerindeki bütün erkek canlılar ölüyor. Tüm kadınlar ile sadece Yoric adında genç bir adam ve bir erkek şempanze hayatta kalıyor. Son Adam Y... İşte böyle bir hikaye başlangıcı olan bu kitabı uzun zamandır okumak istiyordum. Çayım ve tatlımla, Son Adam Y'nin çizgi romanını okumaya başladım. Bir yudum çaydan içtim. Missss! Bir parça çikolatalı top bisküviden ısırdım. Hımmm... Nefis! Mutluluk neydi ki? Gündelik keyiflerimizle şimdiki zamanı anlamlandırma gayreti...  Di mi?


7 Mayıs 2012 Pazartesi

Kahve Molası - Şahsımın Küçümsenecek Vaziyetleri / Cimriyim!




Az önce kahve molası verdim. Sabahtan beri işten güçten başımı kaldıramadım. Kendimi ödüllendirmek istedim. Ne yapabilirdim? Canım nasıl çikolata istedi anlatamam. Hımm... Çekmecemi açtım. Kenarını köşesini araştırdım. Of! İki parça çikolata buldum çok şükür! Du bi... Bu çikolata ve kahvenin eşliğinde güzel bir hayal kurmaya girişmeliyim dedim. Bir parça çikolatayı ağzıma attım. Hemen aklıma  Juliette Binoche ile Johnny Deep'in başrolde oynadıkları Çikolata adlı filmi aklıma getirdim. Hımm... Şahane bir film değil midir? Sana bir şey söyleyeyim mi ben var ya bu filmi asla yanımda biri olsa seyredemem. Mümkün değil! Bu filmi illa tek başıma seyretmem gerekir.  Filmin adında çikolata varsa, seyrederken çikolata yemeden durabilir miyim? Yoo.. Duramam...  Çok iyi biliyorum. Kaç kere denedim. Hatta birden çok çikolata yerim. Ben bu filmi kimseyle seyredemem. Yoo... Seyredemem. Gerçekten. Kendimi bilirim. Bak... Çikolatayı çok severim. Ayrıca ben bir çikolata cimrisiyim. Yanımda arkadaşım olursa, elimdeki çikolatayı onunla paylaşmam gerekir. Yapamam!.. "Bu yaşta yapılır mı böyle şeyler?" deme lütfen! Yaşa başa bakmıyor bazı şeyler...  Veee... Bilirsin... Maalesef bazan oluyor bende böyle haller. Az önce Berna'nın ayak seslerini işittim. Elimdeki çikolatının son parçasını hemen ağzıma attım. İşle ilgili bir soru sordu. Evet, diyemedim. Ağzımdaki çikolatayı anlamasın diye cevap veremedim. Başımı emme basma tulumba gibi yukarı aşağı salladım. Gözlerinin içine öyyyleee boş boş baktım.  Durdu. "Ne güzel çikolata kokmuş odanız. Kahve çikolatalı mıydı acaba?" dedi. Gerisin geri gitti. Biliyor musun, çikolata boğazıma kaçtı. Feci şekilde öksürdüm. Berna gerisin geri geldi.  "Cuma günü siz yoktunuz. Sigorta genel merkezinden misafirlerimiz geldiler. Eli boş gelmemişler. Bunu getirdiler." dedi.  Elindeki koca çikolata kutusunu masama bıraktı. Ben... Hımm... Hiiiç boğazıma kaçarsa gene diye düşünmedim. Deli gibi kutunun ambalajını açtım. Yemeğe giriştim. Of, ne Berna'ya ne ofistekilere bir gıdım bile çikolata vermedim. Paylaşmanın güzelliğine her daim inanırım. Ama iş kitap ve çikolataya paylaşmaya gelince... Ne yapabilirim? Biliyorum. Durumum feci!.. Kabul ediyorum. Cimriyim!


30 Mart 2011 Çarşamba

Edebiyat, Merhamet ve Paylaşma Duygularını Öğretir Mi İnsana?

Bizim dönemin terbiyesinde başkalarının yanında yemek, yiyemeyecek olanları özendirmek ve imrendirmek ayıptı. Günahtı hatta. Sokakta yemek hiç uygun görülmezdi. Elinde çikolata ya da muz yiyeceksin mesela, yanındaki çocuğun ya gözü kalırsa, bu hiç doğru bir şey değildi. Ya yiyeceğini paylaşacaktın, ucundan azıcık verecektin arkadaşına ya da kimsenin seni görmediği bir yerde tek başına yiyecektin. Böyleydi bizim zamanımızın terbiyesi. Mühim mesele aslında çok mühim de, zamanımızda çok dikkat edilmiyor sanırım bu durumlara. 

O zaman “Orhan Kemal”in “Çikolata” adlı öyküsünü hatırlamak gerekiyor galiba. Abla, kardeşi ve yoğurtçunun kızı bu öykünün üç kahramanı. Yoksullar her üçü de. Nerden anlıyoruz? Bir şekerci dükkanının önündeler. Abla kardeş, ancak paralarını birleştirip tek bir çikolata almaya niyet ederler. Daha önce yemişlerdir çikolata. Tadını bilirler. Yoğurtçunun kızı ise hayatında yememiş. Yoksul ama gururlu. Söylemiyor daha önce hiç çikolata yemediğini güya. Abla kardeş tahmin ederler tabi kızın hiç çikolata yemediğini. Onun yanında yemek istemezler. Alacakları çikolata ancak ikisine yetecektir çünkü. Gitse bir yanımızdan diye düşünürler. Kız bir türlü gitmez. Yanında yiyip de kızı imrendirmek istemezler. Üç çocuğun şekerci dükkanı önündeki konuşmalarını Orhan Kemal inanılmaz etkili bir üslupla kaleme almıştır. Yoğurtçunun kızı hiç çikolata yememiştir yememesine, gene de burnundan kıl aldırmaz. Belli etmez. Kışkırtır çocukları. Canı istemiyor havalarına yatar. İstese zaten alabilecekmiş pozları atar. Bedava verseler bile yemeyeceğini söyler. Bunun üzerine iki kardeş alırlar çikolata ve yerler kızın yanında. Öykünün son bölümü insanın yüreğini yakar. Çocuklar yedikleri çikolatanın parlak kağıdını top yapıp yere atarlar ve giderler ki yoğurtçunun kızı bekler de bekler bir süre… Sonra yerden eğilip alır gümüş kaadı… “Topmuş gibi, buruşuk kaadı havaya attı,tuttu,attı,tuttu. Atıp tutarak bir sokak, bir sokak daha, daha sonra daha bir başka sokak. Yer yer pislenmişti, sidik kokuyordu sokak.” İşte öykünün hiç unutulmayacak son cümlesi şöyledir: “Gümüşten topu açtı, çikolata bulaşıklarını yaladı yaladı.”


Merhamet ve paylaşma duygularımızı kışkırtmak için, 15 Eylül 1914 yılında Ceyhan’da dünyaya gelen ve 1970 yılında yitirdiğimiz,Türk Edebiyatının toplumcu gerçekçi yazarı Orhan Kemal'in kitaplarını okumamızın tam zamanı. Tam zamanı. 01.09.2010 ( Bu yazının devamında Ayfer Tunç'un bu öyküyü yorumlaması hakkında bir yazı yazabilsem keşke.. Du bakalım.. Yazarım belki..)

16 Ocak 2011 Pazar

Bazı Filmleri Kimseyle Seyredemem.


Her film herkesle seyredilir mi? Yoo! Seyredilmez! Bazı filmleri tadını çıkara çıkara, lezzetine vara vara tek başıma seyretmem gerekir. Misal, Juliette Binoche'un oynadığı Çikolata adlı film bunlardan biridir. Filmin adında çikolata varsa, seyrederken çikolata yemeden durabilir miyim? Yoo.. Duramam... Mümkün değil. Hatta birden çok çikolata yerim. Çok iyi biliyorum. Kaç kere denedim. Ben bu filmi kimseyle seyredemem. Yoo... Seyredemem. Gerçekten. Bilirim kendimi. Israr etmeyin lütfen! Bakın... Çikolatayı çok severim. Ayrıca ben bir çikolata cimrisiyim.Yanımda arkadaşım olursa, elimdeki çikolatayı onunla paylaşmam gerekir. Yapamam!.. "Bu yaşta da yapılır mı böyle şeyler?" demeyin! Maalesef bazan oluyor böyle haller.



19 Mayıs 2010 Çarşamba

Bazı Filmleri Kimseyle Seyredemem!..

Her film herkesle seyredilir mi? Yoo! Seyredilmez! Bazı filmleri tadını çıkara çıkara, lezzetine vara vara tek başıma seyretmem gerekir. Misal, Juliette Binoche'un oynadığı Çikolata adlı film bunlardan biridir. Filmin adında çikolata varsa, seyrederken çikolata yemeden durabilir miyim? Yoo.. Duramam... Mümkün değil. Hatta birden çok çikolata yerim. Çok iyi biliyorum. Kaç kere denedim. Ben bu filmi kimseyle seyredemem. Yoo... Seyredemem. Gerçekten. Bilirim kendimi. Israr etmeyin lütfen! Bakın... Çikolatayı çok severim. Ayrıca ben bir çikolata cimrisiyim.Yanımda arkadaşım olursa, elimdeki çikolatayı onunla paylaşmam gerekir. Yapamam!.. "Bu yaşta da yapılır mı böyle şeyler?" demeyin! Ne var?

Sinemaya neden gidilir? Büyülenmek için... Hayran olmak için... Çocuk olmak için... Bu filmi kimseyle seyredemem! Çikolatamı da kimseye vermem! Bana ne! Vermem işte! Vermem!

18 Şubat 2010 Perşembe

Bazı Filmleri Kimseyle Seyredemem!..

Her film herkesle seyredilir mi? Yoo! Seyredilmez! Bazı filmleri tadını çıkara çıkara, lezzetine vara vara tek başıma seyretmem gerekir. Misal, Juliette Binoche'un oynadığı Çikolata adlı film bunlardan biridir. Filmin adında çikolata varsa, seyrederken çikolata yemeden durabilir miyim? Yoo.. Duramam... Mümkün değil. Hatta birden çok çikolata yerim. Çok iyi biliyorum. Kaç kere denedim. Ben bu filmi kimseyle seyredemem. Yoo... Seyredemem. Gerçekten. Bilirim kendimi. Israr etmeyin lütfen! Bakın... Çikolatayı çok severim. Ayrıca ben bir çikolata cimrisiyim.Yanımda arkadaşım olursa, elimdeki çikolatayı onunla paylaşmam gerekir. Yapamam!.. "Bu yaşta da yapılır mı böyle şeyler?" demeyin! Ne var?

Sinemaya neden gidilir? Büyülenmek için... Hayran olmak için... Çocuk olmak için... Bu filmi kimseyle seyredemem! Çikolatamı da kimseye vermem! Bana ne! Vermem işte! Vermem!