İşte bu yazdığım dillere destan Çay ile Simit'in aşk hikayesidir. İkisinin birlikteliği şahane bir lezzet verir. Hele arada yanlarında, ikisinin de en yakın arkadaşı, memletimin gözde akça pakça dilberi Ezine'nin Beyaz Peynir'i varsa... Offf! Bu üçlünün nefasetinden çıldırırsınız valla!..
28 Şubat 2010 Pazar
Lezzetli Bir Aşk Hikayesi
İşte bu yazdığım dillere destan Çay ile Simit'in aşk hikayesidir. İkisinin birlikteliği şahane bir lezzet verir. Hele arada yanlarında, ikisinin de en yakın arkadaşı, memletimin gözde akça pakça dilberi Ezine'nin Beyaz Peynir'i varsa... Offf! Bu üçlünün nefasetinden çıldırırsınız valla!..
27 Şubat 2010 Cumartesi
Cemre Suya Düştü Suya...
Cemal Nadir'i 63. Ölüm Yılında Analım mı?
Amca Bey, aynı zamanda insanların biblolarını satın aldığı ilk karikatür kahramanı olmuş. 1940 yılında Ressam Muhsin Rıfat tarafından bibloları yapılan Amca Bey'in bu başarısını, yıllar sonra Oguz Aral'ın efsanevi karikatür tiplemesi Avanak Avni tekrarlamıştı. Ayrıyeten Amca Bey adlı bir mizah dergisi 2.Dünya Savaşının ortalarında yayımlanmaya başlanmış ve 1944 yılına kadar da yayın hayatı devam etmiş.
Küsünce Pişman Olacağın Biri Var Mı Hayatında?
26 Şubat 2010 Cuma
Sigortalı Futbolculara Bakalım Mı?
Memleketimizdeki sağlık sigortaları içerisinde en pahalı sigorta ürünü olan spor sigortalarında Galatasaraylı Arda Turan 1 milyon euroluk poliçesiyle ilk sırada yer alıyor.
Real Madrid'in Portekizli oyuncusu Cristiano Ronaldo' nun bacakları 144 milyon dolara sigortalı.
BİLGİ- Sigortacı Gazetesi
Zorla Kitap Yazdırma Sanatı
‘’Benim ne yazacağımı sanıyorsun?’’ ‘’Oh, Paul! Sanmıyorum. Biliyorum!’’
Nanananom!.... Kitabın ismi ‘Misery’nin Dönüşü’ olacaktır.
Size bir şey söyleyeyim mi, öyle böyle değil, bu acayip bir gerilim filmi. Hem de içinde vampir, hortlak, zombi, ne bileyim doğa üstü şeyler yookk! Direk damardan gerilim enjekte edip, gerip gerip gergef eden bir film yani! Yaaa... Böyleyken böyle... Şimdi bazen gerekmiyor mu bazı yazarlara böyle bir vaziyet? Koskoca Stephen King boşuna yazmamış bu romanı. Bildiği bir şey vardır elbet!
Yönetmen: Rob Reiner / Senaryo: Stephen King (Kitap)
25 Şubat 2010 Perşembe
Bu Gece Hayal Etme Gecesi
24 Şubat 2010 Çarşamba
Galiba Bugün Carlos Santana Beni Andı.
23 Şubat 2010 Salı
Mutluluk Neydi?
Ama eğer o gece sinemada... Eğer biletler satılmışsa … Eğer o gece gökyüzü yıldızlarla doluysa... Hele göyüzünde bembeyaz bir mehtap varsa... Ah! Eğer o gece yağmur yağmamışsa... Film oynarken yağmazsa ya da… Eğer film kesintisiz oynamışsa o gece… Hani bilirsin ya, tastamam... Bütünüyle... Ah! Şu dünyanın en güçlü, en zengin kişisi ben olurdum! Hayat bayram olurdu… Mutluluk buydu işte! Mutlu olurdum!
22 Şubat 2010 Pazartesi
Bu Gelin ve Damata Bayıldım!
Öyyle sanal alemde dolanırken, bu fotoğrafa rastgeldim. Bir süre gözümü alamadım. Ne kadar tatlı görünüyorlar! Bilmiyorum gerçek mi yoksa mankenler mi? Hımm.. Düşündüm de... Profesyonel manken olabilirler mi? Bakar mısınız, şu yakışıklının bir ayağı duvarda... Ya nasıl çapkın bakış fırlatmış yanı başındaki güzel manken kıza. Birbirlerine ne kadar da yakışmışlar! Maşallah! Ne diyeyim? Eğer bu fotoğraf gerçekse, Allah tamamına erdirsin en kısa zamanda:)
21 Şubat 2010 Pazar
İyi Kötü Çirkin ve Kardeşim
Benim kardeş aradı. "Abla, geliyorsun akşama değil mi?" diye sordu. "Nereye?" dedim. "Bizee!" dedi. Niye gidecektim ki? Özel bir gece miydi? "Neden?" diye sordum. "Hatırlasana, hani Eskiden Kafe'de buluşmuştuk da, anlatmıştım ya!” "Hııııı!" dedim. Devam edemedim. Hafta içinde kardeşle Eskiden Kafe'de buluşmuştuk. Bu kafeye ilk kez gitmiştik. Şaşırmıştım. Kafedeki her şey 1980 li yıllara aitti. İçeriye girdiğimizde Modern Talking çalıyordu. Duvarlarda 1980 lı yıllarda yaşamakla ilgili cümleler, objeler, film afişleri yer alıyordu. Büyülenmiştim. 1980’li yıllarda yaşamak demek, fon müziği Laura Brannigan'dan Self Control olan günler demekti. Şehirlerarası yolculuğa çıkarken otobüsün 302S olması için dua etmek demekti. Çavuşesku ve karısının kurşuna dizilişini TV den seyretmek demekti. Gorbaçov'un kafasındaki lekenin ne olduğunu anlamaya çalışmak demekti. Videocudan American Ninja, Kan Sporu ve Karete Kid filmlerini kiralamak demekti. İcraatın İçinden izleyip, Özal'ın kalemine bakıp hipnotize olmak demekti. Ah! Ne günlerdi!..
Deli Eder İnsanı Bu Dünya!.. Ya Peki Salata!..
Şu yukarıdaki muhteşem "Kıvırcık Salata" var ya, altı ay hasretle beklediğim bir sevgili gibiydi. Sadece kışları çıkardı piyasaya benim çocukluğumda. Kendini acayip özletirdi. Okadar severdim ki anlatamam. O zamanlar mevsiminde gelmesini beklediğim bir sevgili gibiydi ya, ne zaman çıkarsa bizim pazardaki manavın tablasına, onu uzaktan görürdüm ve ahhh... içim giderdi. Kıvırcık salata, sanki eylül ayında geri gelen bir Alpay şarkısıydı. Ben mevsimi gelip kıvırcık salataları gördüğüm zaman aynen şöyle olurdum: Eylül'de gelirdi. Görenler dönmüş hem de mutlu derlerdi. Ağaçlar başıma konfeti gibi yaprak dökerlerdi...
Ben de ayrılacağımı bildiğimden arkalarından şarkı söylerdim: "Tatil geldiği zaman Ağlarım ben inan Gidiyorsun işte Arkana bakmadan Nasıl geçer bu yaz Ne olur bana yaz Sen sen sen Sen bir ömre bedel Yok yok yok Gitme gitme gel Eylülde gel! "
Bu yazdıklarım saçma gelebilir yeni nesile.. Ben çok eskiyim.. Bizim zamanımızda her şey mevsiminde yenirdi. Özlenirdi... Kavuşunca koklanırdı... Hangi meyve yada sebze ise kendisine has bir kokusu vardı... Hiç aklınıza geliyor mu şimdi elinize aldığınızda limonu koklamak? Ya domatesi... Ya maydanozu.. Ya portakalı... Ya çileği... Ya kahveyi içerken koklayanlardan mısınız? Ben koklardım ama... Hala koklarım... Eski alışkanlık! Hem de yemeden önce koklamak, o nebata saygıdır... Koklarım mutlaka.
Şimdi , kendi usulüm olan salata tarifimle sözüme nihayet vereceğim...
İstediğiniz kadar kıvırcık , domates, biber, roka, maydanoz, tereotu, taze soğan ve arzu ettiğiniz tüm yeşillikleri itinayla doğrayıp bir derin kaseye doldurunuz. Herkes aynı şekilde yapar salatayı öyle değil mi? Benim salatamın sırrı şudur:
Eğer bir yeşil salata yapıyorsanız, mevsim sebzeleriyle renlendirilen salatanızın, limonunu eli bol'a, zeytinyağını cimri'ye koydurunuz. Ama asıl benim salatamın büyük sırrı şurdadır. Eğer benim salatam gibi fevkaladenin fevkinde bir salata yapmak istiyorsanız: "Lütfen salatanızı bir deliye karıştırınız yada bir deli gibi karıştırınız!" Eğer sadece üzerine döküp bırakırsanız yağını, limonunu ve tuzunu, onlar öylece havada kalırlar. Oysa bir deli çılgınca karıştırırsa, herbiri aşk ile birbiriyle hemhal olurlar. Eee sevgi ile yapılan bu işleme, bir tutam şefkat iki tutam da ilginizi katarsanız, muhteşem bir salata yaparsınız! Deneyin... Salatanın tadını alacaksınız!
20 Şubat 2010 Cumartesi
Kız Kulesi İle Galata Kulesi'nin Aşkı
Galata Kulesi'nin laneti meşhur şairimiz Ümit Yaşar Oğuzcan'a da değer. Oğlu Vedat Galata Kulesi'nden kendini atar ve intihar eder. Yıl 1973... "...Bir adam düştü Galata Kulesinden, Bu adam benim oğlumdu" der ve "Uyan oğlum, uyan Vedat" diyerek acısını dindirmeye çalışır.
Zaman zaman İstanbul'a gittiğimde, bir Kız Kulesi'ne ve bir de Galata Kulesi'ne bakarım. Kavuşamayan aşıkların simgeleridir onlar. İkisi de hüzünlü birer anıttır. İstanbul'dur. İçinde gizem, lanet, aşk ve özlem barındıran!
Pancarın Dansı Mı? Parfümün Dansı Mı?
İşte Rasputin ve pancar sevdiği belli olan gözleri:) Bu arada Rasputin'i bilirsin, 1869 ile 1916 yılları arasında yaşadığı, doğa üstü güçlere sahip olduğu ve hipnozla insanları iyileştirdiği söyenilen, hakkında pek çok efsane anlatılan mistik Rus diye kısaca açıklamak mümkün sanırım. Masum masum manav tezgahlarında yatan pancar hakkında bu yazıları okudukça şaşırmıştım. Neymiş bu pancar böyle?
19 Şubat 2010 Cuma
Bugün Bir Tuhaflık Hissettin mi Havada?
18 Şubat 2010 Perşembe
Bazı Filmleri Kimseyle Seyredemem!..
Her film herkesle seyredilir mi? Yoo! Seyredilmez! Bazı filmleri tadını çıkara çıkara, lezzetine vara vara tek başıma seyretmem gerekir. Misal, Juliette Binoche'un oynadığı Çikolata adlı film bunlardan biridir. Filmin adında çikolata varsa, seyrederken çikolata yemeden durabilir miyim? Yoo.. Duramam... Mümkün değil. Hatta birden çok çikolata yerim. Çok iyi biliyorum. Kaç kere denedim. Ben bu filmi kimseyle seyredemem. Yoo... Seyredemem. Gerçekten. Bilirim kendimi. Israr etmeyin lütfen! Bakın... Çikolatayı çok severim. Ayrıca ben bir çikolata cimrisiyim.Yanımda arkadaşım olursa, elimdeki çikolatayı onunla paylaşmam gerekir. Yapamam!.. "Bu yaşta da yapılır mı böyle şeyler?" demeyin! Ne var?
Sinemaya neden gidilir? Büyülenmek için... Hayran olmak için... Çocuk olmak için... Bu filmi kimseyle seyredemem! Çikolatamı da kimseye vermem! Bana ne! Vermem işte! Vermem!