Geçtiğimiz yazdı. Arkadaşım Adalet telefon edip, uçak biletlerimizi aldım, Venedik'e gidiyoruz, deyiverice, Venedik miiii? Benimle miii? Hayırdır kardeş, dedim. Nergis'in evi Venedik'e çok yakın. Bizi davet edip duruyordu ya... Sana kalsa İstanbul'dan başka bir yer gözün görmüyor. İtiraz mitiraz istemem. Birlikte gideceğiz, dedi. Biz üçümüz çocukluk arkadaşıyız. Adalet'in lafını ikiletmedim. Vee biz Nergis'e gittik. Araba kiraladık. Üç gün doya doya, ine dolaşa, o köy senin bu göl benim gezindik.
Yediğin içtiğin senin olsun gezdiğin gördüğün yerleri anlat, diye bir söz söylenmiş söylenmesine lakin, bu söz bencileyin tipler için söylenmemiş. Şimdi o gezintide gezdiğimiz yerleri değil, içtiğim bir şeyi anlatacağım çünkü...
(Arkadaşlarımla yaşadığımız o maceramızda, kiraladığımız arabayı ben kullanmıştım. Ve yaptığım numaraları, inanıyorum ki bir gün size çekirdek çıtlatır gibi çıtır çıtır anlatacağım.)
Hah işte... O gezimizde, gingerino diye bir içeceğe dadanmıştım. Sıcak yaz gününde, nasıl ferahlık veriyordu anlatamam. İçtiğimde sadece içeceğin geçtiği yerlerde değil, resmen bünyemin her hücresinde hissediyordum. Çok sevmiştim.
Sonra Nergis tarifini öğrenmiş. Yazıp gönderdi. O gün bugündür sürekli yapar oldum. Az önce gene yapınca, tarifini sizlerle paylaşmak istedim.
İşaret parmağı büyüklüğündeki zencefil ve iki limonun kabuklarını soydum.
Katı meyve sıkacağına üçünü attım.
Sularını çıkardım. (zencefilin limon gibi suyu çıkıyor)
Zencefil ve limon suyunu sürahiye koydum.
Altı kaşık pekmez ekledim. (aslında 3 kaşık toz şeker 4 kaşık pekmez konuyor. şeker koymuyorum. pekmezin ölçüsünü arttırıyorum.)
Dört şişe soda ilave ettim. İsterseniz beş şişe soda kullanabilirsiniz.
Bir limonu yıkayıp kabuklarıyla dilimledim. Sürahinin içine attım. (varsa nane doğrayabilir, portakal dilimleyebilirsiniz)
Kokladım. Missss!
İçtim. Nefissss!
Eğer denemediyseniz,
lütfen deneyiniz.
Nasıl denir?
Tek kelimeyle, MÜTHİŞ!