17 Nisan 2024 Çarşamba

Tüm Evren Bir Sahnedir ve Tüm İnsanlar ve Uzaylılar Sadece Oyunculardır.

 

Bir sinek  bir kartalı
Salladı vurdu yere 
Yalan değildir gerçektir
Ben de gördüm tozunu
Yunus Emre

Hafta sonu Netflix'te yeni başlayan 3 Cisim Problemi adlı diziyi tüm merakımla, beğenerek, severek  seyrettim. Filmin konusunu anlatıp, seyretmeyenlere nezaketsizlik yapmak istemem. Fakat bu söyleyeceğim filmin sürprizlerini bozacak türden bişi değil. 

3 Cisim Problemi'nin bilim kurgu dizisi olduğu malûm. Uzaylılarla ilgili, evet. İlginç bir durum var. Uzaylılar bizi gözlüyorlar, duyuyorlar, anlıyorlar. Ve fakaaat!..  Şakalarımızı, masallarımızı, metaforlarımızı işitince afallıyorlar😀 

Filmden alınan ders: Masalları, şakaları, metaforları iyice bellemeli. Gelecek nesillere öğretmeli:) 

Misalse, Uzaylılar Yunus Emre'nin yukarıdaki dizelerini duymuş olsalar, kalakalırlar, donakalırlar, şaşakalırlar😅

Not: "Tüm dünya bir sahnedir. Tüm erkekler ve kadınlar sadece oyunculardır." Shakespeare'nin metafor tadında cümlesini başlığıma uyarladım. Uzaylılar anlamasın! Anneciiim:)


13 Nisan 2024 Cumartesi

Seyretmek ve Okumak İstediklerim...

Bu belgeselleri seyretmek istiyorum.  

 

Bu tiyatro oyunlarını seyretmek istiyorum.


Bu kitapları okumak  istiyorum.


Mak Mek Mak Mok

 

Çok sıkıldım kendimden
Verdiğim sözlerden
Tutamadığım sözlerden
Çok sıkıldım 
Çok sıkıldım yalanlardan
Huysuz kadınlardan
Mutsuz adamlardan
Çok sıkıldım
Sıradan hayatlar içinde
Ne zormuş kendin olmak
Ne zormuş özgür olmak
Mak mek mok
mak mek mak mok

Demet Evgar/ Kemal Hamamcıoğlu




10 Nisan 2024 Çarşamba

Arz Ederim:)

 

Serkan Keskin'in performansını merak ettiğim 
Moliere'nin Cimri oyununa 
Mayıs ayı için biletimi satın aldım.  
Çok heyecanlıyım.
Arz ederim:)


9 Nisan 2024 Salı

Punk'çı oldum. Amaaa Hopepunk'çı:)

 


"Hopepunk" kelimesini duydum, önüne arkasına bakmadan kitabı kaptım. Hopepunk  umut dolu bir bilimkurgunun alt türüymüş. Becky Chambers'in Küçük Öfkeli Gezegene Yolculuk adlı kitabı hopepunk edebiyat tarzıymış. Oh! Nasıl sevindim anlatamam. 

Canımıza yetti, fantastik edebiyatın karanlığın en dibine yol alan anlatısı. Şiddetin  her türlüsünün fink attığı, iç karartan, iyilerle kötülerin değil,  kötülerle daha feci kötülerin kapıştığı kitaplar, filmler falan....  Yani... Anneciim... Grimdark:) 

Grimdark insanın ne dehşetli, ne  zalim olduğunu anlatılırken, hopepunk,  aksine insan canlısının iyilik yapma potansiyelini ortaya çıkaran edebiyat tarzıymış.

Daha fazla yazmayayım, ilgilenenleri şu linke davet edeyim. 

İsmail Yiğit, gerçekten büyük emek vererek,  çok ayrıntılı, değişik bilgilere  gönderme yaptığı  şahane bir araştırma yazısı hazırlamış. Bayıldım. Böyle buyrun:)

  https://www.bilimkurgukulubu.com/genel/inceleme/umut-dolu-bir-bilimkurgu-alt-turu-hopepunk/


31 Mart 2024 Pazar

Kokulu Şiir


"Melih Cevdet'in bir misafirlikten, temiz bir yataktan, derin bir uykudan söz ettiği bir şiiri vardır, bilir misiniz? Çok sevdiğim, çok etkilendiğim bir şiirdir. Bence kokusu vardır o şiirin. Ilık bir oda kokar, bir bahar sabahı pencereleri açılıp havalandırılan bir oda kokar, bembeyaz çarşaflar nasıl kokar bilirsin. Sonra patiska kokusu. Tertemiz, yumuşak bir yastık. Ve derin bir uyku. Hep öyle bir eve yatılı çağırılayım istedim. Çoğu kez izinli çıktığım kendi evimde, kendi odamda bile, kimi zaman bu şiiri okur, başka odaları, başka hayatları düşünürdüm. Hep başkası olmak istedim. Bir başkası. "

Murathan Mungan/İskambil Destesi /s.29


Kendimi Eylediğim Zamanlar

 


Seyrettim. 

Okudum.


Tarot öğrenmeye devam ediyorum. 

Aşağıdaki dizeleri ezberledim.

"Ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya  
Ona sorarsanız: ’Lafı bile edilemez, mikroskopik bi zaman...’
Bana sorarsanız: ‘On senesi ömrümün...’"

Nazım Hikmet Ran/Ben İçeri Düştüğümden Beri 


28 Mart 2024 Perşembe

"Oh, Papatya Son Bir Defa Bana Bak"

 

Oh, papatyaSon bir defa bana bakSeninle kim kalacak ışıklar kapanınca?Benden çok uzakta (Teoman şarkısı)


"Ben ölüme hayranlık duyan birisiyim. 

Tesellim ve sükûn buluşum hep "İyi ki ölüm var." cümlesi ile olmuştur. 

Sonsuz bir yaşamı korkunç buluyorum, fazla uzun bir yaşamı da kendi adıma ürpererek, fazla da uzatmadan, ancak kısaca aklımdan geçirebiliyorum.

Şimdi şu camdan, şehirden ve ağaçlardan, yollardan, asfalttan şu daha en az otuz yıl hüküm sürecek genç ve iştah dolu insanlardan ayrılmanın yolunu bana sunan o büyük kapıya hep şükranla bakıyor ve gideceğim düşüncesi ile kalabiliyorum. 

Yani bende ölüm değil, Allah korusun ölmeme, geç ölme korkusu var.

Kalıcılık ise başka bir züğürt tesellisi, dünya kalıcı değil ki insan ya da eser kalıcı olsun"

NOT: 

Şule Gürbüz'ün Hasan Cömert'le yaptığı 2013 tarihindeki söyleşisinden:

https://www.sabitfikir.com/soylesi/edebiyatdisi-olume-hayranlik-duyuyorum



24 Mart 2024 Pazar

Epifani Nedir?


Epifani, yani anlık bir kavrayış, bir seziş ve dile getiriş, dile getirişten ziyade seziş ve farkına varış... Hiçbir şeyin anlık olduğuna inanmıyorum, insan da insanın anahtarıdır, söz sözün, dert de derdin. Konuştukça insan kendindeki bazı şeyleri, davranışları dışardan gözler. Kendi kendiyle konuşurken de  insan çok şeyleri keşfeder. Yürürken de keşfeder düşünürken de keşfeder ama bu aslında bir sürecin sonunda olur, yani çok uzun düşündüğünüz, emek verdiğiniz, ıstırabını çektiğiniz bir şeyin anlık parlayışı da olabilir, bir farkına varışı olur ama onun aslında bir geçmişi vardır. O birdenbire çıkan bir şey değildir. Birdenbire böyle bir genişletici etkisi olabilir, mucizevi bir ışıldayışı olabilir ama ben her şeyin aslında bir süreç olduğunu ve üzerinde kesintiye uğramaksızın düşünülen, düşülen yolların insana ufak ufak da olsa bir fener aydınlatması gibi birtakım şeyler verebileceğini düşünüyorum, bunu biliyorum da deneyimle. 

Gerçi bazı deneyimler de insana bildiğini unutturuyor. Epifanin de cinsi var. Bazısı daha neşeli, bazısı daha kederli, bazısı acı bir sezdiriş. Bazısı da o anı nükteyle geçiştirip yürüyebilmenizi sağlayan tatlı bir parlayış gibidir. Bütün bunların hakikaten bir parça olduğunu, ufak armağanlar olduğunu hissetmek ve o yakınlığı duyduğunuzda dile çevirebilmek eşsizdir..........

Epifani ya da ince farkına varışlar sonuçta yapıları gereği çok kırılgan ve hassas şeyler. Şimdi çok kırılgan ve hassas bir şey zaten insana çok güç yaklaşır. O da kendi gibi birine yaklaşmak ister. O küçük ilham perilerine, musalara bir temas etmesi sükunette, sessizlikte, siz onları dinlemeye kulaklarınızı açmışken, o  hayhuyun içinden sıyrılmışken buna daha yakındır ama az evvel konuştuğumuza geliyor hep. İnsan bunu istiyor mu? İnsan buna meyilli mi? O duyduğunu ya da fark ettiğini değerli buluyor mu? ................."

Şule Gürbüz / Kitap-lık Dergisi 185. sayı  Söyleşi: Nil Sekman

Kendime Bir Dergi Seçtim.

 
Şule Gürbüz'ün, 
az sayıda olduğunu bildiğim ve çok çabayla eriştiğim 
tüm röportajlarını  takip ettim, tüm video, podcast söyleşilerini dinledim. 
Kitapları her daim ilgimi çekti. 
Her birini tüm merakımla okuyarak kitaplığıma yerleştirdim. 

Şimdi elimde Kitap-lık dergisinin Mayıs- Haziran 2016 yılına ait 185. sayısı var.
Sahaftan bugün geldi.
Çizerek okumaya başladım.