10 Mart 2015 Salı

Mutluluk Neydi?



 
 
Mutlu olmak için büyük nedenlere gerek yok. 
"Cebimde 75 kuruşum var, 
havada bahar."

Nazım Hikmet Ran

16 yorum:

  1. Oh bahar varsa, dahasına ne gerek var :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hamiyet, haydi Orhan Veli'den dizeler yazalım mı? Baksana ne güzel söylemiş büyük usta:

      “Sanma ki derdim güneşten ötürü;
      Ne çıkar bahar geldiyse?
      Bademler çiçek açtıysa?
      Ucunda ölüm yok ya.
      Hoş, olsa da korkacak mıyım zaten
      Güneşle gelecek ölümden
      Ben ki her nisan bir yaş daha genç,
      Her bahar biraz daha aşığım;
      Korkar mıyım?
      Ah, dostum, derdim başka...”

      Sil
  2. Kesinlikle katılıyorum.

    https://www.youtube.com/watch?v=dcVwcGDMPwY

    bakış açımızı değiştirelim.yaşamımızın rengi değişsin :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Orhan Veli'den bu şiir de sana gelsin Ceren Deren:)


      "Tüyden hafif olurum böyle sabahlar
      Karşı damda bir güneş parçası,
      İçimde kuş cıvıltıları, şarkılar;
      Bağıra çağıra düşerim yollara;
      Döner döner durur başım havalarda.

      Sanırım ki günler hep güzel gidecek;
      Her sabah böyle bahar;
      Ne iş güç gelir aklıma, ne yoksulluğum.
      Derim ki: "Sıkıntılar duradursun!"
      Şairliğimle yetinir,
      Avunurum."

      Sil
  3. bazen ben de böyle umutlanıyorum.havada bahar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mat, şiirlerle devam ediyorum madem... Du bi... Ahmet Arif'e geçelim:

      "Haberin var mı taş duvar?
      Demir kapı, kör pencere,
      Yastığım, ranzam, zincirim,
      Uğruna ölümlere gidip geldiğim,
      Zulamdaki mahzun resim,
      Haberin var mi?
      Görüşmecim, yeşil soğan göndermiş,
      Karanfil kokuyor cigaram
      Dağlarına bahar gelmiş memleketimin... "

      Sil
  4. Bahar geldi, yaşam enerjimiz arttı, umut doldu içimiz ne güzel....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şahane bir Can Dündar şiiri de senin için geliyor Ankara Havası... Şahane:)

      "bahar, yalvarırım çek git işine!..
      salma üstüme çiçeklerini,
      aklımı çelme!..
      her sabah çimenlerin çiyden ürpererek uyanıyor bahçemde; sonra güneşle oynaşıp tütsülenmiş gibi buğulanıyor.
      ne zaman sokağa çıksam badem ağaçları salkım saçak çiçek...
      kavaklar kıpır kıpır, ıslık ıslığa meltem...
      kırda dayanılmaz bir kekik kokusu, toprakta türlü çeşit börtü böcek...
      yapma bunu bana bahar,
      böyle üstüme gelme...!
      zaten damarlarıma zor zaptediyorum kanımı...
      çoktan cemreler düşmüş beynime, yüreğime...
      kalbimin buzları erimiş.
      göğüs kafesimde ne idüğü belirsiz bir kıpırtıyla geziyorum nicedir...
      bir de sen çıldırtma beni...
      krizdeyim ben... tembelliğin sırası değil, uyamam sana...
      al git serçelerini sabahlarımdan, çağlalarına, kokularına hakim ol.
      meltemlerine söyle, deli gibi ıslık çalıp sokağa çağırmasınlar beni...
      bulutların üşüşmesin başıma...
      girme kanıma benim...
      yoldan çıkarma...!
      sen ki en cilvelisisin mevsimlerin,
      afrodizyakların en etkilisi,
      sevdanın suç ortağısın.
      kıyma bana...!
      biliyorum çünkü, yine kandırıp yeşillendireceksin aşka; gövdemi azdırıp sonra birden çekip gideceksin.
      tam kanım kaynamışken sana, toplayıp allarını morlarını, beni bir kuraklığın ortasında terk edeceksin...
      o iple çektiğim ışığın, dayanılmaz olacak o zaman...
      ne o delişmen sabahlar kalacak, ne günaha çağıran çapkın eteklerin
      uçuştuğu günbatımları...
      tembel kuşların şakımaktan bitap, ebruli çiçeklerin kokmaktan...
      buselerin nemi kuruyacak çöl rüzgarlarında...
      yeşerttiğin çiçekler, yürekler solacak; damar damar çatlayacak ruhumuz...
      hayat, bir ezik otlar diyarına dönüşecek yeniden... yüreğim viraneye...
      her bahar sarhoşluğu gibi, geçecek bu sonuncusu da...
      ebedi bahar, bir başka bahara kalacak.
      iyisi mi, hiç azdırma ruhumu bahar...
      iş açma başıma...
      git işine!
      yoldan çıkarma beni!..."

      Sil
  5. Nazım Hikmet'ten iki satır daha gelsin;
    Bahardı sevgiIim bahardı ve bahtiyar oImak için,
    Toprakta, havada, suda her şey vardı sevgiIim, her şey hazırdı, her şey vardı.


    YanıtlaSil
  6. Hımm... Daha önce hiç denk gelmemişim bu dizlere Ankara Havası. Teşekkür ederim.

    Du bi... Şarkılara geçelim.. Ve Candan Erçetin'i dinleyelim:)

    "bahar geldiğinde mi ben böyle olurum
    yoksa böyle olduğum da mı gelir bahar"

    YanıtlaSil
  7. Yok mu oralarda bir "Beni bu güzel havalar mahvetti?"

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sahi Meçhul Yazar... Nasıl unutmuşum... Teşekkür ederim:)

      "Beni bu güzel havalar mahvetti,
      Böyle havada istifa ettim
      Evkaftaki memuriyetimden.
      Tütüne böyle havada alıştım,
      Böyle havada aşık oldum.
      Eve ekmekle tuz götürmeyi;
      Böyle havalarda unuttum.
      Şiir yazma hastalığım;
      Hep böyle havalarda nüksetti.
      Beni bu güzel havalar mahvetti."

      Sil
    2. blog yazmak biraz da "hep birlikte hatırlamak" değil mi zaten :)
      rica ederim...

      Sil
    3. Du bi... Nazım Hikmet'in şu şiirini, Hayal Kahvem'e bütünüyle alıvereyim... Ve hep birlikte bütünüyle hatırlayıverelim:)


      YARIDA KALAN BİR BAHAR YAZISI
      Vurdu kalın parmaklar
      yazı makinamın dişlerine.
      Kâğıtta her harfi majiskülle dizilmiş
      üç kelime var ;
      BAHAR
      BAHAR
      BAHAR...
      Ve ben şair musahhih
      ve ben hergün
      iki liraya
      2.000 kötü satır okumaya
      mecbur olan adam,
      ve ben
      neden
      bahar geldi de hâlâ
      muşambası kopuk
      kara bir koltuk
      gibi oturmaktayım?
      Kasketini kendi kendine giydi kafam,
      fırladım matbaadan
      sokaktayım .
      Yüzümde mürettiphanenin
      kurşunlu kiri,
      cebimde 75 kuruşum var.
      HAVADA BAHAR...

      Berberlerde pudralanıyor
      Babıâli paryasının
      sarı
      yanakları .
      Ve güneşli aynalar gibi yanıyor
      kitapçı camekânlarında
      üç renkli kitap kapakları .
      Fakat benim
      bu caddede yaşıyan,
      kapısında ismimi taşıyan
      bir formalık "ALFABE"m bile yok!
      Adam sen de ne çıkar!
      Başım dönmüyor geri,
      yüzümde mürettiphanenin
      kurşunlu kiri
      cebimde 75 kuruşum var .
      HAVADA BAHAR...

      Bu yazı yarıda kaldı.
      Yağmur yağdı satırları sel aldı .
      Halbuki ben neler yazacaktım neler...
      3.000 sayfalık 3 cildinin üstünde
      aç oturan muharrir
      bakmıyacaktı da camına kebapçının,
      tombul esmer kızını Ermeni kitapçının
      ışıklı gözleri ile taşlıyacaktı...
      Deniz kokmaya başlayacaktı .
      Terli kızıl bir kısrak gibi
      şahlanacaktı bahar,
      ve ben onun çıplak sırtına atlar
      atlamaz
      sürecektim sulara.
      Sonra
      her adımda peşimden gelecekti
      yazı makinam .
      Ona diyecektim :
      - Etme anam
      beni bırak bir saat rahat...

      Sonra,
      saçları düşmeye başlayan başım
      haykıracaktı uzaklara :
      ÂŞIKIM...

      27 benim yaşım
      onun yaşı 17 .
      Kör şeytan
      topal şeytan
      kör topal şeytan
      gel bu kızı sev,dedi,
      diyecektim;
      diyemedim,
      derim yine!
      Ama yağmurmuş
      yağıyormuş,
      yazdığım satırları sel almışmış
      cebimde 25 kuruşum kalmışmış
      ne çıkar...
      Bahar geldi bahar geldi bahar
      bahar geldi ulan !
      Tomurcuklandı içimde kan! !

      Sil
    4. usta bunu yazarken aynı yaştaymışız...

      Sil
    5. hey! ne güzel denk gelmiş:)

      Sil