Çünkü uzun zamandır neyin hayalini kuruyorum biliyor musunuz? Şeyy… Yürümenin… Uzun zamandır Sait Faik'le İstanbul’da yürümenin hayalini kuruyorum…
Düşünsenize… Sait Faik'le birlikte önce Cağaloğlu’ndan yürümeye başlıyormuşuz. Sirkeci'ye iniyormuşuz, tamam mı? Eminönü karışıklığıyla köprüden geçiyormuşuz. Yüksekkaldırım’a tırmanıyormuşuz… Efendime söyleyeyim… Sonra… Ver elini Tünel… İstiklal Caddesi… Taksim… Bir dakika... Acaba bu yoldan Beyoğlu’na çıkmak bizi yorar mı yoksa dinlendirir mi dersin? Ya taşıtlar, işsiz güçsüzler, gezginci satıcılar kalabalığı tadımızı kaçırırsa? Hımm… Ne diyeyim? Bilemedim. Ah! Peki… Ya koşmadan, yavaş adımlarla, tatlı tatlı söyleşerek, ta Şişli’den Levent Çiftliği’nden geçerek Boğaz’a kadar Sait Faik’le yarış yapmayı hayal etsem mesela… Ben öne geçince Sait Faik beni eteğimden yakalasa… Hahha!.. Ne hoş bir hayal!..
Ah! Ben en çok ne yapmak isterdim biliyor musunuz? Sait Faik ve Orhan Veli’yle İstinye İskelesi’nde bir akşam yemeği yemek… Ah! Sonra İstiye’den Bebek’e kadar onlarla beraber gene yürümek... Sağımda Orhan Veli, solumda Sait Faik olurdu. Ben ortalarındayım düşünebiliyor musunuz? Ellerimi arkamda birleştirir, saçlarımı attıra attıra yürürken ben... Kâh Sait Faik’e kâh Orhan Veli’ye göz ucumla bakardım. Eteklerim nasıl zil çalardı kim bilir? Beraberiz diye hoplaya zıplaya mutlulukla yürürdüm. Eminim. Of!.. Bilirim sonra dayanamazdım. Memleketimin en değerli öykücüsü ve şairiyle yürüyorum demez illa mızmızlık ederdim. Ne fenayım! Yapardım vallahi.
Yolun ortasında dururdum. Alt dudağımı sarkıtır, omuzlarımı silkeler, sağ ayağımı yere hızla vururdum. Uzata uzata kelimeyi… Söylenirdim... “Yorulllduuummm!” Ah! Belki birbirlerine bakıp muzip muzip gülerlerdi... Sait Faik bana: “Ne yorulması yahu! Yürüüüsene!” derdi… Ben de gözlerimi buğulandırır, “Bir insanı sevmekle başlamaz mı herşey?” derdim.
Belki o anda yanımızdan üç vagonlu Bebek-Eminönü tramvayı geçerdi. Orhan Veli bana “Çok şanslısın, haydi atla bakalım tramvaya!” derdi. Ben dayanamaz ikisini de yanaklarından öperdim. Sonraaa... Üçümüz coşkuyla tramvaya binerdik. Evet, bunu kesinlikle gene şimdi hayal ettim.
İnanın, hayali bile güzeldi. Yüreğimin sevinçle dolduğunu hissettim. Hayatımızı eşsiz kılan tüm ustalar, yattıkları yerde nur ve huzur içinde uyusunlar.
Gerçekten hayali bile güzel. "İnsan hayal etiği müddetçe yaşar." demiş eskiler de.
YanıtlaSilAncak görseli görünce, düşünmekten kendimi alamadım değerli arkadaşım. "Yapay zekâ " da eşlik etti mi bu görüntüye?
Bu çağda geçmişten bir tramvay ve yapay zekâ birlikte olabilir mi dedim kendi kendime. "Neden olmasın " diye gene kendim yanıtladım. Bu yüzyılda "hayaller" sınırsız...
Düşünmek güzeldi. Teşekkürler.
merhaba makbule, yaznının altında 11 mayıs 2012 yazıyor ya hani, eğer tıklarsan eski yazım olduğunu göreceksin. çook eski bir hayal bu... sanırım ömür boyu sürecek:) bu görsel şahane bir filmden bir kare.. serseri aşıklar... seyretmediysen hararetle tavsiye ederim. görselde birlikte yürüyen jean-paul belmondo ve jean seberg... ne tatlı yürüyorlar di mi?
SilHayal edilen şeyler insanın da kalitesini gösterir bence çünkü çoğu başarı ve güzellik önce hayal edilmesiyle başlar . ben kimle tanışmak isterdim acaba bunu düşüneyim
YanıtlaSil