10 Haziran 2011 Cuma

Kahve Molası - Aganta Burina Burinata...


Az önce arkadaşım "Hafta sonu Bodrum'a mavi yolculuğa gidiyorum. " deyince, "Güle güle git, güle güle gel. Çok eğlen." demedim. Evet demedim sahiden. Allahım! Onun yerine ne dedim biliyor musun? "Aganta burina burinata!" dedim. Tabiyatıyla soru dolu bir ışık yakadım gözlerinde. Ben ise gözlerimi yere devirip kirpiklerimin arasından muzurca ona  gülümsedim.  "Şeyy! Bu söylediğim Halikarnas Balıkçı'sının bir kitabının ismi." dedim.  Bir şey sormadı. Gerisini hiiç  merak etmedi. Tatil heyecanıyla sevinçli bir telaş içindeydi zaten. Vedalaştı gitti. Ben ise olduğum yerde gene kendime şaştım kaldım. İnanmayacaksın biliyorum ama arkadaşımdan önce ben çoktan  Bodrum'daydım. Nereden aklıma gelmişti şimdi Aganta burina burinata değil mi? Halikarnas Balıkçısı? Asıl ismiyle Cevat Şakir Kabaağaçlı yani? Bunca yıldan sonra üstelik çok kitabını okumamışken nereden aklıma gelmişti de beni  oturduğum yerde  köyümden mavi yolculuğa sürüklemişti?  Ayrıca yıllar vardıki tek kitabını elime almamış hatta uzun zamandır adını bile duymamıştım. Kimdi peki?  Cevat Şakir 1886 ile 1973 yılları arasında yaşamış. Şakir Paşa'nın oğlu. Robert Kolej'den sonra Oxford'ta Tarih eğitimi görmüş. İtalya'da yaşamış. Karikatür ve resimler çizmiş.  Çevirler yapmış, gazete ve dergilere yazılar yazmış. Gazetede çıkan bir yazısı sebebiyle tutuklanmış.  Bodrum'a sürgüne gönderilmiş. Bir de çok açık olmayan, sırlı bir baba katli vakası var. Çok enteresan bir örnektir Cevat Şakir Kabaağaçlı'nın hayatı bence. İnsan ne oldum dememeli ne olacağım demeli denir ya hani... Tam öyle... Kırkndan sonra  hayatı resmen başkalaşım geçirmiş.   Bir paşa oğlu, varlıklı, köklü bir aileden gelen, en iyi  okullarda eğitim almış, Avrupa'nın en sükseli hayatını yaşamış  Cevat Şakir birdenbire yaşamının orta yerinde  bambaşka biri oluvermiş. Yani Bodrum'un Halikarnas Balıkçısı oluvermiş. Yani halktan, balıkçılardan biri oluvermiş. Şahane!  Hemen uyum göstermiş yeni yaşamına...  Yelken halatlarını sıkı tutmuş... Asla bırakmamış. Bir nevi aganta burina burinata vaziyeti yani. Kitaplarını yazmış. Az aş ve az üst baş ile çıktığı deniz yolculuklarıyla  Bodrum'da mavi yolculuğun başlamasına öncülük etmiş. İşte arkadaşım Bodrum'a mavi yolculuğa gidiyorum deyince, hafıza dediğim tuhaf kutu çekmecesinden çıkarıp aganta burina burinata'yı önüme getiriverdi. Bildiğim kadarıyla  aganta burina burinata bir denizcilik terimiydi. Bencileyin deniz seven birinin unutması mümkün mü bu tekerleme gibi terimi? Mümkün değil. Şahane bir anlamı var üstelik...  "Yelken halatlarını sıkı tut, bırakma" demek. Kimi zaman hayat üstüme üstüme geldiğinde... Daraldığımda yani... Bıkkınlık duyduğumda yaşananlardan... Bir görünmez el boğazımı sıktığında hani... Olmaz öyle şeyler deme... Oluyor...  Ne bileyim, anlarsın ya insanlık hâli işte. O zaman "Aganta burina burinata" diye seslenirim biliyor musun? Kitap ismi diye hatırlamam da... Öylesine bir hayal gibi tekerlenip yuvarlanıverir  fısıltıyla dudaklarımın arasından. "Yelken halatlarını sıkı tut, sakın bırakma!"  Heyy! Ben bu yazıyı yazarken dalıp gitmişim uzaklara uzaklara...  Du bi... Dönmeliyim işe. Bugün cuma. Haftanın son iş günü. Ne güzel. İyi ama toparlamalıyım işlerimi... Tamam. Çıkıyorum ben... Kahve molam bitti. 





NOT: Düş Sokağı Sakinleri'nin Aganta Burina Burinata adlı videosu.







2 yorum:

  1. O zaman bende kendime söyliyeyim 'agantha burina burinata'dogrumu yazdım ama ihtiyacım var.Selamlar

    YanıtlaSil
  2. Selam otuzundan sonra, geç kaldım ama..
    aganta burina burinata...
    nasıl yardımcı olabilirim?

    YanıtlaSil