22 Ağustos 2012 Çarşamba

Usta, Göğe Bakma Durağı'nda İnecek Var!


"Şimdi tarihte saat kaç?"
Turgut Uyar


Durdum. Kahve molası vermeye karar verdim. Kahvemi kokladım... Misss... Bir yudum içtim... Hımm... Nefis... Biliyorum bugün özel bir gün. Turgut Uyar'ın dünyamızdan vazgeçtiği gün... Az sonra bedenim burada görünecek. Ruhumu azad  edeceğim. Ah! Kimbilir hangi diyarlara gezinecek. Tamam. Yolculuğa hazırım. Hayali yolculuğuma çoktan başladım. Az önce "Usta, Göğe Bakma Durağında inecek var!" diye seslendim bile.  Ve Göğe Bakma Durağı'nda indim yüreğimin melâliyle birlikte. O ne? Karşımda Turgut Uyar'ın  Büyük Saat'i bakmıyor mu gözüme gözüme... Derin bir iç çektim.  Saatlere, saat tamircilerine, saatle ilgili herşeye meftûn oluşumla Turgut Uyar'ın bir ilgisi var mı acaba diye düşünmeden edemedim. Heyy!.. Şimdi tarihte saat kaç sahi? "saat, saat kaç hâlâ... bilmem?..  ben güneş saati kullanmıyorum." Turgut Uyar'ın ne güzel şiiridir hatırladın mı? Der ya hani... "gözlükleri ve saatleri sevdim... okşar gibi sildim camlarını... okşar gibi siliyorum, gözlükçüleri ve saatçileri... saatime bakıyorum, hiç kızmıyorum, hiç kızmıyorum... biraz geri kalmış, düzeltiyorum."  Saatime baktım. Çok gerilere gittim.


Çok eski devirlerde, Osmanlı mimarisiyle inşa edilen camilerin hemen yanı başında muvakkithaneler olurmuş. Zaman mefhumu İslam dinine göre önemli ya... Çünkü ibadet vakitleri güneşin ya da ayın hareketlerine göre belirleniyor. O nedenle gökyüzü, Osmanlı için eğitimin bir parçasıymış. Muvakkithanelerde astronomi, matematik gibi dersler verilir, gökyüzü gözlenerek zaman ayarlanır, namaz vakitleri, uğurlu gün ve aylar  belirlenirmiş. Daha sonraları saraylıların ve zengin evlerine mekanik saatler girmiş elbette. Ama muvakkithaneler, vakti halka bildirmeye hep devam etmiş. Muvakkithanelerde bu işi yapanlara muvakkit denirmiş. Muvakkitler, medrese eğitimlerinde matematik, astronomi, fizik gibi dersler alır, müneccimbaşı tarafından imtihana tabii tutulurlarmış. Müneccimbaşı padişahlar tarafından çok önemsenirmiş. Çünkü müneccimbaşı,  en uygun ne zaman sefere çıkılır, padişah hangi gün tahta geçmelidir gibi önemli günlerin vaktini hesaplayıp belirleyen kişiymiş. Geçmişte örnekleri görülse de ilk muvakkithane Fatih Sultan Mehmet zamanında ve Fatih Camii'nde kurulmuş. İlk muvakkit olarak kabul edilen bilim insanı Ali Kuşçu, Semerkant'tan İstanbul'a davet edilmiş ve matematik ile yıldız ilmi öğretmek için görevlendirilmiş.  İstanbul'da zamanında 70 civarında, muvakkithane kurulduğu söyleniyor. Ancak günümüzde sanırım bunun otuzu ayaktaymış. Bunlar da genelde cami görevlilerince depo olarak kullanılıyormuş ne yazık ki..



Hey! İyi ama... Kahve molası vermiştim. Bakar mısın, aslında  kahve molasını bahane edip, Turgut Uyar'ın ölüm günü nedeniyle azat ettiğim ruhumu Göğe bakma Durağı'nda indirecek, şairin sevdiğim bir kaç şiirini anacak, şaire rahmet gönderecektim. O kadar... Nerden geldim muvakkithanelere?  Hımm... "gözlükleri ve saatleri sevdim... okşar gibi sildim camlarını okşar gibi siliyorum...  gözlükçüleri ve saatçileri... saatime bakıyorum, hiç kızmıyorum, hiç kızmıyorum... biraz geri kalmış, düzeltiyorum." Kahve molam bitti. İşe dönüyorum.

"saat, saat kaç hâlâ
bilmem? ben güneş saati kullanıyorum."

4 yorum:

  1. http://www.youtube.com/watch?v=qWJb-4n9v-I
    çok güzel yaaaa bu şiir :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hey, hemen dinleyeceğim yüzügökyüzündeolanadamınsevgilisi:)

      Sil
  2. Ah bunun üzerine bir de saatleri ayarlama enstitüsünden bahsetmek ne güzel olur.. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ceren, Saatleri Ayarlama Enstitüsünden bahis, sizden bekliyoruz o halde:)
      Tüm merakımla hem de:))

      Sil