Bir yaz günü, güneş tüm sıcaklığıyla yeryüzünü kavuruyormuş. Susuzluktan bitap düşen bir karga, su bulmak umuduyla uzun bir yol kat etmiş. Yorulmuş, kanatlarını güçsüzce çırpıyormuş. Tam ümidini kaybetmek üzereyken, büyük bir sürahi görmüş. Üstelik içinde biraz su varmış. Ne yazık ki, sürahinin boynu çok darmış. Karganın gagası suya yetişemiyormuş..
Karga kendi kendine düşünmüş:
- Bu suya ulaşmam şart! Daha uzağa gidecek gücüm kalmadı.
İlk olarak sürahiyi yana yatırmayı denemiş. Güçlü kanatlarıyla vurmuş. İtmiş. Ama sürahi ağırmış, hareket etmiyormuş.
Karga pes etmemiş.
- Buldum, diye sevinçle bağırmış.
- Sürahiyi kırarsam, içindeki su dökülür ve ben de içerim!
Heyecanla gagası, pençesi ve kanatlarıyla sürahiye saldırmış. Ama sürahi çok sağlammış, hiçbir şekilde kırılmıyormuş. Karga umutsuzca geri çekilmiş. Düşünmeye başlamış. İşte o anda etrafındaki çakıl taşlarını fark etmiş.
- Eğer bu taşları sürahinin içine atarsam, su seviyesi yükselir ve ben de içebilirim, diye düşünmüş.
Büyük bir azimle taşları tek tek toplamış. Sürahinin içine atmış. Her taş düştükçe su biraz daha yükselmiş. Sonunda su, gagasının erişebileceği seviyeye kadar çıkmış. Karga büyük bir mutlulukla kana kana suyu içmiş:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder