Bu yıl ders seçimi yaparken, Disiplinler Arası Seramik dersi dikkatimi çekti. İsmi merak uyandırıcıydı.
- Acaba bu derste neler yapılacak? diye seramik hocama sordum. Dersin konusu, seramik üzerine ebru denemeleriymiş. Ve seramik hocamız değil, ebru hocası derse girecekmiş. İtiraf etmeliyim ki, ebru, daha önce pek ilgimi çekmezdi. Fakat şimdi sanat okulunda okuyor olunca merak ettim...Ve... Hemen bu dersi seçtim.
Geçen hafta Viyana gezim nedeniyle derse katılamamıştım. Bugün ilk kez ebru dersine girdim. Hoca önce geçen hafta anlattıklarını kısaca tekrarladı.
Ebru kelimesinin kökeni hakkında birkaç farklı görüş varmış. En yaygın olanı, Farsça ebr yani bulut kelimesinden geldiği yönündeymiş. Bu da ebrunun su yüzeyinde oluşan bulutumsu desenlerini çok güzel anlatıyor.
Bazı kaynaklardaysa kelimenin Türkistan’da kullanılan “ab-ru” yani su yüzü tamlamasından türediği söyleniyormuş.
Ebru sanatı, 15. yüzyılda Orta Asya’da ortaya çıkmış. Sonrasında İran üzerinden Osmanlı’ya gelmiş ve burada asıl kimliğini bulmuş. Osmanlı döneminde özellikle kitap sanatlarında, hat yazılarının arka planında ve defter kapaklarında kullanılmış. Zamanla sadece süsleme değil, başlı başına bir sanat haline gelmiş.
Ebru hocası, metal ebru teknesinin içinde belli oranda su ve denizkadayıfı jeli ile kıvamlı bir karışım hazırladı. Bu karışım boyaların suyun yüzeyinde kalmasını sağlıyormuş.
Ebru boyaları doğal pigmentlerden yapılıyormuş Toprak, oksit ve mineral esaslıymışlar. Boyalar, öd (öküz safrası) eklenerek hazırlanıyormuş.
Laf aramızda, sanıyorum bu öd sayesinde boyaların ödü kopuyor, suyun üzerinde itaatkar oluyorlar ne çok dağılıyorlar ne de yayılıyorlar:)
Ebru fırçaları, geleneksel olarak gül dalına at kuyruğu kılı bağlanarak yapılıyormuş. Ne kadar ilginç, değil mi?
Şimdilik anlatacaklarım bu kadar. Derslere girdikçe nasılsa yaptıklarımı Hayal Kahvem’de paylaşırım:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder