pınar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
pınar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Mayıs 2018 Perşembe

Ve Pınar Ve Tango Özlemi



Oy canımın içi Pınarım. Onu ilk tanıdığımda sahnedeydi. Dans ediyordu. Hem de tango... Yalan söyleyecek değilim...  Aklımdan ilk geçen, görmeyen biri tango yapabilir mi, bence biraz görüyordur, olmuştu.  Şaşkının tekiyim. Tango gözlerle mi yapılıyor?  Niye  görmeyenler dans edemesin ki? Yıllardır harika  arkadaşlığımız var Pınar'la. Sayesinde pek çok arkadaş edindim. Gerçekten görmeyi Pınar'dan ve diğer dostlarımdan öğrenmeye devam etmekteyim. Sözü uzattım. Aslında başka bir şeydi muradım. Pınar uzun zamandır tango yapmaya fırsat bulamıyor da... Nasıl özlemiş dans etmeyi anlatamam.  Tango özlemini yazdı. İşte buyurunuz... Ve Pınar ve tango özlemi...

"Bir… İki… Bir… İki…

Parmaklarının ucunda süzülürken, ağırlığını ay yüzeyinde dolaşır gibi altıda birine indirir tango dansı.  Buzdan bir zeminde gibi seni durduğun yerde durdurmayan bu ritim duygusu, saçının telinden ayak parmağına kadar içinden geçerken, elektrik topraklaması gibi tüm kötü enerjileri de beraberinde götürür. Önce figürlerle başlarsın keşfetmeye. Ardından artık hiçbir figürün anlamı kalmaz, doğduğundan beri dans ediyor zannedersin kendini. Bir parçan olur adımlar, dönüşler, süzülüşler. Salonun bir ucundan bir ucuna savrulurken katettiğin yolda, saatteki hızın yüzlerce kilometreye ulaşır. Çünkü fiziksel benliğin değildir hareket eden, ruhun bedeninden fırlayıp bağımsızca koşar bir uçtan bir uca. Ritim mi ruhunu takip eder, ruhun mu ritmi, bedenin mi figürleri bilemez olursun her şey karışır birbirine…

Gözlerini kapatıp bir uykuya dalarsın adeta. Tüm güzellikleri çeker örtersin üzerine, geçmişi ve geleceği uyutursun içinde. Gözlerini kapatmasan da kör olursun kendiliğinden zaten. Uçarcasına katedilen mesafelerde gerçek dünyaya kör olursun. Göze görünen hiçbir çirkinlik yoktur artık.Bir zaman yolculuğudur bu. İki kişilik bu yolculukta kimi zincirlerinden kopar, tek başına seyahat eder, yeni coğrafyalar, ülkeler keşfedersin. Denizler aşar, dağlar tırmanırsın. Kimi zaman dünyaya meydan okur, kederi, acıyı, kaygıyı iter; doğruyu, güzeli, sevinci, umudu çekersin. Adımların hayal dünyasına, dönüşlerin kendine, süzülüşlerin sonsuzluğadır, O sonsuzluk ki, orada herkes aynıdır. Eksik, fazla az  ya da çok hiçbir şeyin olmadığı bu diyarda ne kadar kaldığını bilemezken, hafızan yitik, tertemiz ve taze arınmışlık duygusuyla titrersin. Dönüşler sakin, sessiz, dingindir. Bir kabullenmedir, affediştir gerçek dünyayı."

31 Ocak 2018 Çarşamba

Karikatür Betimlemeye Giriş



1- Görme engelli arkadaşlarıma sinemada film betimleme yaptığım gibi,  bazan bir arada olduğumuzda karikatür de betimliyorum. Bu kez yanımda değillerdi. Az önce Şenol Bezci'nin yukarıdaki karikatürünü  betimleyip, Pınar'a, Esra'ya, Bahar'a ve Mahmut'a  vatsaptan gönderdim. Yazdıklarımdan, karikatürün anlaşılır olup olmadığını sordum. Karikatür betimlemem şöyleydi:

"Bu karede, insanlar sağa sola yürüyorlar. Belli ki hayat gailesi içinde ömürlerini geçiriyorlar. Hiç birinin yüzü gülmüyor. Mutsuz görünüyorlar. Her birinin ya elinde ya boynunda denizde boğulmamak için  kullanılan can kurtaran simitleri var.  Can simitleriyle dolaşıyorlar."

Saat gece yarısını geçmişti. İlk yanıt Pınar'dan geldi:

"Ben Antalya'da Görme Engelliler Satranç Turnuvası'ndayım. Betimlediğin karikatürü anlayabildim. Lakin yanımda gören arkadaşlar var. Onlar görmeden bir şey  anlamıyorlar. Bana karikatürü gönderir misin? Görsünler de anlasınlar:) " diye  gülerek sesli  mesaj gönderdi. 

Çok sevindim. Hemen bu kara mizah tadındaki karikatürü Pınar'a gönderdim. Diğer yorum mesajlar da gelsin. Karikatür betimlemeye ara ara devam edeceğim. 

4 Eylül 2017 Pazartesi

Ve Ben Ve Ukulelem Ve Pınar Ve Birkan Erdem


Fotoğraftakiler, arkadaşım Pınar ve ukulelem:)

Pınar, son üç haftadır ukulele öğrenme gayretinde olduğumu biliyor. Adı değişik ya... Neye benziyor diye merak ediyor. Epeydir görüşememiştik. Bayram vesilesiyle bir araya gelecektik. Pınar, vatsaptan bana şöyle yazmış. "Gelirken senin zımbırtıyı da getir. Neymiş merak ettim:)"  "Bi dakka... Hop dedik! Ukuleleme zımbırtı mınbırtı dedirtmem!" diye cevap verdim. "Ne bileyim... Unutuyorum adını. Tamam. Ukuleleni kap gel." diye mesaj attı. Ukulelemi koluma taktım, Pınarlar'a yollandım. Pınar bayıldı ukuleleye...  Elinden düşürmedi. Kimden ders aldığımı sorunca, youtube'daki  Birkan Erdem'in  Türk Ukulele videolarını gösterdim.

Pınar görmüyor. Birkan Erdem, itinayla hazırladığı videolarıyla sahiden oldukça açıklayıcı ukulele dersleri veriyor. Lakin Pınar'ın ukulele çalışabilmesi için, ukulele üzerindeki akorların, ritimlerin, körlere göre  daha fazla  betimlenerek anlatılması gerekiyor. Pınar'a dedim ki: "Du bi... Birkan Erdem  arada sırada Hayal Kahvem'e uğruyor. Durumu anlatalım. Ve soralım: 

"Birkan hocam, körler için betimlemeli ukulele videosu hazırlar mısınız lütfen:)