10 Temmuz 2024 Çarşamba

"Seyreyledim Eşgali Hayatı... Ben Havzı Hayalin Sularında"




Kahve molasında, Enis Batur'un Oktay Rifat'a Doğru adlı kitabını okuyordum ki, 102. sayfada  Melih Cevdet'in 12 Mart 1934 tarihinde Sesimiz Dergisi'nde yayımlanan Ahmet Haşim başlıklı bir yazısına denk geldim. 

"Bütün şiirlerini ayrı bir zevkle okuduğum Haşim için bir yazı yazmak, ne tatlı, fakat ne güç..." diye başlamış. 

1933 yılında vefat ettiğine göre,  demek ki Ahmet Haşim'in ölümünden sonra dergiye yazmış. 

"Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak

Akşam ufukda beldeler eylerken iştial

Akşam yine, akşam yine akşam
Bir sırma kemerdir suya baksam

Sular sarardı yüzün perde perde solmakta
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakda"

Melih Cevdet, "Bu acayip parıltılı müthiş tablolar arzın neresinde mevcuttur. Bunları, Haşim'in düşünen ve bulan "çetin başı" yarattı." diyor.

Çok haklı. Ahmet Haşim'in hayal dünyası öyle güçlü ki, onun şiirlerini okudukca,  tabiat kesinlikle çok daha güzelleşiyor.  

Başka bir paragrafta, " Onun şiirlerini (Mâna) ya vurarak  anlamaya çalıştıkça Haşimden uzaklaşıyoruz demektir. Çünkü bunlar anlaşılmak için değil, duyulmak için yazılmış birer musikidir. Ben Ahmet Haşim'i anlamadan severim." diyor.

Yazının tamamı o kadar hoş ki. 

Bir şairin başka bir şair için sarf ettiği içtenlik dolu güzel sözler ve özenle dokuduğu cümleler, yüreğime iyi geliyor. 

Melih Cevdet, "Şairlerin en garibi öldü..." diye yazıyı bitirmiş.

İki şairin de ruhuna rahmet diliyorum. Enis Batur'a bu yazıları kitaplaştırdığı için minnet duyuyorum. 

Kendimi  iyi hissediyorum. Kahve molam bitti. İşe dönüyorum.


Not- Başlık, Ahmet Haşim'in iki dizesi. Anlamak için değil, duyulmak için yazılmış birer musiki diil mi sahiden? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder