Haftanın ilk çalışma günüydü. Ofise girdiğimden beri gelen
gidenin haddi hesabı yoktu. Üstelik iki müşteriyi saymazsam, gelenler hep
randevuluydu. Tüm gün ofiste olacağımı düşünerek, görüşmeleri aynı
güne toplamış olmalıyım. Günün sonunda geriye bakınca itiraf etmeliyim ki, yaptığım doğruydu. Lakin tüm gün biteviye
konuşmuştum... Konuşmuştum... Konuşmuştum.
Kardeşim, "Napıyorsun ablam? İşten erken
çıkarsan buluşalım, ne dersin?" diye mesaj atınca, vaziyetime baktım.
Ve... "Tamam kardeş, buluşalım. Bir bakar mısın hangi
filmler var?Sinemaya gidelim, ne dersin? diye cevap yazdım.
Kardeşim, tamam işareti gönderdi. Ben masamdaki işlere geri döndüm. Yarım
saat sonra kardeşimin mesajını gördüm. "Suikast diye bir film varmış.
Emir gitmek istiyor. Bilirsin sevmem bu tarz filmleri... Emir sinemaya
girsin biz seninle bir yerde oturalım, ne dersin?" diye yazdı. Bu
arada Emir'in mesajı düştü. "Teyze... 17.30 seansı orijinal,
altyazılı." Daha bir şey dememe fırsat bırakmadan... "Jason
Statham'ın filmi teyze, ne dersin?" dedi. Ve gülücük ekledi.
Cevabım netti... "Annen otursun evde evlat. Fırla sen... Ancak yetişiriz... Yola
kadar yürü. Duraktan alayım seni, ne dersin?"