Elimde Tomris Uyar'ın Kitapla Direniş adlı kitabı var. Handan İnci hazırlamış. Sunuşun ilk cümlesi, "Sevdiğiniz bir yazarın kaleminden ne çıkmışsa okumak istersiniz." Haklı değil mi? Bu kitabın macerası da böyle başlamış. Handan İnci, Tomris Uyar'ın kitaplaşmamış yazılarını toparlarken, yazarın öyküleri kadar etkileyici olan hayatını ve iç dünyasını ortaya çıkaracak bir biyografi yazmaya niyetlenmiş. Bu çabayla elindeki yazıların giderek biriktiğini görünce, derleme kitap yapmaya karar vermiş. Ne iyi etmiş.
Kitapla Direniş, yazılar, söyleşiler ve soruşturmalar diye üç bölüme ayrılmış. Her bölümde onlarca şahane yazı var. Müthiş. Bu kitap yıllardır kitaplığımda demleniyor. Ara sıra elime alıyorum. Sayfalarını dalgalandırıyorum. O esnada ilgimi çeken bir başlığın devamına dalıp gidiyorum. Tomris Uyar'la muhabbet ediyormuşum hissi veriyor. Hayranlıkla cümlelerinin peşi sıra sürükleniyorum.
İki yüz kırk altıncı sayfadayım. Başlık... İstanbul'la Aram Bozuk Bu Aralar... Hemen yazıya atladım. İlk cümleden başlamadım da alt satırlara doğru "Özel Bir Gün" filmindeki Sophia Loren kelimelerine odaklandım. Cümle şöyleydi:
"Ev kadını konumundaysa ola ki "Özel Bir Gün" filmindeki Sophia Loren gibi çok çocuk doğurup rejime hizmet ettiği için ideal anne ödülünü kazanan, Mussolini hayranı İtalyan anası gibi şöyle mırıldanır kendi kendine: "Şu yatakları toplayacak bir başka anne gerek, bir anne de bulaşıkları yıkamalı, bir de yorulacak bir anne gerek."
Kitabı elimden bıraktım. Bilgisayarda filmi aradım. Buldum. Filmi seyredeceğim. Nihayetinde Kitapla Direniş'e geri döneceğim.