Rüyamda... Hayırdır inşallah.. Hep iki elimde iki su kabıyla evden
çıkıyorum. Kendimi mütemadiyen aynı yolda görüyorum. Elimde su dolu kaplarla gidiyorum,
boş kaplarla dönüyorum. Tekrar dolduruyorum. Götürüyorum. Boşalmış.
Geri getiriyorum. Bu durum defalarca tekrarlanıyor.
Elimde su kapları aynı yoldan sürekli gidip geliyorum. Su dolu
kapları acaba kime götürüyorum? Sucu muyum acaba? Rüya işte...
İnanın bilmiyorum..
Bu kadar değil ama.. Enteresan bir durum var. Ellerimde su dolu
kaplarla hep aynı yolda gidip geliyorum ya, kaplardan biri çatlak olmalı, su
sızdırıyor. Hatta öyle ki, rüyamda gidip gelmelerim çoğaldıkca, çatlak kaptaki
sızıntı artıyor. Ben suyun kaptan sızdığını görüyorum. Islık çalarak gidip gelmeye devam ediyorum.
Rüyanın bir yerinde çatlak su kabı dile geliyor.
- Lütfen
benimle su taşıma. Artık suyu tutamıyorum. Başka bir su kabı al. Sana çok üzülüyorum, diyor.
Ben gülümsemek ne demek resmen sevimli bir kahkaha atıyorum..
- Sahiden böyle mi düşünüyorsun? Şaşırmışsın sen! Bak sana ne
göstereceğim, diyorum.
Su akıtmayan kabı taşıdığım elimin yönünü
göstererek,
- Şimdi yolun bu tarafına bak, ne görüyorsun söyle bana, diyorum.
- Ne olacak?" diyor. Sen ne görüyorsan ben de onu
görüyorum. Taş, taprak..
- Peki seni taşıdığım tarafta ne
görüyorsun? diye soruyorum. Aaa! diyor. Çok güzel.
Çimenlik bir yer burası... Yabani otlar, çiçekler var.
- Yaa! diyorum. Gördün mü? Bu güzellik senin
sayende oluyor. Senden akan sular toprağın susuzluğunu gideriyor. Toprak
senden sızan suyu içtikçe, yeşeriyor, çiçekleniyor. Ve ben hep bu yoldan gidip geliyorum. Ah! diyorum. Ah! Su taşımak konusunda yetersiz olduğunu biliyorsun. Lakin
akıttığın suyla dünyamı güzelleştirdiğini hiç mi fark etmiyorsun? diyorumm... Ve işte rüyamın tam bu karesinde uyanıyorum. Tüh!