Gökyüzünde yıldızlar var, sayısız,
Ilık mı ılık bir gecenin içinde yürüyorum.
İnsan ayağı değmemiş gibi bir yokuştan tırmanıp,
eski püskü, boğum boğum bir kuyudan su çekiyorum.
Yüreğimin ateşini söndürmek için olabilir mi?
İnanın bilmiyorum.
Kuyudan çıkardığım kovayı
Kuyudan çıkardığım kovayı
Ansızın başıma dikiyorum.
Ahh!
Ahh!
Nasıl anlatsam?
Sanki kuyunun yakınında ıhlamurla incir ağacı varmış,
Sanki ıhlamurla incirin kokusu dip bucak tüm kuyuyu sarmış.
Hani kovayı başıma dikip ansızın su içmeye başlıyorum ya...
Hah işte...
Sudaki ıhlamurla incirin kokusu ilk yudumda aklımı alıveriyor.
Yudum yudum asla değil...
Yudum yudum asla değil...
Nasıl biliyor musunuz?
Rüyamda...
Lıkır lıkır... Kana kana... su içiyorum.
Gerçekteeen!
Rüyamda...
Lıkır lıkır... Kana kana... su içiyorum.
Gerçekteeen!