Black Mirror, bir İngiliz TV dizisi. Bu hafta her bölümünü şaşkınlıkla seyrettim. Çok az bölümü kaldı. Bu akşam bitireceğim.
Ellerimi kullanarak neler yapabilirim derken, resim yapmaya niyetlendim. Renkli kalemler aldım. Peki ne çizecektim? Bencileyin birinin aklına Leonardo da Vinci gelecek değil ya, Tim Burton geldi tabii. Voodoo Girl'ü çizmeye başladım. Çizmek şahaneymiş. Tüm acemiliğimle devam edeceğim.
Defterleri çok severim. Gittiğim her yerden defter almaya heves ederim. Peki, bu kez defterimi kendim yapsam dedim. Defter yapmayı gerçekten denedim. İşte bu ilki. Yaptıkça güzelleştireceğim.
Yıl sonu. İşim açısından en debdebeli aylar. Kimi günler çok yoruldum. Yoruldukca kendimi sinemaya attım. Her biri ilaç gibi geldi. İyi ki sinema var.
Bu hafta sayfalarında dolandığım kitaplar, Gündüz Vassaf'ın Boğaziçi'nde Balık, Levent Cantek'in yazdığı Berat Pekmezci'nin çizdiği Uzak Şehir, Murathan Mungan'ın Hayat Atölyesi. Uzak Şehir'i bir solukta bitirdim. Boğaziçi'nde Balık ve Hayat Atölyesi'nin sokaklarında gezindim.
Bu hafta Yann Tiersen'in Porz Goret'ini sürekli dinledim. Kesinlikle şifalı bir müzik.
Bu hafta Yann Tiersen'in Porz Goret'ini sürekli dinledim. Kesinlikle şifalı bir müzik.