Bugün akşam üzeri, iş dönüşüydü ki arabanın direksiyonunu Ketence'ye kır evine doğru kırdım. Yaz bitti. Eşyalarımı toplayacağım. En başta kitaplarım tabii.. Tabii ki kitaplar… Bütün yaz bana arkadaşlık eden dostlar. Kimini bırakacağım burada kalsınlar, önümüzdeki yaza kadar. Zaten dayanamam ki arada gelir koklarım kır evini… Bakarım her şey yolunda mı değil mi? Bazı kitaplarım ise alışıklar… Ben nereye onlar oraya taşınacaklar.
29 Eylül 2009 Salı
Kır Evine Veda
Bugün akşam üzeri, iş dönüşüydü ki arabanın direksiyonunu Ketence'ye kır evine doğru kırdım. Yaz bitti. Eşyalarımı toplayacağım. En başta kitaplarım tabii.. Tabii ki kitaplar… Bütün yaz bana arkadaşlık eden dostlar. Kimini bırakacağım burada kalsınlar, önümüzdeki yaza kadar. Zaten dayanamam ki arada gelir koklarım kır evini… Bakarım her şey yolunda mı değil mi? Bazı kitaplarım ise alışıklar… Ben nereye onlar oraya taşınacaklar.
15 Eylül 2009 Salı
Kitap Hastaligi Diye Bir sey Duymus Muydun?
Peki hic kitap krizim tuttugunda rastgelmis miydin bana? Eger kafama bir kitap taktiysam hic usenmem kitapci kitapci dolanirim. Eger bulamazsam ama kitap krizim tutar iste. Cildiririm adeta. Hele pazar gunune denk gelmissem. Bizim sehirdeki kitapcilar kapalidir. Nasil hayiflanirim nobetci kitapci neden yok diye. Bazen hizimi alamam da Istanbul'a giderim biliyor musun? Boyle abartma huyum vardir iste. Bu yastan sonra degisemeyecegime gore... Ne tapabilirim ki? Kitap hastaligi mi bu durumum sence? Kitap! Keske kitap kati halden sivi hale gecirilebilse de siringa ile damar yoluyla gonderebilsem taa taaa kalbime... Tabi ki ilac niyetine!
11 Eylül 2009 Cuma
Bayıldım Bu Davetiyeye!
Günseli'nin bloguna bakmanızı tavsiye ederim. http://gunselitoker.blogspot.com/
10 Eylül 2009 Perşembe
İkinci Körlük Diye Bir Şey Duymuş Muydun?
Bir önceki yazımda doğuştan görme duyusu olamayan kişiler, normal hayatlarında göremedikleri için rüyalarını da göremiyorlarmış da rüyalarını hissedebiliyorlarmış diye yazmıştım ya, bu körlüğün bir çeşidiyle ilgili. Yani doğuştan itibaren kör olanların rüyaları böyle. Bir de “İkinci Körlük” diye bir durum varmış. Nasıl bir şey biliyor musun? Önceden görüp sonradan kör olanlar, eskisi gibi rüya görmeye devam ediyorlarmış. Annesi, sevgilisi, doğa, renkler yani gördüğü zamanlarda hafızasında kalan her şeyi rüyalarında görebiliyorlarmış. Bu nedenle de geceyi iple çekiyorlarmış. Rüyalarında bari görebildiklerden fazlasıyla mutluluk duyuyorlarmış. Ancak tıp da nedeni çözememiş, gün geliyor rüya göremez oluyorlarmış. Rüyalar körleri yavaş yavaş terk ediyorlarmış. Her sabah daha yıkık ve karamsar uyanıyorlarmış bu durumda tabii. Körlükten önce hafızalarında saklanan bütün görüntüler, teker teker siliniyormuş çünkü. Ne sevgili, ne uçsuz bucaksız deniz, ne mehtaplı gece, ne o masmavi gökyüzü ne de renklerin tümü ... Zifiri oluyormuş her şey. Rüyalarda da ebedi karanlık durumu yani. İşte bunun adına “İkinci Körlük” deniyormuş. Ne desem ki şimdi?
Buraya kadar üzücü ama bu konularda okudukça hoş gelişmeler tespit ettim. Bak şimdi… İkinci körlüğün ıstırabını dindirmek için şöyle bir çözüm bulmaya çalışmışlar. Sonradan kör olan kişileri, daha yeni kör olduklarında rüya görebiliyor ya, bu rüyalarını her sabah görmeyen kişilere anlatmalarını istemişler.. Bir nevi rüya anlatma terapisi yani. Körler ikinci körlüklerini yaşamadan önce sık sık rüya görmeye, ne gördüklerini hatırlamaya, anlatmaya, hatta dikkatini çekerim istediği rüyayı görmeye özellikle teşvik edilmişler. Sen istediğin rüyayı görebilir misin mesela? İkinci körlük yaşamamak için, rüyalarındaki görüntüler gitmesin diye her sabah rüyalarını iştahla anlatmaya devam etmişler. Böylelikle anlattıkça gelişiyormuş rüyaları. Kokular, sesler ve lezzetler de dahil oluyormuş bu rüyalara hatta. Görmedikleri için diğer duyuları daha da gelişiyormuş. Görüntüler hafızalarından silinmemeye başlıyormuş.Harika bir şey bu! Doğuştan kör olanlar da bu rüyaları dinledikçe büyük bir haz duyuyor, rüya göremeseler de onların da rüyalarındaki hisler çeşitleniyormuş böylece… Keşke bu uygulamalar memleketimizde de yapılabilse. Mesela aynı şehirde yaşayan görme özürlüler arasında yapılamaz mı acaba böyle bir rüya anlatma terapisi? Ne şahane olur öyle değil mi?
Doğuştan Kör Biri Rüya Görür Mü?
5 Eylül 2009 Cumartesi
Hatasız Kul Olmaz, Hatamla Sev Beni!..
Sokrates. M.Ö 470 ile M.Ö 399 arasında tam 71 yıl yaşamış. Yunan Felsefesinin kurucusu, Antik Yunan filozofu. O kadar yoksulmuş ki, arkadaşlarından, komşularından hep borç alırmış. Atina kanunlarına karşı gelip ölüme mahkum edildiğinde, baldıranotu şerbeti içirmişler. Zehir tam kanına karışırken birden aklına gelmiş yanındakine " Askleipos'a bir horoz borcum var, sakın unutmayın, hemen ödeyin." demiş.
4 Eylül 2009 Cuma
Bebe Karpuz İşte Böyle Büyüdü...
3 Eylül 2009 Perşembe
Mola Veriyorum!
Hayret Etmek!..
1 Eylül 2009 Salı
Merhamet ve Paylaşma Duygularımızı Kışkırtmak Lazım..
Bizim dönemin terbiyesinde başkalarının yanında yemek, yiyemeyecek olanları özendirmek ve imrendirmek ayıptı. Günahtı hatta. Sokakta yemek hiç uygun görülmezdi. Elinde çikolata ya da muz yiyeceksin mesela, yanındaki çocuğun ya gözü kalırsa, bu hiç doğru bir şey değildi. Ya yiyeceğini paylaşacaktın, ucundan azıcık verecektin arkadaşına ya da tek başına yiyecektin. Böyleydi bizim zamanımızın terbiyesi. Mühim mesele aslında çok mühim de, zamanımızda çok dikkat edilmiyor sanırım bu durumlara.
"Koca Bir Yaz Geçirdim, Şimdi Yorgunum Biraz"
Oktay Rıfat “Tecelli” adlı şiiri ile hayatını bak nasıl tatlı tatlı anlatmaktadır:
“Nedir bu benim çilem / Hesap bilmem / Muhasebede memurum / En sevdiğim yemek imam bayıldı / Dokunur / Bir kız tanırım çilli / Ben onu severim / O beni sevmez”
İçinde İstanbul olur da hayran olunmaz mı o şiire… Oktay Rıfat’ın şiirinin adı da "Hayranlık"… Hayret!...
Şair’in bu şiirinin adı "Son Söz" olsa da son vermeyeceğim bir şiir daha yazacağım. Şimdi okuyalım insana yaşam şevki veren bu şiirini de:
Oktay Rıfat “Koca bir yaz geçirdim / şimdi yorgunum biraz.” Demişti ya yazımın başında.. Adı "Ayna" olsa da yaz mevsimi hakkında yazdıklarını aynadan izlemeye ne dersin? Yaz böyle uyutur dünyayı işte. Ne yani sen Şair'den daha mı iyi bileceksin?
Yaz Bitti! Artık Sonbahardır!
(1.fotograf- Numan Serteli Fotoğraf Arşivinden alınmıştır.)