Kasım'ın 28'inde Vüs'at O. Bener'in sempozyumuna gitme hayalim var ya... Kitaplarını elden geçirmek, Vüs'at O. Bener'in öykülerini tekrar okumak istiyorum. Kitaplıktaki kitaplar nasıl karışmış gene anlatamam. Feci! İyi ama bendeki tüm Vüsat O. Bener'e ait kitapları bulmalıydım. Hey, birini buldum işte. Dost-Yaşamasız kitabın adı. Birr... Sonra bir kitap daha geçti elime... Kitabın kabına baktım. Yazarı kim ? Semih Gümüş. Kitabın kabında fotoğrafı da var. Tanıdım. Bu yıl İstanbul Modern'deki Sözünü Sakınmadan adlı yazar dinletilerine gittiğimde, yazarlara soru soran iki kişi vardı. Biri bu fotoğraftaki kişiydi. Ben hep yazarlara odaklandığım için, yazarlara soru soran kişileri dinlemişim ama anlaşılan kim olduklarına hiç dikkat etmemişim. Böyleyim işte. Sadece görmek istediklerimi görürüm. Ne fena bu vaziyetim! Meğer Semih Gümüş memleketimin edebiyat eleştirmenlerinden biriymiş. Üstelik Vüs'at O Bener için Kara Anlatı Yazarı diye bir eleştiri kitabı yazmış, iyi mi? Ve 2000 yılında ben bu kitabı almış okumuşum. Gene görmek istediğime odaklandığım için Semih Gümüş'ü görnenişim. Of, feciyim!
Oysa edebiyatla ilgili eleştiri yazılarını, eleştiri kitaplarını çok önemsiyor ve okumayı çok seviyorum. Vüs'at O. Bener çok özel bir yazar. Öykülerinin çok özel anlatımı, kendine has tuhaf bir tadı var. Mesela Bay Muannit Sahtegi'nin Notları... Ben bu cılız edebiyat bilgimle Bay Muannit Sahtegi'yi nasıl tam manasıyla anlayabilirdim ki? Avukattır derdim belki. Uyumsuz, geçimsiz, yalnız bir adamdır derdim. Fatoş adında evlatlık bir kızı vardır. Yazarın anlattığına göre kızın yeşille elâ karışımı, koskocaman, hüzne batık, nemli gözleri vardır. Fatoş'un ağladığı zamanki gözlerine babacığı hastadır diye anlatmaya devam ederdim. Hikayenin kahramanı "Hep ters, yanlış, akla ziyan işler becerdiğime göre adım neden doğru olacakmış ki" der demesine ama... Yazar neden böyle tuhaf bir isim bulmuştur kahramanına? Mesela işte bunu kolay kolay çözemezdim. Bay Muannit Sahtegi... Bir yazar kahramanına neden böyle bir isim verirdi ki? Kendi adı da değişik tabii... Vüs'at O. Bener... Belki o vakitler yazarın kendi adının tuhaflığı sebebindendir diye düşünmüş olabilirim. Kimbilir? Sahiden çok merak ettiğimi iyice hatırlıyorum. Eleştiri kitaplarının okur için çok mühim, çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu kitaplar okura bamabaşka, yepisyeni dünyalar açıyorlar. Mesela Semih Gümüş'ün bu eleştiri kitabında, Kişi Adlarının Gizleri adlı bir bölüm vardır. Semih Gümüş altı sayfayı bu konuya ayırmıştır. Kafka'nın, Thomas Mann'ın, James Joyce'un ya da Faulkner'in romanlarındaki adları seçerken belirli bir amaçları olduğunu bu kitaptan öğrenmiştim. O tarihte Semih Gümüş'ün bu eleştiri kitabını okumasaydım, belki daha sonra okuduğum kitaplardaki isimlere şimdiki gibi farklı gözle dikkat etmeyecektim. Adalaet Ağaoğlu Ölmeye Yatmak adlı kitabındaki kadın kahramanın adını neden Aysel koymuş gene bu kitaptan öğrenmiştim. Hoş değil mi?
Muannit Arapçada inatçı, dikbaşlı demekmiş. Sahtegi ise Farsçada sahtelik, yalan anlamına gelirmiş. Demek ki yazar "ikiyüzlü inatçı" anlamı çıkarabileceğimiz bir ismi kahramanına vermekle, okurla öykü kahramanı arasına bir mesafe koyuyor. Okur daha okumanın başında tuhaf bir kahramanın hikayesini okuyacağını anlıyor. Aslında ben bu yazıda Vüs'at O. Bener'in bu hikayesiyle ilgili yazı yazmak niyetinde değildim. Konuyu dağıttığımı, hatta fazlasıyla uzattığımı şimdi farkettim. Ben şunu söylemek istiyorum. Edebiyat eleştiri kitaplarını alıp okumayı seviyorum. Ama kim yazmış bu eleştirileri diye hiç dikkat etmiyorum. Üstelik kaç tane edebiyat eleştiri kitabı var ki bizim memlekette? O nedenle inan bana, Vüs'at O. Bener hakkındaki bu eleştiri kitabını okuduğum halde, Semih Gümüş'ü tanıyamadığım, kim olduğunu bilmediğim için kendime gülüyorum.
Oysa edebiyatla ilgili eleştiri yazılarını, eleştiri kitaplarını çok önemsiyor ve okumayı çok seviyorum. Vüs'at O. Bener çok özel bir yazar. Öykülerinin çok özel anlatımı, kendine has tuhaf bir tadı var. Mesela Bay Muannit Sahtegi'nin Notları... Ben bu cılız edebiyat bilgimle Bay Muannit Sahtegi'yi nasıl tam manasıyla anlayabilirdim ki? Avukattır derdim belki. Uyumsuz, geçimsiz, yalnız bir adamdır derdim. Fatoş adında evlatlık bir kızı vardır. Yazarın anlattığına göre kızın yeşille elâ karışımı, koskocaman, hüzne batık, nemli gözleri vardır. Fatoş'un ağladığı zamanki gözlerine babacığı hastadır diye anlatmaya devam ederdim. Hikayenin kahramanı "Hep ters, yanlış, akla ziyan işler becerdiğime göre adım neden doğru olacakmış ki" der demesine ama... Yazar neden böyle tuhaf bir isim bulmuştur kahramanına? Mesela işte bunu kolay kolay çözemezdim. Bay Muannit Sahtegi... Bir yazar kahramanına neden böyle bir isim verirdi ki? Kendi adı da değişik tabii... Vüs'at O. Bener... Belki o vakitler yazarın kendi adının tuhaflığı sebebindendir diye düşünmüş olabilirim. Kimbilir? Sahiden çok merak ettiğimi iyice hatırlıyorum. Eleştiri kitaplarının okur için çok mühim, çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu kitaplar okura bamabaşka, yepisyeni dünyalar açıyorlar. Mesela Semih Gümüş'ün bu eleştiri kitabında, Kişi Adlarının Gizleri adlı bir bölüm vardır. Semih Gümüş altı sayfayı bu konuya ayırmıştır. Kafka'nın, Thomas Mann'ın, James Joyce'un ya da Faulkner'in romanlarındaki adları seçerken belirli bir amaçları olduğunu bu kitaptan öğrenmiştim. O tarihte Semih Gümüş'ün bu eleştiri kitabını okumasaydım, belki daha sonra okuduğum kitaplardaki isimlere şimdiki gibi farklı gözle dikkat etmeyecektim. Adalaet Ağaoğlu Ölmeye Yatmak adlı kitabındaki kadın kahramanın adını neden Aysel koymuş gene bu kitaptan öğrenmiştim. Hoş değil mi?
Muannit Arapçada inatçı, dikbaşlı demekmiş. Sahtegi ise Farsçada sahtelik, yalan anlamına gelirmiş. Demek ki yazar "ikiyüzlü inatçı" anlamı çıkarabileceğimiz bir ismi kahramanına vermekle, okurla öykü kahramanı arasına bir mesafe koyuyor. Okur daha okumanın başında tuhaf bir kahramanın hikayesini okuyacağını anlıyor. Aslında ben bu yazıda Vüs'at O. Bener'in bu hikayesiyle ilgili yazı yazmak niyetinde değildim. Konuyu dağıttığımı, hatta fazlasıyla uzattığımı şimdi farkettim. Ben şunu söylemek istiyorum. Edebiyat eleştiri kitaplarını alıp okumayı seviyorum. Ama kim yazmış bu eleştirileri diye hiç dikkat etmiyorum. Üstelik kaç tane edebiyat eleştiri kitabı var ki bizim memlekette? O nedenle inan bana, Vüs'at O. Bener hakkındaki bu eleştiri kitabını okuduğum halde, Semih Gümüş'ü tanıyamadığım, kim olduğunu bilmediğim için kendime gülüyorum.
Vüs'at O. Bener Sempozyumu'nu düzenledikleri, sadece öğrenci, akademisyen değil okurları da bu sempozyuma davet ettikleri için Yeditepe Üniversitesi yetkililerine çok teşekkür ediyorum. Daha sempozyum afişiyle öğretici olmaya başladıklarını bilmelerini isterim. Kısmet olur dinleyici olabilirsem, ne kadar zenginleşeceğimi hayal edebiliyorum. Hayali bile güzel! Bi dakika... İstanbul Modern'deki yazar dinletilerinde misafir yazarın yanında iki kişi soru soruyordu ya... Birisi Semih Gümüş'se... Hımm... Acaba diğeri kimdi? Şimdi düşündüm. Hatırlamıyorum. Hiç dikkat etmemişim. Of, kedimi eleştiriyorum işte. Tamam, sen söyleme. Biliyorum. Feci biriyim!