17 Ekim 2011 Pazartesi

Trene Binip Gideceğim İşte!.. İyi de Nereye?



Nasıl anlatsam bilmiyorum? Bak şimdi... Kaç zamandır niyetlendim ya.. Neye mi? Trenle yolculuğa tabii.. Nasıl heves ediyorum anlatamam... Of! Yok artık dayanamayacağım… Tak etti canıma... Tamam.. Çantamı takacağım sırtıma… Trenle seyahate çıkacağım mutlaka… Evet… Evet… Çıkacağım… Hem de tek başıma… Fazla eşya almayacağım yanıma. Kitapsız olmaz ama.. Bu kez cimri olmayacağım kitap konusunda… Okuduğum kitabı, oturduğum koltuğa bırakacağım. Hatta içine bir not bırakacağım… “Ben okudum. Çok sevdim. Okumanızı tavsiye ederim.” diyeceğim mesela… Ne dersin? Şahane bir hayal değil mi bu? Peki nereye mi gideceğim? Tren istasyonuna gideceğim. O sırada gelen tren nereye gidiyorsa oraya gideceğim. Mesela çok uzaktaki ıssız bir kasabaya…


Eyvah.. Ben böyle hayal kepenklerimi açarsam gene sonuna kadar, trenle seyahat etmek niyetiyle gidersem bir kasabaya… Ya Anayurt Oteli gibi bir otele denk gelirsem? Hatırlasana Yusuf Atılgan’ın Anayurt Oteli adlı kitabından sinemaya uyarlanan, Ömer Kavur’un yönettiği aynı isimli filmi… Amaaann, Allah Korusun!.. Ya karşıma bu filmde Macit Koper’in canlandırdığı Zebercet adlı karakter gibi biri çıkarsa? Hani anne babası ölmüştür de Zebercet’in, otele çevrilmiş eski bir konakta neredeyse hiç çıkmadan günlerini geçirmektedir. Sadece otele günübirlik gidip gelenler vardır. Bir de uzun kalan bir yaşlı müşteri ile otel hizmetçisi o kadar. Galiba konusu böyle bir şeydi... Hani günübirlik otelde kalan bir kadının ardından, kadının her an tekrar geri döneceğini ümit eder. Of!.. Ne güzel trenle seyahat edeceğim derken, şimdi Anayurt Oteli nerden aklıma geldi birden? Hele Zebercet gibi bir otel işletmecisi... Hımm… Ece Temelkuran’ın Kasaba Otelleri adlı bir yazısı vardır. Okumuş muydun bilmem? Belki de hep oradan gitmek istemiş, gitmeyi beceremeyince de bari gidenlere tanıklık edeyim diyenlerin kasaba otellerini işlettiğini söyler. Hayata küsmüş insanlardır belki. Çünkü konukları hep kazara, hep mecburiyettendir ya... Hep şüpheci ve sinirli olmaları da belki de bu yüzdendir kasaba oteli sahiplerinin der. Büyük, lüks oteller insanı şımartır, mühim bir şahsiyet olduğunuzu tekrar edip durur mütemadiyen. Oysa kasaba otelleri yüz vermez insana. Ne kadarsan o kadar. O nedenle kendini pek önemsemeyenlerin merakı kasaba otelleridir der Ece Temelkuran.


Severim ben kasaba otellerini ve kalacaksam eğer bir kasaba otelinde kalırım her şeye rağmen. Günübirlik bir müşteri olurum… Arkamdan neler olur biter bilemem... Kim bilir? Ben yola devam ederim...Yeni bir kasabaya giderim belki. Öyle bir yer ki, oraya varınca karların yolu kapatacağı tepe bir kasaba olabilir sözgelimi… Off! Bu kez Kubrick’in, Stephen King’in romanından uyarladığı Cinnet adlı film aklıma geldi iyi mi? Hani Jack, eşi ve oğlu ile birlikte bir dağ otelinin kış bakıcısı olamayı kabul eder. Otelde bazı kötü ruhların varlığını hissetmeye başlar. Yooo…. Hiç anlatmayayım korku filmlerinin baş yapıtı sayılan bu filmi... Yooo... Ama... Ya yolum böyle bir otele düşerse? Yok artık… Nedir bu? Nerden geldim ben bu dağ kasabasındaki otele Allahaşkına? Ne güzel atmıştım çantamı sırtıma.. Çıkacaktım trenle yola… Olmaz ama… Yoo.. Şimdi akşam akşam böyle hayaller kuruyorum ya... Sabah trenle yolculuğu düşünmeliyim.. Aydınlık hayaller kurmalıyım. Hımm.. Sabah ola hayrolaaa!!!
30.01.2011

10 yorum:

  1. bu dediğini ben yaptım bu ay. Elime sadece bir kitap alıp 28 saat doğuya gittim ıstanbuldan. Bence fotoğraf makineni yanina al çünkü göreceğin yerleri ben sana anlatamam.

    YanıtlaSil
  2. İmdi, Ömer Kavur'un Anayurt Oteli filmi denildiğinde aklıma hep, arkasından çektiği Geceyolcuları gelir. Hayatımı söndürmüştü.:) Avram, Avram olalı böyle işkence görmedi. Ömer KAvur'un neredeyse, sinema hayatını bitiyordu. O kadar kötüydü.:) Her anımsadığımda titrerim ama filmin kötülüğünden değil.
    Yusuf Atılgan üzerine, Sabitfikir'in bu ayki sayısında bir inceleme yazısı var, tavsiye ederim. RAdikal Kitapta mıydı yoksa.. Unuttum iyi mi..Sen ikisine de bak bence.:))

    YanıtlaSil
  3. Şu nostaljiye turp sıkmak gibi olmasın ama gayet global bir şekilde uçağa atlayıp Şikago'ya git bence :)

    YanıtlaSil
  4. Selam Fd, ne güzel yapmışsınız:) Keşke bloğunuza yazsaydınız.. Yazdınız mı yoksa? Bakayım...

    YanıtlaSil
  5. Hımm.. Olmaz Doktor, benim trenle gezesim var:)

    YanıtlaSil
  6. Tren yolculukları güzelolur. özellikle de yataklı bölümde seyahat ediyorsan, biraz restoran da oturup etrafı izler, biraz muhabbet edersin. Sonra odana çekli rkitabını eline alır kah okur kah seyreder hayallere dalarsın. Sabah uyandığınd abaşka şehire yaklaşmışsındır bile.

    YanıtlaSil
  7. trende inip zebercet gibi bir adamın işlettiği küçük bir otele gitsek.( yavaş yavaş korku filmine dönüşüyor hayalim) j.nicholson gibi bir de otel sakini...ooo iyice karıştı durum :)

    YanıtlaSil
  8. Vladimir, tren yolculukları güzel olmalı diye hayal ediyorum. Gerçekleşsem bu hayali, hayal etmek kadar güzel olmayacak belki. Bilmiyorum.

    Ben trenle seyahat etmeyi hayal etmeyi çok seviyorum:)

    YanıtlaSil
  9. Buket, Zebercet ibret bir adam. Yusuf Atılgan olağanüstü yazmış, Macit Koper şahane oynamış.
    Gerçekten böyle biri varsa eğer... Olsun... Biz bırakırız onu kasaba otelinde yolumuza devam ederiz.
    Arkamızdan neler olur biter... Boşverrr:)

    Hımm.. Shining ise... Ovvv! Ne desem:))

    YanıtlaSil