Tolstoy'un bin sayfalık Anna Karenina'sı, adeta üzerimden tren geçmiş gibi bir his bırakınca... "Bekleme yapmayın! Aşk'ını alan acı'ya doğru ilerlesin" deyiverdim.. Bir süre Tolstoy evreninde gezinmeye karar verdim. Marş marş!.. İvan İlyiç'in Ölümü'ne doğru ilerledim.
Tolstoy'un ikinci kitabını okuyorum...
İncecik bir novella bu kitap. Hay canına sayın seyirciler. Okudukça... Okudukça... Hop dedik, abicim!.. Şimdi... Heyecan içinde, yüzüm allak bullak olmuş, gözlerim yaşlarla dolu hayatımı mı sorgulayacağım yani? Yapma bunu bana Tolstoy, diyorum. Hemen üçleme kelimelerinin peşine düşüp, ilgimi dağıtıyorum. Aaa! Buluyorum... Bu kitabında da çook var. Hatta dörtleme bile var... Tolstoy'a bayılıyorum:)
İncecik bir novella bu kitap. Hay canına sayın seyirciler. Okudukça... Okudukça... Hop dedik, abicim!.. Şimdi... Heyecan içinde, yüzüm allak bullak olmuş, gözlerim yaşlarla dolu hayatımı mı sorgulayacağım yani? Yapma bunu bana Tolstoy, diyorum. Hemen üçleme kelimelerinin peşine düşüp, ilgimi dağıtıyorum. Aaa! Buluyorum... Bu kitabında da çook var. Hatta dörtleme bile var... Tolstoy'a bayılıyorum:)
- Kasvetli, kararlı ve neredeyse öfkeli bir ifadesi vardı.
- Akıllı, canlı, kibar bir adamdı.
- Yetenekli, neşeli,iyi huylu ve sosyal biriydi.
- Fedorovna, çevresindeki en çekici, en zeki ve en akıllı kızdı.
- ... son derece tatlı, güzel ve düzgün kızdı.
- ...evliliğin kolay, hoş ve neşeli hayatını engellemek bir yana...
- ... eski neşeli, kolay ve edepli haline geri döneceğini düşünmeye başladı.
- ... evin son derece zarif, şık ve kibar bir görünüm alacağı....
- Bu işi zahmetsizce, hoşnutlukla, layığıyla ve bir sanatçı ustalığıyla yerine getirirdi.
- ailesinin kurduğu rahat; keyifli ve doğru hayatı bozmaya başladı.
-Özellikle de neşesi, canlılığı ve maharetleriyle.....
- Sonra ansızın o eski, tanıdık, inatçı ağrıyı hissetti.
- ... genç, iyilik dolu ve basit yüzünü....
- .. bu işi kolayca, gönüllü olarak, zorlanmadan....
- Diğer insanların sağlığı, gücü ve canlılığı canını sıksa da...
- İçini çiğneyen, ona eziyet eden ve bir an olsun durmak bilmeyen ağrıları...
- Hep acı, hep çaresizlik, hep aynı şey...
- Zinde, sağlıklı, dolgun ve neşeliydi...
-Sanki o ve ağrısı dar, derin ve karanlık bir çuvala sokulmaya çalışılıyor..
-Çaresizliğine, yalnızlığına, insanın ve Tanrı'nın zalimliğine, Tanrı'nın yokluğuna
ağlıyordu.
ağlıyordu.
- ... saçma, değersiz, çirkin bir hal almıştı.
- Umutsuzluk ve anlaşılmayan, berbat ölümün bekleyişiyle....
- ... hayatının ne kadar düzenli, saygın ve meşru olduğunu hatırladı.
NOT- Başlık kitaptan. S. 74