Ne çok olmuş yazmayalı...
Hayatın hayhuyu içinde az önce pintiricik boşluk buldum. Zira ha babam de babam çalışıyorum. Korona günleri işimin en debdebeli dönemine denk geldi iyi mi?
Şimdilik ofisin kapısına kilit vurduk. Bildiğiniz gibi hepimiz evlerimizden çalışıyoruz. Kendi adıma mesudum. Tuhaf şey. Ekmek yapmadım. Kitap okuyayım, film seyredeyim diye gayrette olmadım. Mütemadiyen işimle, hayatla, gelecekle ilgili planlar yapmaktayım. Savaşta tabanları yağlayan değil, kara günleri kahraman omuzlarında taşıyarak ak günlere erdirecek bir komutan edasındayım. Bir görseniz beni... Acınacak durumdayım.
İşte az önce silkelenip kendime geldim. Derhal, Hayal Kahvem'e bir şeyler yazmaya niyetlendim.
Yazamadım. Resmen yazma kaslarım paslanmış. Öyylece kalakaldım. Durdum. Bekledim.
Haybeye demiyorlar, yaz, her gün yaz, iş edin yaz, ne istersen yaz, üç cümle olsa bile yaz, yeter ki yaz, diye. Niye? Eğer her gün yazmayıp pratikliğini kaybedersen, yazmaya niyetlenince oturduğun yerden ekrana benim gibi aval aval bakarsın işte böyle. İbret olsun vaziyetim herkese.
Tabiyatım gereği canım sıkıldı. Ağlamama ramak kalmıştı. Başımı sağa çevirdim. Kitaplarım. Gözüme ilk çarpan kitaba baktım. Olduğu yerden çektim çıkardım. Murat Menteş'in romanı... Ruhi Mücerret. Tamam işte. Ne güzel.
Elimde evirdim, çevirdim. Kitabın kapağını hareket ettirdikçe bir Cüneyt Arkın görüntüsü çıkıyor, bir Orhan Gencebay. Ne yapsaydım yani? Elbette kitap falı baktım. Gözlerimi kapadım. Bir sayfayı araladım. İşte buyrunuz. Kitap falımdan nasibimi aldım:
"100 yıllık plan yapabilirsin, fakat bir saniye sonrasını bilemezsin" (Sufi Mottosu).
Bu da bana kapak olsun. Yine, yeni yeniden yazmam şart olsun.
Sufi Mottosu var ya, resmen karnıma yediğim uçan tekme! Ahhhh:)
Hoşgeldin :)
YanıtlaSilbu gerçekten bana iyi geldi . Sabahtan beri geleceğe dair yapmadığım plan kalmadı herhalde :)
"100 yıllık plan yapabilirsin, fakat bir saniye sonrasını bilemezsin" (Sufi Mottosu).
Plan yapmak, geleceği bilmek değilse fazlasıdır, yani bildirmek.
YanıtlaSil