2 Ekim 2011 Pazar

Kitapçıda Gizli Kitap Okuma Oyunum - Çin İşkencesi

Öykü sever biri olarak memleketim yazarlarından Ahmet Ümit’in Şeytan Ayrıntıda Gizlidir adlı polisiye öyküler içeren  kitabını okumadan elbet duramazdım. Kitapçıda elime almıştım. Öncelikle kitabın kabına bayılmıştım. Doğruya doğru. Ne yapabilirim? Kabı  özenle hazırlanmış kitapları seviyorum. İnsan suretleri gibi cezbediyorlar beni. Hele bazı kitap kaplarını seyretmeye doyamıyorum. Gerçekten. Neyse. Ben Ahmet Ümit’in ilk kez  Beyoğlu Rapsodisi adlı kitabını okumuştum. Çok beğenmiştim. Şimdi düşündüm. Neden diğer kitaplarını okumadım acaba? Üstelik bir kaç kitabını almışım. Baktım. Duruyorlar kitaplığın yanındaki masada. İnan cevabını bulamadım. Bu kitabını ise… Şeyy… Bu kitabını o vakitler satın almamıştım. Tamam. İtiraf ediyorum. Bu kitabındaki öyküleri hep kitapçıda okudum. Biliyorsun, var işte benim böyle kendi kendime oynadığım oyunlarım. Bir kitap belliyorum. Seçtiğim kitap illa ki öykü ya da deneme kitabı oluyor. Böylelikle kitapçıya her gittiğimde bir-iki öykü ya da bölüm okuyabiliyorum. Ne yapabilirim?  “Kitapçıda gizli kitap okuma oyunu” oynamak ne yalan söyleyeyim çok hoşuma gidiyor. Her seferinde aynı kitapçı olmuyor tabii. Hangi kitapçıya denk gelirsem orada okumaya devam ediyorum. Bak şimdi. Kitapçıya giriyorum. Misal Ahmet Ümit’in Şeytan Ayrıntıda Gizlidir kitabına mı başlamıştım. Hemen ilgili reyondan bu kitabı buluyorum. Elime alıyorum. İlla kaldığım bölümden başlamam da şart değil. Öykü kitabı ya. Mesela Şeytan Ayrıntıda Gizlidir’de on sekiz öykü var. Gözüme kestirdiğim bir öyküsünü ayaküstü okuyorum. Bu durum beni bir  süre koparıyor ortamdan. Usulca kitabın derinliklerine dalıyorum.Yazarlar affetsin beni. Ben bunu hep yapıyorum. Kimden öğrendiğimi yazmayayım burada. Kendisi de bir yazardır zira.


Geçenlerde gene kitapçıda bu öykü kitabını buldum. Yerinden aldım. Şööylee kitabın sayfalarını dalgalandırdım. Ayaktaydım. Gizlice  etrafıma bakındım. Omzumu yanlamasına duvara dayadım. Hımm. Şu öykünün adı ilgimi çekti. “Çin İşkencesi” Okumaya başladım. Anlatacağım. Bak şimdi… Öykü bu ya… Robert Kolej’den sonra Boğaziçi Üniversitesi’ni bitirmiş sonra da Yale’de üçer yıl master yapmış üç eski arkadaştan ikisi öldürülmüş ve biri komadadır. Komiser Nevzat yardımcısı Ali’yle birlikte  iz üstünde katili bulmaya çalışmaktadır. Yaptıkları araştırmada eğitimleri bittikten sonra, üç gencin bir yere girip çalışmadıklarını, kendilerine bir  sosyal laboratuar kurduklarını öğreniyorlar. Bu sosyal laboratuarda Sezar’dan Hitler’e, Lenin’den Churchill’e, Greta Garbo’dan Madonna’ya dünyanın gelmiş geçmiş liderlerinin, başarılı insanlarının yaşam öykülerini okuyup, ülkemizin kötü talihini nasıl değiştirebilecekleri konusunda araştırma yapmışlar. Öyküdeki iyi eğitimli bu üç genç, yaptıkları araştırma sonucunda artık kitleleri büyük liderlerin değil, ünlü şarkıcıların, futbolcuların, yardımsever iş adamlarının daha fazla etkilediğini anlamışlar. Öyleyse böyle  bazı şöhretli kişiler eğitimden geçirilirse, hem ülkemizin  kalkınması hem de dünyada toplumsal ilerleme için kaldıraç görevi görebilir diye düşünüyorlar. Tabii seçilen deneklere bunu kabul ettirmek mümkün olabilir mi? Kim kabul eder öyle değil mi? İlk deneği kaçırıyorlar. Sonra ailesine haber verip merak etmemelerini, bir aya kadar geri döneceğini söylüyorlar. Peki bil bakalım ilk denekleri kim? Şeco. Kim mi Şeco?  Öykü bu. Kurgu tabii. Eski türkücü, yeni arabeskçi, milyonların sevgilisi Şeco…  Konu şu… Bizim üstün eğitimli üç genç anlayacağın kaçırdıkları Şeco’yu eğiterek  üstinsan tiplerinden birini yaratmayı hedefliyorlar.Sonra onunla kitleleri etkileyecekler.


Gerçekten yazarların engin hayallerinin sınırı yok. Çok eğlenceli bir polisiye öykü bu.  Kaçırdıkları Şeco’ya üstinsan olsun diye neler yapıyorlar biliyor musun? Gözleri bağlı klasik müzik dinletiyor eski türkücü yeni arabeskçi Şeco’ya. Liderlik duygusunun pekişmesi için Wagner dinletiyorlar. Tarkovski’nin Ayna adlı filmini, Bergman’ın Yaban Çilekleri’ni izletiyorlar. Kant’ın Mutlak Aklın Eleştirisi’ni okutuyorlar. Mozart dinletiyorlar. Pasolini izletiyorlar. Kafka okutuyorlar. Artık Şeco Machiavelli’nin Prens’ini okumaya başlıyor. Sonra ne mi oluyor? Yok artık. Kusura bakma ama söyleyemem öykünün sonunu. Öykünün adı Çin İşkencesi diyeyim. Artık sonunu sen anla. Şeytan Ayrıntıda Gizlidir’i var ya…  Bence okumalısın mutlaka.
 
19.02.2011

18 yorum:

  1. Ama çok eğlencelidir o. Ayrıca Ahmet Ümit'i de çok severim ben. Şimdiye kadar Sis ve
    Gece,İstanbul Hatırası, Aşk Köpekliktir (ki bu öykü kitabıdır ve 2 günde bitirmiştim)okudum. Üçü de hoş kitaplar. Özellikle Beyoğlu Rapsodisini okumak istiyorum en kısa zamanda. Şeytan Ayrıntıda Gizlidir'i de yazdım listemde. Gerçi tüm Ahmet Ümit kitapları diye bir madde var listemde de neyse. Çok uzun yazdım ya :D

    YanıtlaSil
  2. Ahmet Ümit'in birkaç kitabını okudum..Aslında güzeldi..Fakat hiç görmediğim yazarı televizyonda gördüm..İki kelimeyi bir araya getiremedi ve acayip yordu beni..Antipatik geldi..Sebebi nedir bilmiyorum..Şimdilerde pek kitaplarını okumak istemiyorum..Saçma olabilir aslında bu düşüncem ama öyle..

    YanıtlaSil
  3. Ahmet Ümit'in bir çok kitabını okumuşumdur ben de. İçlerinde en çok Bab-ı Esrar'ı beğenmiştim. Beyoğlu Rapsodisi de en az onun kadar güzeldir. Ama Şeytan Ayrıntıda Gizlidir'i ve son kitabı İstanbul Hatırası'nı henüz okuyamadım. Aklımda ama sıra bir türlü bunlara gelemedi :)

    Kitapçıda gizli kitap okuma oyunu da güzelmiş, ben de mi denesem acaba :DD

    YanıtlaSil
  4. bence de kesinlikle okunması gereken bir kitap...

    YanıtlaSil
  5. aa kitaba göre üstüninsan olmuşum :) şecoya yapılanları yıllardır isteyerek kendime yaptım :)
    Alanında A.Ümit iyi gerçekten ama ben sevmiyorum daha doğrusu polisiye, fantastik,kurgu romanları okumayı yıllar önce bıraktım , artık zevk almıyorum :(

    YanıtlaSil
  6. Yoo, Konuşma Baloncuğu, uzun olmamış ki yorumunuz. Bi solukta okudum:) Ben nedense durdum Ahmet Ümit'in yeni kitaplarına bir türlü el atamadım. Oysa benim kardeş ısrarla İstanbul Hatırası'nı okumamı istiyor. Du bakalım.. Kısmet..

    YanıtlaSil
  7. Mütemadiyen, bu yıl İzmit Kitap Fuarı'na gelmişti Ahmet Ümit. Ve dinlemesi çok zevkliydi. Kimi gün havasında olmayabilir Mütemadiyen. Belki size öyle bir günü denk gelmiştir. Kim bilir:)

    YanıtlaSil
  8. Suskun, Beyoğlu Rapsodisi'ni tek geçerim:) Çok beğenmiştim.

    Hey, kitapçıda gizli kitap okuma oyunu çok zevklidir Suskun. Mutlaka yapın. Ama havasına girip okuyacaksınız. Gizlice, çaktırmadan, sanki yakalanırsanız tutuklanacakmışsınız gibi varsayarak okuyacaksınız. Sonra gene gizlice kitabı yerine koyacaksınız. Çok keyifli bir oyundur. Tavsiye ederim:)

    YanıtlaSil
  9. "bir yağmurun aşkı" kesinlikle haklısınız:)

    YanıtlaSil
  10. Buket, ben söylemeden sen söyledin ya teşekkür ederim. Neydi o kitapların senin. Sen kendine Çin işkencesi çektirmekle kalmıyor, kitaplarında da çektiriyorsun. Herbiri hazırolda duruyor.

    Tuhaf! O kadar düzgün duruyorlar, gene de çok mutlu gözünüyorlar senin kitaplar Buket:) Demek ki nasıl alıştırırsan öyle gidiyor. Kitaplar bile:)) Canımsın!

    YanıtlaSil
  11. Çok muzurca birşeymiş kitapçıda kitap okuma seansları :))...çok hoşuma gitti anlatımınız.
    Bir aralar benim de aklıma gelmişti bu yöntem ama kitapçıya girince aklım hep elime aldığım kitapta değil de , diğer kitaplarda kalıyor kendimi veremiyorum.

    Not;Hayal kahvem sizin mail adresinize bir mail yolladım , ulaştı mı acaba?

    Baykuş gözüyle

    YanıtlaSil
  12. Natali, gördüm mailinizi. Uzun cevap vereyim diye işlerimin bitmesini bekliyorum:)

    Bu gizli kitap okuma oyunu çok zevkli Natali, sonra ne oluyor biliyor musunuz? Okuduğunuz kitaba kıyamıyorsunuz, illa satın alıyorsunuz:) Belki de gizli bir suçluluk duygusuyla:))

    YanıtlaSil
  13. :)) ne güzel bir oyunmuş..

    bende kitap satın alma oyunu biliyorum...

    YanıtlaSil
  14. Şahane bir oyundur Adsız:)
    Ohoo... Kitap satın alma oyununu herkes bilir.
    Marifet çaktırmadan kitap okumayı becerebilmektir:)

    YanıtlaSil
  15. yok yahu ben kitap alacaklara satma oyunu yapıyorum. Bir kitabın arkasını okurlar genelde ben içinden bir yerden bir mısraymış gibi iki aşk cümlesi :)))) sattık.

    bir kere bir bayan gelip o dediğiniz sözü bana mı demek istediniz yoksa kitabı bahane mi ettiniz demişti :))

    YanıtlaSil
  16. Ahmet Ümit'le ben de "Beyoğlu Rapsodisi" romanı ile tanışmıştım. Üniversitenin ilk yılları, tam bir Stephen King çılgınıyım (hala da öyleyim ya=), bir romanını bitiriyor, bir diğerine başlıyorum. Bir arkadaş geldi yanıma, sana şu kitabı vereyim de oku dedi. Aldım, okudum. Ve tek kelime ile bayıldım. Beyoğlu Rapsodisi idi o kitap. O gün bu gündür Ahmet Ümit okurum. En son da Kavim'i okudum. O da çok iyidir. Tavsiye ederim.

    YanıtlaSil
  17. o kadar çok kitabını okudum ki ahmet ümitin.. marmara üniversitesi mezunu antepli yazar, eşim her ne kadar siyasi nedenlerle onu pek sevmese de bana kattığı en büyük şey onun sayesinde polisiye roman okumaya başlamam oldu. ama artık o kadar çok birbirine benzer geliyorki kitapları bir süre ara verdim okumaya. en son kavim kitabını okudum

    YanıtlaSil
  18. Merhaba. Benim de ilk okuduğum Ahmet ÜMİT romanı Beyoğlu Rapsodisi. Bir kaç satır bir şeyler karaladım bende "Beyoğlu Rapsodisi" hakkında, okurken aldığım notları çok kısa şekilde derledim de diyebiliriz. Diğer kitaplarını da okumayı planlıyorum 2016 yılı içerisinde,İlgilenenler için "Beyoğlu Rapsodisi" hakkında yazdıklarımın bağlantısını vermek istiyorum sakıncası yoksa. Dolayısıyla blogumu da paylaşmış oluyorum. Blog yazarlığında çok yeniyim, eleştirilerinizi bekliyorum. Saygılar, sevgiler.
    http://kaygisizedebiyat.blogspot.com/2016/01/beyoglu-rapsodisi.html

    YanıtlaSil