1 Ekim 2011 Cumartesi

Ah! O Ihlamur Kokusu Yok Mu?


O gün bayram mıydı acaba? Yoksa bayram arefesi mi? Bilmiyorum. Üzerimdeki duman renkli elbiseyi ise çok iyi hatırlıyorum. Elbise bileklerime kadar iniyordu. Ayaklarımda spor ayakkabılarım vardı. Patika yolda koşuyordum. Belime değen saçlarımı, koşarken iki yana bile isteye dalgalandırıyordum. Patika yolun iki yanında ıhlamur ağaçları vardı sanıyorum. Çünkü ortalık binbir gece masallarındaki gibi kokuyordu. Ağaçların yaprakları meltem esintisiyle oynaşıyor, ben koştukça her biri önüm sıra  çiçeklerini döküyordu. Durdum bir ara. Eteğimi iki yanından tuttum. Sanki ağaçlar anlamışlardı ne istediğimi... Şifalı çiçeklerini eteğimin içine dolduruvermişlerdi. İşte tam o anda onu gördüm. Bakışımı ondan ayırmadan, eteğimdeki çiçekleri kucağıma usulca toparladım. Olduğum yerde öylece ona bakakaldım. Az ilerimde ayakta duruyordu. Kırmızı siyah çizgili bir kazak giyiyordu. Başında saçı yoktu sanıyorum. Acaba saçsız olduğu için kendini beğenmiyor muydu? Bilmiyorum. Başındaki siyah fötör şapkayı ise çok iyi hatırlıyorum. Sanırım yapayalnız biriydi. Ayan beyan yüzünün çizgilerine yansımıştı tüm sevgisizliği çünkü. Gözlerinin gördüğüne hoyratça baktığını çok iyi anlamıştım. Tüm ömrünce burada yaşamıştı da ne  ıhlamur ağaçlarının güzelliğinin  farkındaydı ne de insanı kendinden geçiren ıhlamur çiçeklerinin kokusunun belki... Hatta kulakları, rüzgârda havalanan yaprakların nağmelerini bile duymuyordu. Emindim.  Sağ elini usulcacık yüzüne doğru kaldırdı. Gözlerini koca koca açarak, işaret ve orta parmağına geçirdiği makası sandım ki korkutmak amacıyla bana salladı. Olduğum yerde kalakaldım. Gözlerimle değil, yüreğimle ona iyice baktım. Korkmadım. Erkekler âleminden bir erkekti. Diğer hemcinsleri gibi yenilmemek, komikleşmemek, duygusallaşmamak için yetiştirilmişti. Öyle hissettim.  Kimbilir ne badireler atlatmış ne yaralar almıştı. Yenilmiş görünememek için  en yakın erkek arkadaşına bile derdini açmamıştı. Çünkü erkeklik hep muzaffer olmak hep yenmiş görünmekti. Asırlardan beri ona öyle öğretilmişti. Bunları düşününce onun için üzüldüm. Sadece dudaklarımla değil, gözlerimle, yüreğimle  bakarak  gülümsedim. Üç adım attım. Şimdi tam yanındaydım. Elimi ona uzattım. Elimi uzatınca kucağımdaki ıhlamur çiçekleri patır patır yere döküldü. Dökülen çiçeklerin rahiyası duman gibi yukarıya doğru süzüldü. Ihlamur çiçeklerinin kokusundan bir an başım döndü. Düşecek gibi oldum. Düşmemek için telaşla, onun kolunu tuttum. Önce boğazındaki sese ince bir  ayar çekti. "Dikkat et, galiba buranın havası sarhoş ediyor." dedi.  Etrafa şaşkınlıkla bakındı. Yüzünü bana doğru çevirdi. Anlatılamayacak kadar güzel gülümsedi.

 


8 yorum:

  1. yazınla Freddy Krueger nasılda tezat..nerden aklına geldi :))

    YanıtlaSil
  2. gözlerinle bakmışsın buket.. bir kez de yüreğinle bakmayı dene:)

    YanıtlaSil
  3. Yazdıklarınız çok uzaklara götürdü beni, bitmesin istedim. Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak herşey diye şakıyarak sokaklarda dolaşmak istedim :)

    YanıtlaSil
  4. erkekler hakkındaki tespitlerinizin kaynağı nedir acaba merak ettim..''asırlardan beri ona öyle öğretilmişti. Bunları düşününce onun için üzüldüm''hele özellikleirmiz hakkında yazdıktan sonra üzülüdğünüzü söylemeniz ise tam facia..şaşırdım..

    YanıtlaSil
  5. Selam Cebimdeki Renkler,keşke bu yorumu yazdığınızda hemen size cevap yazabilseydim. Telefonumdan onay verip yorumu yayınlayabiliyorum ama dışarıda olduğum için cevap yazamıyorum. Coşkunuz daim olsun:) Sağolun.

    YanıtlaSil
  6. Selam Arkashx,yazdıklarım benim tespitlerim değil ki, dünyanın bildiği gerçekler. Doğduklarından beri erkeklere çok yük yüklendiğini düşünmüşümdür. Her türlü duygusallığı ya da ince farkındalıkları hissedip bunu ifade eden erkekler, erkekler dünyasında hor görülürler. Hep sağlam olmalıdırlar,muzaffer durmalıdırlar, ne demekse "erkek gibi" olmalıdırlar. Düşününce bunları üzülmemek elde değil. Sanırım duygularımı iyi ifade edemedim ki yazdıklarım rahatsız etti sizi. Anlatmak istediğim böyleyken böyle bir şey yani...

    YanıtlaSil
  7. siizn deyişinizle bizim ''erkekler alemi''yle ilgili dünyanın bildiği gerçeklerden bende 33 yaşımda sayenizde haberdar oldum hayal kahvem..:)uzatmak istemiyprum ama cidden bir daha okusanıza tespitlerinizi hakikaten accayip bir mübalağa kendinden emin oluş ve iddia var..tahlillerinize kesinlikle katılmamakla beraber sizi severek ve beğeniyle okuduğumu da söylemek isterim..

    YanıtlaSil
  8. Selam Arkashx, siz benim mübalağa konusundaki şöhretimi duymadınız sanırım:)

    Bu sayfanın üst sağ tarafındaki "Mübalağa Etme Sanatı - Evliya Çelebi Seyahatnamesi ve Chatroom" başlıklı en fazla okunan yazımı okumanızı rica edeceğim:))

    Teşekkür ederim Arkashx, samimi yorumunuz için sağolun.

    YanıtlaSil