Mevsim gereği hava erken kararıyor. Attila İlhan şiirinde dediği gibi "Karanlığın insanı delirten bir ihtişamı vardır" ya hani... İşte karanlığın insanı delirten o ihtişamını çok seven biriyim. "Yıldızlar aydınlık fikirler gibi havada salkım salkım... Çiçekler damlıyor gecenin parmaklarından... Dudaklarımda eski bir mektep türküsü... Bu gece dağ başları kadar yalnızım" Oynadım gene şairin dizeleriyle. Şiirdeki yerlerini değiştirdim. Ama yazsam daha güzelini yazamazdım inan ki. Attilla İlhan'ın Yalnızlık Şiiri'nde anlattığı hisler içerisindeyim.
Yok. Yapamayacağım! Kendi cümlelerimle anlatamayacağım. Dalacağım Attila İlhan'ın o etkili dizelerine... Onun dizeleriyle bir kompozisyon yazacağım. "Tut ki gecedir." diyerek başlayacağım. Sonra şairin o güzelim Elde Var Hüzün adlı şiirine geçeceğim. Dizelerden dizelere atlayacağım. Diyeceğim ki: "Zamanlar değişti. Ah nerde gençliğimiz! Sahilde savruluşları başıboş dalgaların, yeri göğü çınlatan tumturaklı gazeller, elde var hüzün! Hayat zamanda iz bırakmaz. Bir boşluğa düşersin, bir boşluktan birikip yeniden sıçramak için. Elde var hüzün!" Başımı döndürdü bu dizeler yemin ederim. Şiir çarpmasına uğramam an meselesi... Ha düştüm ha düşeceğim... Şairin başka bir dizesine sarılmalıyım... Hemen! Demeliyim ki: "Elimden tut yoksa düşeceğim. Yoksa bir bir yıldızlar düşecek. Eğer şairsem beni tanırsan. Yağmurdan korktuğumu bilirsen. Gözlerim aklına gelirse. Elimden tut yoksa düşeceğim." Of! Attila İlhan'ın Yağmur Kaçağı şiirine bir can kurtaran misali sarıldım sarılması ama... Amaa.. Diyor ya Şair, şiirinin devamında.. "Yağmur beni götürecek yoksa beni.." Çarpıldım kaldım bu defa iyi mi? Lütfen, "Elimden tut yoksa düşeceğim." Of! Sana bir şey söyleyeyim mi? "Eger sisler bulvarı olmasa... Eğer bu sehirde bu bulvar olmasa.. Sabah ezanında yağmur yağmasa... Şüphesiz bir delilik yapardım." Yapardım inan ki! Ne var? Tut ki gecedir ve karanlığın insanı delirten bir ihtişamı vardır ve dudaklarımda eski bir mektep türküsü... Hey! Elimden tut yoksa düşeceğim... Çünkü... Çünkü... Elde var hüzün!
26.12.2010
26.12.2010
bence sen bunu hep yap...
YanıtlaSilTamam Aynur:) Sağol..
YanıtlaSilah hayal kahvem , kaç gündür yazılarıı okuyacağım, şimdi kısmet oldu.A.İlhan yazmışın . öldüğü yıl kitap fuarında kitabını imzalamıştı. bir hafta sonra da vefat etmişti. trt deki programlarını seyretmeyi çok seviyordum. Allah rahmet eylesin.şiirlerini fotoğraflarımda kullanmak isterim, bir bakayım :)
YanıtlaSilBuket ne diyorsun sen? Yani Attila İlhan'ı hem gördün hem de kitabını imzalattın öyle mi? Şimdi anladım senin kütüphanendeki kitaplar neden öyle hazırolda duruyorlar Buket. Senin gözlerin ve imzalı kitap yüzünden:)
YanıtlaSilBence o imzanın ve senin şairi gören gözlerinin fotoğrafını çekip bloğuna koysan yeter:)
iyi fikir:))
YanıtlaSilhem benim kitaplar oraya buraya yatamaz , saygıdan:) aziz nesinin de imzalı kitabı var kitaplıkta. bu arada hemen A.İlhanın anısına foto ekledim..
Hımm... Ben artık buralarda duramam. Bu akşam çıkar giderim:))
YanıtlaSilBuket, bak bunları bana söylemen iyi olmadı.
Bir daha sana geldiğimde bence o iki kitabı kasaya koy. Kitap aşırma huyum vardır. Çaktırmadan aşırırım...
Hayır, sebebi şu Buket... Benim kitaplar o kadar başlarına buyruk yaşıyorlar ki... Evin her yerini ele geçirdiler. Hizaya girsinler diye alacağım yani başka bir niyetle değil:))
Hüzün ne güzel, ne yaratıcıdır... Atilla İlhan zaten müthiş... Ama onu yorumlayan, dizeleriyle oynayan, şiire aşkla dokunan siz de müthişsiniz:)
YanıtlaSilHüzün.. Hüzün.. hüzün.. adem ile Havva'nın cennetten kovuluşu ne hazin..
YanıtlaSilGeceyi ve karanlık geceyi bilhassa çok severim. Ama geceler lekeli artık bir sürü ışık gecenin karanlığını bırakmadı. İnsansız yerlerde var bazen o karanlıklar. Çok özledim karanlık geceleri...
YanıtlaSilYağmur sevgim ise hala sürüyor, hafif hafif dökülen yağmuru bulsam saatlerce yürüyebilirim. Bu güzel alıntıları okuyunca yağmur yağsa da alsam başımı gitsem, yürüsem diye düşündüm.
YANLIZ HÜZNÜ VARDIR KALBİ OLANIN
YanıtlaSil-Elimden tut düşeceğim.
Bir yanlızın gıcırdıyan kapısından;
-Bekle beni geleceğim.
Haykırışını bir tek kapı duyar.
Telvenin fincana çizdiği aşktır o.
Ne kahve,ne fincan duyar.
Kalbinin toprağını allak bullak eder hüzün.
Kurutur,çatlatır...
Yağmur duyar.
Pınar duyar.
Göze duyar
Kaynak duyar.
Casswa, ne hoş bir şiir.
YanıtlaSilSakın "Ben yazdım." demeyin.
Hemen "Vay canına sayın seyirciler derim:)
Vladimir, bu sabah Filmekimi'nde Tost diye bir film seyrettim. Çok güzeldi. Filmin bir yerinde yaz yağmuru altında özellikle tedbirsiz öylece durdular ve sırılsıklam ıslandılar. O sahneler o kadar hoştu ki anlatamam... Yağmurda ıslanmanın şahaneliğini bir kere keşfedenler asla unutmazlar:)
YanıtlaSil"Hüzün ki en çok yakışandır bize" diye haybeye dememiş şair Profösör:) Hüzün... Gene hüzün..
YanıtlaSilSilva ne hoş yorum yazmışsınız ve ben yorumlara aşağıdan yukarıya doğru cevap verdiğim için atlamışım cevap vermeyi:)
YanıtlaSilŞimdi tam yatmaya hazırlanırken gördüm yorumunuzu. Eski yazılarım da olsa bence güzel bir Attila İlhan anması yaptık hep birlikte.
Teşekkür ederim.