1 Mart 2010 Pazartesi

Evlatlık Olduğuma Artık Eminim!

Cumartesi günü okadar yoğun bir programım vardı ki anlatam. Hem de sabahtan akşama kadar. Kırk kapının ipini çektim desem yalan olmaz inan, çektim vallahi. Koştur babam koştur. Dilim sarkmış bir vaziyette eve döndüm ki bir de ne göreyim eşim beni kapıda beklemekte…Eeee! “Hayrola?” dedim. “Yoo, eve hiç girme. Gidiyoruz, haydi!” dedi. “Hoppala! Nereye?” dedim. “Üzümünü ye, bağını sorma! Bana takıl, hayatını yaşa!” dedi. İyi de bu genelde benim söylediğim sözdü. Nereye gidiyoruz ki? Sormadım. Gezme dedin mi bana sormam ki zaten. Hemen yapıştım eline. “Haydi!” dedim. Yorgunluk morgunluk hak getire…


Arabaya bindik. Müziği açtık. Hiç konuşmadık. Kardeşlerin evinin önüne gelince, bir baktım ki o ne? Kardeş ve eşi Mehmet kapıda bizi beklemekte. Bindiler arabaya. Ben arka koltuğa kardeşin yanına geçtim. Beyler önde oturdular birlikte. Bir ayağımı altıma aldım. Ballandıra ballandıra dedikodu yapmaya başladık kardeşle. “Çocukları ne yaptın?” diye sordum bir ara. “Songül abla geldi,” dedi. “Çocuklara bakmaya.” Bizim iki bacanak bir sürpriz hazırlamışlar anlaşılan bize. “Haydi bakalım hayrola!” dedik kardeşle. Gülüştük. Gişelerden çıkınca anladık ki İstanbul’a gidiyorduk. Bayram değil, seyran değil. Özel bir gün hiç değil. Bu ne olabilir ki böyle? Neyse…

Arabayı Taksim’de parkettik. Dördümüz Beyoğlu’na doğru yürümeye başladık. Eğer kardeşle İstanbul’a geldiysek bir tekerlemem vardır. Mutlaka söylerim benim kardeşe: Kıkırdayarak “İstanbul’a geldik gari, gari demiyelim gari!” dedim. Kardeş en asil halini takındı, tek kaşını öğretmen edasıyla kaldırdı, bana baktı. Suçlandım tabii. Şöyle bir baktım. Düşündüm. Bu kız benden ne kadar farklı biri. Resmen prenses ruhludur zat ı şahaneleri. Kardeşimin doğumunu bildiğim için eminim, kesin annem ve babamın çocuğu. Ben evlatlık olabilir miyim? Ben niye bu kadar arabesk ruhluyum peki? Şimdi bunları düşünüp kafamı bulandırmak istemedim. Aldırmaz havalarda, aylak aylak yürümeye devam ettim. Önce bir yemek yedik güle oynaya. İstiklal Caddesi boyunca yürümeye devam ettik sonra. Hava nasıl soğuk nasıl ayaz anlatamam. Cadde tıklım tıklım dolu. Bu arada saat 22.30 gibi oldu. Ara sokaklara girdik. Sonra bir baktım karşımda… Aaa! İnanamıyorum. O ne? Neredeyiz biliyor musun? Ghetto’nun önünde! Ayhan Sicimoğlu&Latin All Stars afişi! Nasıl yani? Şimdi biz Ghetto’ya geldik. Ayhan Sicimoğlu ile birlikte Carlos Santana şarkıları mı söyleyeceğiz? “Mariaa, Mariaaa” mı diyeceğiz? Eşimin gözlerine minnetle baktım. Gözlerim doldu. Yok.. Yok… Artık evlatlık olduğuma kesin eminim. Ağladım ağlayacağım… Arabesk ruhlunun tekiyim işte!

6 yorum:

  1. Ah ne geceydi Allahım,
    Bir yanımda çok sevdiğim ablam ve Sadettin Abim; diğer yanımda sevgili kocam Mehmet ve karşımda en sevdiğim sanatçı Ayhan Sicimoğlu.
    Dışarısı soğuk, içerisi sıcak. Mekan ise Taksim. Harika midye tavalar off off ... Kalabalık... Santana şarkıları... ve biz!

    YanıtlaSil
  2. Böyle evlatlığa can kurban. Ya da kim böyle üvey evlat olmak istemezki. Daha başka böyle bir evlatlığın eşinin süprizi de ne ala...:) Tamam, sanırım bu kadarı yeterli. Daha fazlası bir öğretmen kaşına doğru gidebilir:)
    Ailenizle hep mutlu olmanız temennimle...

    YanıtlaSil
  3. Kardeşim yorum yazmış. Gözlerime inanamıyorum:)

    YanıtlaSil
  4. Merhaba Ala, yoo evlatlıksam açık açık söylensin yani. Bu böyle kara kara düşünmekle olmaz ki. Ne yalan söyliyeyim iyi baktılar bana ama, abimin kardeşi, kardeşimin ablası olduğum için arada kalmış biraz ezilmiş olabilirim:)Ben bu ezikliğimi ortanca çocuk kompleksime bağlıyordum. Şimdi acaba evlatlık olabilir miyim diye daha derinden düşünüyorum:)) Evlatlıksa evlatlık. Emek verdiler bana, ailemi seviyorum. Ama bilmek benim de hakkım öyle değil mi? Bilen biri varsa bana açık açık söyler mi:))

    YanıtlaSil
  5. Senin gibi evlat dostlar başına Vildan Teyzecim:)

    YanıtlaSil
  6. Çok güzel bir gece geçirmişsiniz. Sefanız olsun. Bu yazıdaki duyguların biraz kendimi anımsattı bana. Ben de üvey olduğumu sanmıştım bir aralar. Aama ozaman 5 yaşlarında idim. Bu endişemi çok iyi hatırlıyorum. Sebebi anneme hiç benzemiyordum..tamamıyle babama benziyordum. Babam babamdı da..benim annem kimdi?? Bu üvey annem idiyse ama o zaman neden beni bu kadar cok seviyordu. :) Çocukluk işte..
    Ama istanbulda yürümek var yaa...
    Beni kimsenin tanımadığı ve iplemediği bir şehirde yalpa yulpa.. şaşkın şabalak ve başım havalarda hayran dolaşmak en büyük keyfimdir.
    Vildancığım .. ne olur senle ben bir istanbul yapalım kardeş be ne oluurrr..ama yanımızda tek kaşı kalkabilecek kimse olmasın..nooluurrr :))))
    Sevgilerrr

    YanıtlaSil