10 Nisan 2010 Cumartesi

İstanbul Avrupa Kültür Başkentiyse, Şiirlerle Analım Öyleyse!

Madem bu yıl İstanbul Avrupa Kültür Başkenti, o zaman arada sırada şiirlerle İstanbul'u anmalıyız öyle değil mi? Hele benim gibi taşrada oturup, İstanbul'un hep güzel yüzünü gören biri, İstanbul'a delirmez mi? Türk Edebiyatı'nda şiirlerinde İstanbul'u konu etmiş şair o kadar çoktur ki! Hangisinden başlamalı diye düşündüm. Aklıma ilk gelen Necip Fazıl'ın Canım İstanbul adlı şiiri.. Necip Fazıl Kısakürek doğma büyüme İstanbul'lu. İlginçtir, o kadar şiir yazmış. İki taneciktir İstanbul konulu şiiri. Biri Canım İstanbul... Karacaahmet adlı şiiri ise bir diğeri. Bugün içimden Canım İstanbul'u Hayal Kahvem'e yazmak geldi. İşte bak.. Hem şiir hem de harikulade İstanbul görüntüleri.

Canım İstanbul
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
İçimde tüten birşey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.
İstanbul benim canim;
Vatanim da vatanim...
İstanbul, İstanbul...


Tarihin gözleri var, surlarda delik;
Servi, endamlı servi, ahirete perdelik...
Bulutta saha kalkmış Fatih'ten kalma kir at;
Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...
Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
Her nakısta o mana: Öleceğiz ne çare?
Hayattan canlı olum, günahtan baskın rahmet;
Beyoğlu tepinirken ağlar Karaca Ahmet...
O manayı bul da bul!
İlle İstanbul’da bul!
İstanbul, İstanbul...





Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği;
Çamlıca'da, yerdedir göklerin derinliği.
Oynak sular yalının alt katına misafir;
Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir.
Her aksam camlarında yangın çıkan Üsküdar,
Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar...
Bir ses, bilemem tambur gibi mi, ud gibi mi?
Cumbalı odalarda inletir katibi mi...
Kadını keskin bıçak,
Taze kan gibi sıcak.
İstanbul, İstanbul...

Yedi tepe üstünde zaman bir gergef isler!
Yedi renk, yedi sesten şayisiz belirişler...
Eyüp oksuz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu,
Adada rüzgar, ucan eteklerden sorumlu.
Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından
Hala çığlıklar gelir Topkapı sarayından.
Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
Güleni söyle dursun, ağlayanı bahtiyar...
Gecesi sümbül kokan Türkçe’si bülbül kokan,
İstanbul, İstanbul...

Necip Fazıl Kısakürek

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder