26 Şubat 2011 Cumartesi

Kuleler Uzadıkça Anlaşmak Zorlaşıyor Mu?


Kuleler her daim ilgimi cezbederler. Mesela düşünsene Babil Kulesi'ni.  Babil'in kelime anlamı gökyüzünün kapısı demekmiş. Ama aynı zamanda karıştırmak fiiliyle soy birliği taşıyormuş. Aslında bir vakitler dünyanın dili de sözü de birmiş. İnsanlar  yeryüzü üzerinde başı göklere erişen bir  kule bina etmişler. Amaçları kendilerine nam yapmakmış. Bu durumu gören Tanrı "madem benimle boy ölçüşmeye kalktılar, o halde kendileri de anlaşamasınlar, dilleri farklı olsun, anlaşmaya varamasınlar" diye çok kalıcı bir ceza vermiş.  Enis Batur'un bir deneme yazısında okumuştum. Acaba kuleler yaparak yerden gökyüzüne yükselmek çabası tanrılarla boy ölçüşmek sebebiyle mi diye soruyordu? 


Bildiğim kadarıyla şu anda dünyanın en yüksek binası Dubai'de bulunan Burj Dubai... Şimdi sanal ansiklopediden baktım. 828 metre ve 160 katlıymış. Ne  dersin? İnsanların gökyüzüne ulaşma çabası arttıkça, kuleler uzadıkça, insanlar daha mı anlaşmaz, birbirlerini  anlamaz oluyorlar  yoksa?  Eski rivayetlere inanmak gerekir mi? Günümüzde insanların  halen birbiriyle bir türlü anlaşamamaları bu sebeple mi yani?  Kulelerle ilgili bu tip sorular hiç aklına gelir mi?

7 yorum:

  1. Taksim'de otururken sık sık Galata Kulesi'nden aşağı kayar, bir Galata köprüsüne göz atar sonra hızımı alamaz köprüden geçer, köprünün altındaki kahveler uğrar, kahvelerin tuvaletlerindeki duvar yazılarını okur, sonra Eminö'nü Yeni cami civarına geçer, ya güvercinlerime yem alır ya da güvercinlere yem atardım, ee, şimdi ben bunu niye anlattım, anlattım çünkü ordan keçi boynuzu alırdım, keçi boynuzu yemek sinir bir şey, bence bir tür takıntı, sanki insan sinirden yiyor gibi, bir dirhem tat almak için dünya gevişi getirmek gerekiyor, bazı teşbihlerde, ben de kullanırım bazen, hayat bir keçi boynuzu yemeğe benzer derler, yani tatlı olan şeylere ulaşmak için çok mesai yapmak gereki, gibisinden, şuraya bağlıyorum, sizin sorunuza, "günümüzde insanların halen bir türlü anlaşamamaları....?" eğer insanlar kolayca anlaşabilseydi her şey güllük gülistanlık olurdu ya öyle hayal ediyoruz, bence o insanın yapısına uygun değil, sıkılırdı insan, tatlıyı bulmak için acıyı tanıması gerek çünkü, cefa çekmeden mutluluğunu tadına varamaz çünkü, neyse biraz bağladım galiba sonunda :) aslında sayfamdaki kulelerin yazınızdaki kulelerle kaynaşmasıyla başka bir şeyler yazacaktım ama baktım başka bir şeyler yazmışım, arada oluyor işte, keyfimiz yerinde olsun yeter, sevgiler :)

    YanıtlaSil
  2. Selam Nessuno, evet oluyor bazen böyle şeyler.. Ne yazacaktım derken ne yazmışım oluyor insan.. Fakat çok güzel bir anlatım olmuş. Sabah sabah İstanbul'u dolaşmış oldum sayenizde. Teşekkür ederim.

    Aklıma ne geldi biliyor musunuz? Keşke böyle anlatımla küçük bir İstanbul Gezi Rehberi çıkarsanız. Sizin çektiğiniz fotoğraflar olacak.
    Ve eski istanbullusunuz ya.. Eski günler ile şimdiki günler.. Hayal ve gerçek arası bir anlatımla İstanbul'un hoş yerleri..
    Nessuno şahane bir rehber olur inanın. Ufak tefek de gidilecek salaş lokantalar ekleseniz.
    Hem okunması hem de okuyarak o mekanlarda dolanması muhteşem olacaktır. Düşünsenize:))

    YanıtlaSil
  3. Baştan çıkmaya hazır bir ruh halinde olduğumu hissediyorum :) Bir zamanlar Galata Kulesi dibindeki bir kafenin sahibi benzer bir öneride bulunmuştu bana "bilinmeyen İstanbul' üstüne çalış, rehberi ol, diye... Kırk kere söylersen olur demişler, bugünden itibaren olması için söylemye başlıyorum, yok, Allah için düşünce güzel, teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  4. Bir de şu var, bütün iş anlatım da öyle değil mi ?

    YanıtlaSil
  5. Evet anlatımda.. Farkı bu olacak zaten. Siz Buket Uzuner'in New York Seyir Defterini okumuş muydunuz? Eğer bu kitaba denk gelmediyseniz, kitapçıya ilk gittiğinizde bakmanızı rica edeceğim. Telli defter tarzında tanzim edilmiş bir kitap. Ve hoş bir anlatım. New York için yazmış Buket Uzuner. Buna benzer bir şey ne güzel olur İstanbul için aslında... Tabii Nessuno'nun anlatımıyla:) Eğer ruhunuz da ilhama hazırsa... Sizi kim tutar Nessuno! Kolay gelsin:))

    YanıtlaSil
  6. Hımmm... Eski kitap satan bir arkadaşımın dükkanında o kitabı elime almıştım, az önce aradım ama kitap dün satılmış, o zaman ne yapıyoruz, caddeye inip Remzi'nin deri koltuğuna kuruluyoruz raftan çektiğim New york seyir defteriyle birlikte :) Go Nessuno go :)

    YanıtlaSil
  7. Tamam... Haydi rast gele Nessuno... New York Seyir Defteri yerine Nessuno'dan İstanbul Seyir Defteri... Ve hayalle gerçek karşımı bir Nessuno anlatıyla var ya kapış kapış gider bu kitap:)
    Bakın imzalı bir tane mutlaka isterim ona göre:))
    Valla hemen havaya girdim Nessuno... Baskı konusunda sponsor arayışına gireriz hep birlikte:)) Siz yazın yeter ki!!!

    YanıtlaSil