2 Haziran 2012 Cumartesi

Hayatın Anlamı Eski Bir Tadı Hatırlamaktır.


Belki kadın olduğum içindir... Bilmiyorum... Haydi... Vaziyetimi, kadın olmama yorup, haksızlık yapmayayım. Bütün kadınları benimle aynı  kefeye koymayayım... Şöyle söyleyeyim... Tuhaf biriyim.  Çünkü ben, hayatı aklımla değil, duygularımla anlamlandırmayı severim. Çok kereler tecrübe ettim. Benim şu küçük akıl terazim, akılla ölçülen, biçilen, izah edilen bilgileri çekmiyor. Hayatın anlamını akıl yoluyla açıklayan hiç bir bilgi beni tatmin etmiyor.  Hayatım ancak duygular, hisler, hazlar sayesinde anlam kazanıyor.  Lafı çok uzatmadan kısa keseceğim. Hemen sözümü Ratatouille adlı animasyon filmin bir bölümüne getireceğim. 

 
 

Filmde Anton Ego adlı bir yemek eleştirmeni vardır. Vedat Milör misali restorantları dolaşır, yazılar yazar. Ancak bu yemek eleştirmeni, eleştirilerinde feci acımasızdır. Egosu tavan yapmış vaziyette gezer, önüne getirilen yemekleri gerim gerim gerilerek yer.  Onu memnun etmek kolay değildir. Filmi anlatmak istemiyorum. Seyretmeyenlere hararetle tavsiye ediyorum. Bir gün... Anton Ego, gene o haşmetli egosuyla bir restoranta gider. Gösterilen masaya geçer, oturur. Restorantta herkes çok heyecanlı ve endişelidir. Acaba eleştirmen yemekleri için ne düşenecektir? Ünlü eleştirmenin önüne rustik bir Fransız sebze yemeği olan Ratatuille getirilir. Anton Ego'nun bir elinde kalem diğer elinde çatal vardır. Belki her tadışında olumsuz bir şeyler yazacaktır. Anton Ego... Yemekten bir parça alır. Ağzına atar. Yemeğin tadını hissettiği anda, bu lezzet onu alıp çocukluğuna götürür. Annesini hatırlar.  Yemeğin verdiği hazla, belki uzun zamandır eksikliğini hissettiği mutluluğu yaşar. Ve bir animasyon film, hayatın anlamının küçük hazlarda gizli olduğunu seyirciye geçirir. İşte şimdi ben bu durumu bildiğim hiçbir akıl yoluyla izah edemem. Fakat hissedebilirim. Hayalini kurabilirim. Biliyorum anlatamadım vaziyetimi. Tamam. O zaman filmin o bölümünü seyrettirebilirim:)

 

8 yorum:

  1. Bu filmi de bu sahneyi de çok severim. Teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  2. Izleyecegim bu filmi.

    Siz de "Mary ve Max" filmini izlemis miydiniz? Gecen gün blogumda bahsetmistim... izlemediyseniz eger, siddetle tavsiye ederim.
    (Siddet cözüm degil biliyorum);)

    YanıtlaSil
  3. favori filmimdir sıkılmadan tekrar tekrar izleyebilirim öyle dersler, mesajlar varki :))

    YanıtlaSil
  4. geçen yıllarla kim ya da ne olursak olalım, ah o çocukluk, ve küçük şeylerin büyüsü.. hiç değişmiyor!

    YanıtlaSil
  5. Selam Handan, ne güzel aynı duyguları hissetmemiz:)

    YanıtlaSil
  6. Selam EQ, şiddet içermeyen bir şiddetle tavsiye ettiğinize inanıyorum. Tamam. Sözünüzü dinleyeceğim. Filmi seyredeceğim:)

    YanıtlaSil
  7. Cemre, şahane bir filmdir sahiden:) İçinde fare olmasına rağmen, iştah actıran cinsten:)

    YanıtlaSil
  8. Pipe Dreams, sadece çocuklukla ilgili mi sizce? Aynı hal daha sonraları devam etmiyor mu? Yetişkinlikte hissedilen hazlar, ömrün bir başka yerinde bir koku, bir görüntü, bir lezzet neticesinde yeniden hissedilmiyor mu? Ne biliyim? Oluyor bende böyle haller:))Mühim olan galiba hislerin, hazların takibini sürmek, biriktirmek:)

    YanıtlaSil