Az önce radyoda İskender Doğan’ın Kan ve Gül’ü
 çalıyordu. Ah! Bu şarkı... Ah, bu şarkı gene anılarımı canlandırdı. Bak
 şimdi… Bazan sana da oluyor  mu bilmiyorum. Bazan çok korkuyorum. Böyle
 böğrüme tarifsiz taş gibi bir şey oturuyor. Asıl söylemek istediğim 
cümleler boğazımda düğümlenip birikiyor. Konuşamıyorum.  Sanki... Sevgi sadece  eski dilde bir kelimeymiş gibi geliyor bir an... Bırak hissedebilmeyi, sevgi
 kelime olarak bile unutulup gitmiş gibi bir kanaate kapılıyorum. Sanki 
hepimiz robotlaşmışık. Sanki hepimiz aynı renkmişik... Ne bileyim? Mesela hepimiz 
yeşilmişik.  Öylee… Hissizmişik…  Sanki rüzgârın estiği yöne eğilen 
sazlarmışık, gibi geliyor anlatabiliyor muyum? Ne fena bir duygu bu!.. 
Derhal bu hislerden kurtulmak istiyorum. 
Biliyor musun, Sadık Şendil’e “Bizi biz gibi anlatan usta.” derlermiş. Gülen Gözler, Bizim Aile  ve  Neşeli Günler  adlı filmlerin senaryosunu Sadık Şendil yazmış.  Fakir ama gururlu bir baba rolünde Münir Özkul,  ne kadar geleneksel olursa olsun evi yönetenin asıl  anne olduğunu sergileyen  Adile Naşit
  ve ailenin şahaneliğini bilen kızlı erkekli evlatlar... Bu 
filmleri tekrar tekrar seyretmek değil, hayal etmek bile, kimi zaman yok 
olduğunu düşünerek korkuya kapıldığım sevginin
 varlığını  hatırlatıyor bana. Senaryo gereği ne kadar  inatlaşılırsa 
inatlaşılsın, ne kadar sürtüşmeler, didişmeler olursa olsun, bu filmlerde, 
günümüzdeki pek çok sinema filmlerinde ya da televizyon dizilerinde 
artık görmediğim bir saflık, bir masumluk ve asıl mühimi sevginin varlığı hissediyorum. Sevginin
 kayıp ruhu acaba bu filmlerde mi gizli?  Bu filmlerdeki 
kahramanları hatırlamak  bana ilaç gibi geliyor. Ümitsizliğim gidiyor. 
Yaşam sevincim diriliyor. Az önce içim kararmış, korkulu bir halim vardı
 ya…  Bak aklıma kimi getirdim? Vecihi'yi! Vecihi kim mi? Anlatacağım işte...Du bi...
Aynı Münir Özkul, Adile Naşit gibi her üç filmde oynayan biri daha vardır hani... Şener Şen…  Gülen Gözler’in unutulmaz karakteri  Vecihi…
  Nasıl muhteşem bir film kahramanıdır hatırladın mı? Bu filmde resmen 
abartı ustasıdır. O kadar abartır ki, uçakla evlerinin üzerinden süzülüp
 sevdiği kıza pencereden gül atacak kadar romantikleşmeyi abartır icabında… 
Şimdi 
diyeceksin ki, yazına  Kan ve Gül le başladın, Vecihi'ye nasıl geldin? Şöylee...  Vecihi'nin sevdiği kızın kardeşinin düğününde sahneye çıkıp İskender Doğan’ın Kan ve Gül
 adlı şarkısını söyleyerek, bir türlü kızının kendisiyle evlenmesine 
izin vermeyen sevdiğinin babasına, “seviyorum, veriyor musun?”, 
“ağlıyorum, veriyor musun?”, “istiyorum,veriyor musun?” diye şarkı 
söylediği sahne vardır... Of! Sevdiceğinin babası karşıdan her seferinde
 kafasını "hayııır" diye iki yana sallayınca... Ahh! Vecihi'nin öyle bir
 "peki öyle olsun" deyişi vardır ki... Yok... Bu filmler anlatılmaz. 
İlla seyretmek gerekir. 
Babasından, annesine, çocuklardan, damatlara, 
gelinlere...  Ustasından, müteahhitine, aşığından, sevgilisine.... Bu 
filmdekiler benim memleketimin insanlarıdır diye içimi büyük bir sevinç 
kaplar. Sevgi kazanır ya bu filmlerin sonunda... Yüreğimde tekrar sevginin filizlendiğini hissederim. Sevgi ne hoş melodisi olan bir kelimedir... Ve  Sevgi ne harikûlade bir histir.  
İşte ne vakit Kan ve Gül şarkısını işitsem  aklıma  hep Vecihi gelir. Sen niye Vecihi'yi düşündüğümü sandın? Öyle muzip muzip gülme... Gerçekten çok fesatsın:)


 
 
Du bakalım,nereye varıcak dedirten yazılarından olmuş.:)
YanıtlaSilçok mutsuzum uleeeyyyn dediğim bir günde vecihi bana iyi geldi be, kırık dökük kalbime yapıştırıcı oldu. akşam eve gidip internetten gülen gözler'i izlesem iyi gelir belki. ruh tedavi edici.
YanıtlaSilCass Wa:) Bu kızılderili ismi mi?
YanıtlaSilÇok iyi gelir bu film Kara Kitap:)
YanıtlaSilİlaç niyetine seyretmelidir.
Evet,kesik kulak demek.
YanıtlaSilTürkçeside kulağı kesik oluyor heralde:)
Haber alma konusunda istese master yapabilecek derecede istihbarat edinebilen kişiymiş kulağı kesik:)
YanıtlaSilAma kızılderili ismiyse,birinin Cass Wa ismini alması için kulağı cidden kesik olmalı.
Vay canına!
vecihi nin eve daldığı o sahne yok mu:))
YanıtlaSilDoğrusunu isteren kelime arapça.Bu gün kendisinden haber dahi alamadığım,Ebu George isminde,Lazkiye'de bir dostumun bana taktığı isimdi bu.Arapçada kelimelerin bir çok anlamı olabiliyor bilirsin.Benim için kullanılma sebebi kulağı kesik manasından olduğunu biliyorum.
YanıtlaSilHayal Kahvem ya süper olmuş yine okurken ayrılıp gittim ofisten,bindim Vecihi'nin uçağına Kan ve Gül'ü dinleyip sana el salladık;-)
YanıtlaSilİlgiçmiş cass wa'nın hikayesi:)
YanıtlaSilEyvallah istanbul aşığı:) vecihi sahiden ömürdür:)
YanıtlaSilAh buket, ne açıktır ama vecihi:)
YanıtlaSilMerhabalar,
YanıtlaSilCanım yazını çok beğendim eski yıllara götürdü beni ir anda. Bloğunu çok beğendim ve izlemeye aldım. Bana da bekliyorum. Güzel paylaşımlarda buluşmak dileğiyle. Sevgiler,
Elbette uğrarım Selda:) Üstelik yemeğe bayılırım:))
YanıtlaSiloha am aya çok güzel bir yazı olmuş süpersin!
YanıtlaSil