19 Temmuz 2013 Cuma

Bir Çeki Taşı Gibi Üstümde Zaman...


Şimdi durup dururken nereden hatırıma geldi bilmem. Cemal Süreya der ya hani: " Anımsıyor musun Toros ekspresinden inmiştiniz... Biletlerinizden ibaretti ikinizin de kimliği."  

Allahım, bu dizeler şairin hangi şiirinde geçiyordu ki? İnan bilmiyorum. Bedenimle buradayım. Evde. Heyy! Sanıyorum ruhum gene seferde. Çocukluğum  tren yolunda geçtiği için olmalı... Zaman zaman ruhum sefere çıkmak istiyor. Sefere çıkmak istiyor çıkmak  istemesine... deee... İlla trenle gitmek istiyor... İlla trenle. 

Şehrim, bir vakitler içinden tren geçen şehirdi. Bizim evimiz tren yolunun kenarındaki apartmanlardan birindeydi. Çok severdim gelip geçen trenleri seyretmeyi. İçindeki insanları hayal etmeyi. Ben evimizin penceresinden, o meçhul yolcu ise vagon penceresinden bakarken... Göz göze gelirdik bazen... Gülümser el sallardım. "Kalpten kalbe bir yol vardır görünmez. Gönülden gönüle yol gizli gizli." der ya Neşet Ertaş hani... İşte ruhumu sefere göndermeye o zamanlar başlamışım demek ki... Kimi takıldım o trenlerin peşine.. O şehir senin bu şehir benim dolaştım bir bir... Anlıyorsun değil mi?  Trenin değil, yüreğimin hayal ettiği yere giderdim tabii...

Allahım, sahiden bütün bunlar şimdi nereden aklıma geldi? "Bir çeki taşı gibi üstümde zaman." mı diyordu Oktay Rifat, Mısır Dönüşü adlı şiirinde? O halde, du bi... Edip Cansever'in şu şiirini bulayım da yazayım Hayal Kahvem'e... "Ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet Abi?  Biz eskiden seninle istasyonları dolaşırdık bir bir... O zamanlar Malatya kokardı istasyonlar... Nazilli kokardı... Ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası... Kül gibi ince İstanbul yağmurunun  altında... Esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen... Diyeceğim şu ki... Yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler..." Bu dizelerin üzerine başka ne diyebilirim? 

Biliyor musun, az önce ruhum Toros ekspresinden indi. Ve inanmayacaksın ama kimliğim biletimden ibaretti... İşte bak, eve döndüm. Neler yaşadığımı anlatamayacağım. Çok geç oldu.Yatmalıyım. Uykum geldi. 


2011

11 yorum:

  1. Özledik Kırşehirli ozanı, ahhh gönülden gönüle demesine kurban olduğum ozan :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Neşet Ertaş, ne şahane söyler türkülerimizi değil mi Bolat?

      Ne diyelim. Ruhuna rahmet. Türküleri dilden dile dolandıkça, Neşet Ertaş'lar ölmez.

      Sil
  2. anlatma neler yaşadığını, biz de okumayacağız hala uykuluyuz...

    ve edip cansever' le finali yaptığın durumun vahametindeyim. Eline sağlık; senin ve şairlerin...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eyvallah Cem. Şairlerle şiir şiir dolaşmak, hoş oluyor.
      Hayali ruh firarlarına yarenlik eden şairlerim var:)
      İyi ki varlar!

      Sil
  3. Eyvallah, kissesler benden Lemon Chic:)

    YanıtlaSil
  4. Ah "Mendilimde kan sesleri " yaptın yine yapacağını !...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Arzu, haydi şiirin tamamını okuyalım bari:)

      MENDİLİMDE KAN SESLERİ


      Her yere yetişilir
      Hiçbir şeye geç kalınmaz ama
      Çocuğum beni bağışla
      Ahmet Abi sen de bağışla

      Boynu bükük duruyorsam eğer
      İçimden öyle geldiği için değil
      Ama hiç değil
      Ah güzel Ahmet abim benim
      İnsan yaşadığı yere benzer
      O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
      Suyunda yüzen balığa
      Toprağını iten çiçeğe
      Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine
      Konyanın beyaz
      Antebin kırmızı düzlüğüne benzer
      Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir
      Denize benzer ki dalgalıdır bakışları
      Evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına
      Öylesine benzer ki
      Ve avlularına
      (Bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi)
      Ve sözlerine
      (Yani bir cep aynası alım-satımına belki)
      Ve bir gün birinin adres sormasına benzer
      Sorarken sorarken üzünçlü bir görüntüsüne
      Camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına
      Öyle bir cıgara yakımına, birinin gazoz açmasına
      Minibüslerine, gecekondularına
      Hasretine, yalanına benzer
      Anısı işsizliktir
      Acısı bilincidir
      Bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan
      Gülemiyorsun ya, gülmek
      Bir halk gülüyorsa gülmektir
      Ne kadar benziyoruz Türkiye'ye Ahmet Abi.
      Bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden
      Dirseğin iskemleye dayalı
      -- Bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben --
      Cıgara paketinde yazılar resimler
      Resimler: cezaevleri
      Resimler: özlem
      Resimler: eskidenberi
      Ve bir kaşın yukarı kalkık
      Sevmen acele
      Dostluğun çabuk
      Bakıyorum da simdi
      O kadeh bir küfür gibi duruyor elinde.
      Ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet Abi
      Biz eskiden seninle
      İstasyonları dolaşırdık bir bir
      O zamanlar Malatya kokardı istasyonlar
      Nazilli kokardı
      Ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası
      Kıl gibi ince İstanbul yağmurunun altında
      Esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen
      Kadının ütülü patiskalardan bir teni
      Upuzun boynu
      Kirpikleri
      Ve sana Ahmet Abi
      uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki
      Sofranı kurardı
      Elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı
      Cezaevlerine düşsen cıgaranı getirirdi
      Çocuklar doğururdu
      Ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi
      O çocuklar büyüyecek
      O çocuklar büyüyecek
      O çocuklar...
      Bilmezlikten gelme Ahmet Abi
      Umudu dürt
      Umutsuzluğu yatıştır
      Diyeceğim şu ki
      Yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler
      Oysa o kadar kullanışlı ki şimdi
      Hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse
      Çocuklar, kadınlar, erkekler
      Trenler tıklım tıklım
      Trenler cepheye giden trenler gibi
      İşçiler
      Almanya yolcusu işçiler
      Kadınlar
      Kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi
      Ellerinde bavullar, fileler
      Kolonyalar, su şişeleri, paketler
      Onlar ki, hepsi
      Bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler
      Ah güzel Ahmet Abim benim
      Gördün mü bak
      Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
      Ve dağılmış pazar yerlerine memleket
      Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile
      Gelse de
      Öyle sürekli değil
      Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün
      O kadar çabuk
      O kadar kısa
      İşte o kadar.

      Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar
      Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar
      Mendilimde kan sesleri.
      Edip Cansever

      Sil
  5. başka yolcular değildi bekletilen,yolcular başkalaşıyordu
    saplanmış trenlerse aynı tünellerde
    ilk karı bekliyordu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oyuncakçı Adam, uzun zamandır Murathan Mungan şiirlerini ihmal ettiğimi farkettim şimdi.
      Çok teşekkür ederim.

      Sil
  6. Ruhu sefere yollamaya başladın mı, ya peşinden gideceksin... ya da bırakacaksın gitsin! Ortaya öyle bir karışık koymuşsun ki, adın gibi kendiliğinden kuruluyor HAYâL!!
    Bu etti ikiii!! Seni, simit sevdiği için ilgimi çeken 'simit ağacı' yazınla bastım bağrıma.. ikincisi ise, beni ilk ayrılıkla ilk kavuşmanın sevinciyle.. ilk seyahatin ölümsüz güzelliği ile tanıştıran Treni sevişinle ..
    Hissediyorum ki mutlaka üçüncü de olacak!! :) :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eyvallah Hasret Senfonileri:)
      Kalpten kalbe yol var ya hani... Kalp kalbe karşı yani:) Sağolun.
      Sevgiler.

      Sil