Yeminle yeni öğrendim. Öğrenir öğrenmez,
çılgın gibi sanal ansiklopediye saldırdım. Bulduğum her haberi, her yazıyı
tüm merakımla okudum. Her videoyu izledim. Nasıl heyecanlandım anlatamam! Şahane bir bilgi bu!.. Dile kolay... Mısır
Piramitleri’nden 7.500 yıl, İngiltere’deki
Stonehenge Anıtları’ndan 7.000 yıl... Mezopotamya’daki ilk şehirlerden 5.000
yıl daha eski... Ve... Dünya tarihinde keşfedilmiş en eski tapınak öyle
mi? Üstelik, bizim memlekette… Urfa’da… Göbeklitepe’de!
Atalarımın bütün eli hamurluları ve
bıyıklıları adına!
Günümüzden yaklaşık 12.000 yıl önce, henüz
yerleşik hayata geçmemiş son avcı- göçebe gruplar tarafından inşaa edildiği anlaşılan
bu anıtsal yapılarda, ortada iki büyük, etrafına yuvarlak
örülmüş çeperlerin içine oturtulmuş bazılarının boyu yedi metreyi bulan
12 dikilitaş mevcut... Dikilitaşların üzerlerinde, hayvan, bitki,
insan kolu ve eli kabartmaları ve işlemeleri var. Veee... 20
tapınak tespit edilmiş henüz 6 tapınak gün yüzüne
çıkarılabilmiş. Düşünebiliyor musunuz, sadece dünyanın tespit edilmiş ilk tapınağı olmakla
kalmıyor, dünyadaki heykeltraş ve plastik sanatların ilk
örneklerini de barındırıyor... Keşke gidip görebilsem... Müthiş!
Göbeklitepe'ye, ilk kez 1963 yılında denk gelinmiş. 1995 yılında, Prof. Dr. Klaus Schmidt'in başkanlığında yüzey araştırmasından sonra
kazılara başlanmış.
Bu yapıların her birinin açık hava tapınağı olarak
inşaa edildiği anlaşılmış. Kazılarda, tapınakların yapımında kullanıldığı
düşünülen kireç taşları, çakmaktaşları, taş aletler, öğütme taşları, kırık
hayvan boynuzları, kemikleri bulunmuş. İlginç olan, konut
olabilecek herhangi bir yapı kalıntısına ulaşılamamış. Avcı-toplayıcı- göçebe
insanlar bunlar... Nasıl organize olmuşlar, nasıl planlamışlar, nasıl
taşımışlar, mimari ve sanatsal yeteneklerini nasıl geliştirmişler?
Tarıma ve yerleşik düzene geçmeden önce, henüz
kendilerine ev yapmadan tapınakların yapılmış olması bütün arkeoloji aleminin
düşünce sistemini alt üst etmiş. Yoksa göçebe toplumlar bilinenin tersine,
tarımı öğrendikten sonra yerleşik hayata geçmediler de, ibadet merkezine yakın
olmak için mi yerleşik hayata geçip tarım yapmaya, hayvanlarını evcilleştirmeye
başladılar acaba? İnsan denilen anlaşılmaz canlı türü, neleri düşünerek, neyi amaçlayarak bu tapınakları yapmışlar oraya? Neyi anlatmaya çalışmışlar? Niye ortada iki, etraflarında on iki dikili taş
var? Semboller neolotik çağdan önce de var mıydı yoksa? Allahım! Bilmediğim ve merak ettiğim ne çok şey var! Keşke
o zamanlara ışınlanabileceğimiz bir makine icat edilebilse! Keşke günümüzden
12.000 yıl önce yaşayan biriyle karşılaşsak, bize olup biteni anlatabilse...
Keşke!
İşte bütün bunları merak içinde hayal ederken, 14.000
yıl önceden beri yaşadığını söyleyen biri aklıma geldi. 2007 yapımı The Man
From Earth'teki baş kahraman Profesör John Oldman. Film boyunca
alanlarında uzman profesör arkadaşlarına, mağara zamanlarından
bugüne yaşadığını, 35 yaşından sonra hiç yaşlanmadığını, avcı- toplayıcılıktan
yerleşik hayata, Sümerlerden Buda'ya, Babil Hükümdarı Hamurabi zamanından
İsa Peygamber dönemine, Kristof Kolomb'dan Van Gogh
zamanlarına, şimdi aklıma gelmeyen pek çok hayatın içinden geldiğini anlatıyordu. Yahudilik veya İslamiyetin başlangıç dönemleriyle ilgili tek
kelam etmediğini hatırladım şimdi. Neyse... Gene de aynı mekanda,
yedi sekiz kişilik kadrosuyla,, tarihin içinde pek çok yönüyle insanı
sorgulatan muhabbetleriyle ilginç bir filmdi. Seyrettikten sonra etrafımızda
böyle insanlar var mıdır diye tuhaf hayallere daldığımı hatırladım şimdi:)
Göbeklitepe, tarih, arkeoloji, astronomi, din
hakkındaki yanılgılarımızı ortaya çıkarmaya başladığına göre, insanlık
tarihinde bilmediğimiz, keşfedilecek, öğrenilecek, şaşırtıcı, heyecan
verici daha neler var kim bilir?
Ahmet Turgut Yazman, Göbeklitepe üzerinde dört yıl çalışarak, yurtiçi ve yurtdışı festivallerde gösterilen bir belgesel film yapmış. Mutlaka bulmalıyım. İnsanın öyküsünü 12.000 yaşında birinden dinlemem mümkün olmasa bile, bu belgesel o çağlarda yaşayan
insanların, dünyayı, hayatı manalandırma çabalarını anlamama yardım edecektir diye düşünüyorum. Doğrusunu söylemeliyim, benim çabalarımı da elbette:)
Bence insanların önce tapınak inşa etmiş olması mümkün. İnanç insan doğasının hakim bir noktasında bana göre. Şu gün bile toplumsal olaylardan bireysel totemlerimize kadar bir çok konu inançlar tarafından şekillendiriliyor. Tarımdan önce tapınak yapmak hiç de mantıksız değil.
YanıtlaSilZaman makinasına gerek yok bu gün yoksul gurupların inanç etrafında nasıl toplandığını görmek için ülkedeki eğilimleri gözlemlemek bile yeterli. Bunu salt bir siyasi eleştiri olarak söylemiyorum. Kanımca bu ülkede bu durum uzun süredir böyle. Onun haricinde dünyanın en yoksul ülkelerinde de durum pek farklı değil.
İlk İnsan, Hayal Kahvem'i ziyaret edip yorum bıraktığına göre, bütün olan biteni bilen birine denk geldim demektir:)
SilYoo İlk İnsan, hayalperest bir bünyeye sahip olduğum için, zaman makinasının icat edilmesini tüm merakımla bekliyorum:)
Bu kıt aklımla kendimi çözemiyorum ki, o zamanlar yaşayan insanları veya sizin işaret ettiğiniz insanların kafa yapısını anlayabileyim. Bilmiyorum, tüm iştahımla araştırıyorum diyenlerdenim:)
Belgeseli seyretmeyi çok istiyorum ayrıca... Du bakalım...
Geçtiğimiz Nisan gezdim gördüm. Çok etkilendim. İnsanın başı dönüyor. Aklı almıyor bir kere o kadar zamanı. Her şey ufacık ve önemsiz kalıyor filan. Çok acaip.
YanıtlaSilNe ballısınız Küçük Joe. İnşallah bana da kısmet olur. Benim de başım dönerdi, eminim:)
SilHayal Kahvem,
YanıtlaSilenerjiniz ne kadar yüksek maşallah. Hem sık yazıyorsunuz hem de müthiş konular seçiyorsunuz. Geçen ay izlediğim yıldızlararası (interstellar) filmi zaten çok etkileyiciydi. Şimdi de tavsiyeniz üzerine en kısa zamanda “The Man From Earth“ filmini seyretmem lazım.
İlginizi çeker sanırım, bir bilgi paylaşmak istiyorum. Beş yıl önce ingilizce dersi alırken hoca dersi kaynatma zamanlarında, Mu kıtasından söz etmişti. İlk olarak İngiliz subay ve gezgin James Churchward'ın Batı Tibet'teki bir tapınakta bulduğu yazı tabletlerini (Naacal Tabletleri) oradaki rahiplerden on iki yılda öğrendiği Naga Maya dili ile tercüme ederek elde ettiğini açıkladığı efsaneye göre; Yeryüzünde insanın ilk ortaya çıktığı kıta olan Mu kıtasının, günümüzde Polinezya, Mikronezya ve Melanezya takımadalarının civarında olduğu, kıtanın altında yer alan gaz odacıklarının patlamasıyla yaklaşık 12.000 yıl önce 64 milyon nüfusuyla birlikte sulara gömüldüğü ve bu kıtada 70.000 yıl önce tek tanrılı bir din bulunduğu, Mu'luların diğer kıtalarda koloniler oluşturmaya başladığı, anavatan dışındaki en büyük imparatorluğun günümüzde Gobi Çölü’nün uzandığı bölgede bulunan Uygur İmparatorluğu olduğu idi.
İlk duyduğumda çok heyecanlanmıştım.
Düşününce acaba dedim. Çünkü Kur’an-ı Kerim’de Adem Aleyhisselam ile peygamber efendimiz Hz Muhammed S.A.V ve arasında 25 peygamber isminin geçtiğini biliyoruz. Bazı hadis kaynaklarına göre 124 bin olan başka peygamberlerden de bahsedilir. Ancak bu Peygamberlerden 25 tanesi Kur'an'da yer almaktadır.
Ne yapmışsınız Ankara Havası, yorumunuzu blog yazısı olarak kullanabiliriz:)
SilNeolitik Çağ'ın çanak-çömlek kullanılmayan erken dönemi'ne ait tapınaklar olduğu için şaşırtıcı sanırım Göbeklitepe'dekiler. Ve çevrede konut kalıntıları hiç yokmuş. Buraya sadece ibadet etmek amacıyla gelindiği düşünülüyormuş.
Dinler Tarihi'ne yeni giriş yaptım:) Öğrendiklerimi zaman zaman paylaşacağım.
Sizlerin bilgileri önemli benim için. Ufkumu açıyor. Her birinize çok teşekkür ederim.
Göbekli Tepe'yi Ertuğrul Özkök'ün bir bayram yazısında okumuş,elime ne geçerse geçsin izini sürmeye çalışmıştım.Klas Smitin ölümün ardından da Cumhuriyet gazetesinde bir köşe yazarı yazmıştı sanırım özkökten önce.Sizin yazıyla karşılaşınca tekrardan düşünmeden edemedim.Acaba biz şimdi 2014teyiz diye onca teknolojide ilerleme kaydettik diye onlardan kendimizi her alanda niye çok ilerideymiş gibi görüyoruz ki?Ben artık toplumların sadece bazı alet,araç gereçte ilerlemiş olabileceğini ama her dönemde, toplumların farklı bir alanda bugünden de ileride olduğunu düşünmeye başladım.İnt. Bizans zamanı binaların nasıl olacağına dair çizimlerle karşılaştım,bugünü düşünürsek mimaride her zaman eski dönemler daha ileride sanki.Gökbilimi konusunda da ilginç çalışmalar yapmışlar,araç gereç olmadığı halde.Dönemimizi yarı yarıya haklı olarak çok yüceltmemiz yaş ilerleyince garip gelmeye başladı bana.1970 dönemi İran,Irak Afganistan kadın erkek resimlerini görünce de dünyada her yer farklı farklı ilerleme ,ya da gerileme dönemi gösteriyor gibi.Bir alanda ilerideyken bazı alanlarda da garip bir geride kalmışlık.
YanıtlaSilMerhaba Adsız,
SilPek çok yazı okudum. Sizin verdiğiniz örnekleri okumamıştım. Teşekkür ederim.
Kendi adıma söylemeliyim ki algılarımı sorgulama dönemimdeyim:)
Göbeklitepe, dinler tarihine merak sarmama neden oldu.
Bu yönü çarptı beni... En baştan başlıyorum...
Keşke adınızı yazsaymışsınız:)
Sil2012'de Urfa'da yaşıyordum. Gidip görme şansım oldu. Aradan 4 yıl geçmiş, şimdiki halini bilmiyorum ama bildiğim bir şey var: Müzecilik işi bize göre değil. Urfa'da yaşayanların bile gidip görmek için pek hevesi yoktu. Gittiğimizde ise hiçbir bilgilendirme yazısı, ufacık bir kafe, ilgili tek bir kişi yoktu. Uçsuz bucaksız çayırın ortasında bir sürü taş..Üzgünüm ama böyle..
YanıtlaSil