İtiraf etmeliyim ki, Mehmet Rauf ve Türk edebiyatının ilk psikolojik romanı kabul edilen Eylül adlı romanını hiç okumamıştım. Fakat ne vakit bir sahafın rafında Mehmet Rauf'un Eylül'üne denk gelsem, elime almış, kapaklarını seyretmiş, sayfalarını dalgalandırmış, dayanamamış satın almış, muhtelif yayınevlerinden basımı yapılmış romanın, Osmanlıca'dan Türkçe çevirilerindeki farklarına mutlaka bakmışımdır.
Armoni Yayınevi'nden 2002 basımı Hüsamettin Aydın'ın Türkçeleştirdiği Eylül'ün, rastgele okuduğum cümleleri, diğer yayınevilerinin bastığı Eylül romanının cümlelerinden her daim daha lezzetli gelmiştir. Sonra kitapları alıp kitaplığımın rafına yerleştirmişimdir.
Bugün İstanbul'daydım. Akmar Pasajı'ndaki sahaf arkadaşı telefonla aradım. Mehmet Rauf'un tüm kitaplarına bakmak istediğimi, her zamanki gibi ikinci el tercih edeceğimi söyledim. Sağolsun, ben gidene kadar epeyce hazır etmiş. Diğer kitaplarını buldukça haber vereceğini söyledi. Çok sevindim. Meğer Mehmet Rauf'un ne çok romanı ve öyküsü varmış. Bayıldım. Cebimdeki paraları boşalttım, aralarında Osmanlıca basımı olanı dahil, sahafın bulduğu tüm Mehmet Rauf kitaplarını satın aldım.
Nanananooom... Bu gece Mehmet Rauf'un Eylül'ünden değil, öykülerinden başlamaya kararlıyım. Bir Aşkın Tarihi... İçinde dört öykü var. Du bakalım... Çok heyecanlıyım. Bakalım neler okuyacağım?
Bir önceki yazınız nedeniyle sanırım 5-6 yıl kadar önce okumuş olduğum "Eylül" romanına dün akşam bir göz atıp hatırlamaya çalıştım.....
YanıtlaSilSizi etkilememek için yorum yapmak istemiyorum......
Fakat o kitapta benim anlayamadığım şu; 1900'lü yılların İstanbul'unda bir kadın bu kadar başı boş, eli boş, hiç bir sorumluluğu yok, üstelik kalabalık sayılabilecek bir ailede kafasına göre takılacak kadar nasıl özgür olabilmiş.....
Size kolay gelsin.......
Hımmm... Du bakalım:)
Sil