Yabancıyı ara ara okurum Esma. Bu kabıyla Yabancı yoktu bende. Denk gelince, dayanamadım. Satın aldım. Ve fakat nasıl ilaç oldu bünyeme anlatamam. Meursault olasım geldi:)
Senden Önce Ben de, gene tesadüfen seyrediverdiğim filmlerden. İşim yoğundu. Hava cehennem gibiydi. Oruçluydum. Bir mola hasıl oldu... Hoop kendimi bu filmde buldum. Hollywood'un mendilini de al git diye çevirdiği filmlerden biri. Ne yalan söyleyeyim, film de ruh iklimime iyi geldi. Göz yaşlarımı pıtırdattı:)
Toplam 375 mimari eser kazandıran Mimar Sinan'ın eserleri arasında Kocamustafapaşa'daki Arakiyeci Ahmet Çelebi Camiini bulamadım. Camii 1610'da yapılmış yazıyor Google amcada, Mimar Sinan'ın ölüm tarihi 1588. Arakiye; dervişlerin giydikleri, tiftikten yapılmış ince külah demekmiş bu arada.....
Bilmiyorum denk geldin mi, Arakiyeci Ahmet Çelebi Camii'nin yapımıyla ilgili bir hikayesi var. Ahmet Çelebi arakiyeci yani takkeciymiş. Takke yapar satarmış. En büyük hayali cami yaptırmakmış. Lakin yoksul olduğu için hayalini gerçekleştiremezmiş. Hayal et olur elbet diye haybeye söylemiyorum:) Bak şimdi...
Arakiyeci Ahmet Çelebi günlerce üst üste aynı rüyayı görür. Rüyasında Bağdat'a gitmesi ve Bağdat'ın çarşısındaki üzüm ağacının en üstündeki üç üzüm salkımı alıp getirilmesi istenmektedir. Önce oralı olmaz. İstanbul nere Bağdat nere? Neyse fazla uzatmadan kestirmeden anlatayım. Her gece aynı rüyayı görünce, yola koyulur, Bağdat'a gider. Üzüm salkımlarını bulur. Ahlaya ohlaya elini uzatıp üzümleri koparmaya kalkışınca, yoldan geçen bir Bağdatlı Ahmet Çelebi'ye ne yaptığını sorar. Arakiyeci Ahmet Çelebi de rüyasını anlatır. Bağdatlı dinler. Sonra göbeğini hoplata hoplata güler. Der ki: -Bana da her gece rüyamda İstanbul'dan Bağdat'a gelecek olan bir adamın İstanbul'daki evinin bahçesinde üç küp altın olduğunu söylüyorlar. ben üç küp altın için İstanbul'a gitmezken, sen üç salkım üzüm için Bağdat'a gelmişsin der ve yoluna devam eder.
İşte bu olaydan sonra Arakiyeci Ahmet Çelebi İstanbul a döner, bahçesinde sahiden üç küp altın bulur. Ve hayalindeki camiyi yaptırır:)
Bu hafta ne yaptım yazısına bayıldım. Ama ben bir de masalcıyla o
YanıtlaSilhafatsonu neler yaptınız onu çok merak ediyorum.
Neler neler yaptık bi bilsen:)
SilMerhaba,
YanıtlaSilBu içerik şeklini beğendim :) Bir meyveyi veya sebzeyi toplayabilmek ne güzel, değil mi?
Renkli günler!
Evet Engin. Çok güzel. Topladım. Oruçluydum yiyemedim. Kokladım:)
Sililkbaharla sonbaharı mı tanıştırdııın :)
YanıtlaSilYok Deeptone, ikisi de İlkbahar. Fotoğrafı çeken sonbahar:)
SilYabancı'yı seversiniz umarım, çok güzel kitaptır.
YanıtlaSilSenden Önce Ben'e bende gittim, ağlamasam da çok beğendim. :))
Yabancıyı ara ara okurum Esma. Bu kabıyla Yabancı yoktu bende. Denk gelince, dayanamadım.
SilSatın aldım. Ve fakat nasıl ilaç oldu bünyeme anlatamam. Meursault olasım geldi:)
Senden Önce Ben de, gene tesadüfen seyrediverdiğim filmlerden. İşim yoğundu. Hava cehennem gibiydi. Oruçluydum. Bir mola hasıl oldu... Hoop kendimi bu filmde buldum. Hollywood'un mendilini de al git diye çevirdiği filmlerden biri. Ne yalan söyleyeyim, film de ruh iklimime iyi geldi. Göz yaşlarımı pıtırdattı:)
Filmi böyle sevmenize çok sevindim. :)
SilYabancı okurken beni de çok etkilemişti, insan ister istemez kitapta kendinden bir şeyler buluyor.
Toplam 375 mimari eser kazandıran Mimar Sinan'ın eserleri arasında Kocamustafapaşa'daki Arakiyeci Ahmet Çelebi Camiini bulamadım.
YanıtlaSilCamii 1610'da yapılmış yazıyor Google amcada, Mimar Sinan'ın ölüm tarihi 1588.
Arakiye; dervişlerin giydikleri, tiftikten yapılmış ince külah demekmiş bu arada.....
Bilmiyorum denk geldin mi, Arakiyeci Ahmet Çelebi Camii'nin yapımıyla ilgili bir hikayesi var. Ahmet Çelebi arakiyeci yani takkeciymiş. Takke yapar satarmış. En büyük hayali cami yaptırmakmış. Lakin yoksul olduğu için hayalini gerçekleştiremezmiş. Hayal et olur elbet diye haybeye söylemiyorum:) Bak şimdi...
SilArakiyeci Ahmet Çelebi günlerce üst üste aynı rüyayı görür. Rüyasında Bağdat'a gitmesi ve Bağdat'ın çarşısındaki üzüm ağacının en üstündeki üç üzüm salkımı alıp getirilmesi istenmektedir. Önce oralı olmaz. İstanbul nere Bağdat nere? Neyse fazla uzatmadan kestirmeden anlatayım. Her gece aynı rüyayı görünce, yola koyulur, Bağdat'a gider. Üzüm salkımlarını bulur. Ahlaya ohlaya elini uzatıp üzümleri koparmaya kalkışınca, yoldan geçen bir Bağdatlı Ahmet Çelebi'ye ne yaptığını sorar. Arakiyeci Ahmet Çelebi de rüyasını anlatır. Bağdatlı dinler. Sonra göbeğini hoplata hoplata güler. Der ki:
-Bana da her gece rüyamda İstanbul'dan Bağdat'a gelecek olan bir adamın İstanbul'daki evinin bahçesinde üç küp altın olduğunu söylüyorlar. ben üç küp altın için İstanbul'a gitmezken, sen üç salkım üzüm için Bağdat'a gelmişsin der ve yoluna devam eder.
İşte bu olaydan sonra Arakiyeci Ahmet Çelebi İstanbul a döner, bahçesinde sahiden üç küp altın bulur. Ve hayalindeki camiyi yaptırır:)
Böyleyken böyle:)
Ne diyeyim, muhteşem.....
SilSüt içtim.dilim yandı :)
YanıtlaSilBilmem mi, çay içip bağrı yananlardansın hatta:)
Sil